- Gösterim: 3935
Vücudun estetik olarak güzel ve çekici algısı kavramı tarih boyunca değişmiştir ve etnik kökene, cinsiyete ve kültüre bağlı olarak farklılık göstermektedir. Göğüsler ve kalça, vücudun kıvrımlı şekline katkıda bulunarak doğurganlığın erken dönemini temsil etmektedir. Dahası, göğüsler ve kalça, toplumun mükemmel vücut idealizasyonunu da temsil etmektedir. Büyüklükleri, şekilleri, yuvarlaklıkları ve ideal konturları ile vücudun estetik olarak güzel ve çekici algısını etkilemektedir. Vücut hatlarını iyileştirmeye olan ilginin artışı ile birlikte kalça estetiği talepleri de artmaktadır. Bu talepler için cerrahi uygulamalar yapılmakla birlikte, kalçalarının estetik görünümünü iyileştirmek isteyen kişiler, daha az invaziv, hızlı uygulama, az ağrı, çabuk ve beklentileri karşılayan estetik sonuçlar, uygulama sonrası hızlı sosyal hayata geri dönebilme ve işlemle ilgili komplikasyon riskleri daha düşük olan prosedürleri tercih etmektedirler. Bunu Google arama motoru tercihlerinde de görmekteyiz. Google Trends'in son beş yıllık geriye dönük bir analizi yapıldığında, cerrahi olarak kalça büyütme ("popo ameliyatı") yerine dolgu ile kalça büyütme ("popo dolgusu") aramalarının daha fazla tercih edildiğini görmekteyiz. Bu amaçla son yıllarda kalça estetiğinde otolog yağ enjeksiyonları ve dermal dolgu uygulanmaktadır. Kalça estetiğinde hyaluronik asit ya da kalsiyum hidroksiapatit içeren dolgular sıklıkla kullanılmaktadır. Dolgular, yüz ve vücudun estetik bir alanında yeniden yapılandırılma-rekonstrüktif veya kozmetik amaçlı yumuşak dokuların şekillendirilmesi ve volüm artışı için son yıllarda giderek daha popüler bir prosedür haline gelmiştir. Brezilya gibi Latin Amerika ülkelerinde popüler olan kalça büyütme uygulamaları (Brezilya popo büyütme olarak trendi artmaya devam etmektedir) uygun hastalarda bu dolgular ile estetik sonuçları ile yapılabilmektedir.
Poponun şekillendirilmesi ve volüm artışı için dolgu uygulamaları öncesi poponun estetik olarak değerlendirilmesinde bütünsel yaklaşımı zorlaştıran birçok faktör karşımıza çıkar. Birbiriyle ilişkili bu faktörler arasında sarkma, kontur düzensizliği, hacim azalması, asimetri ve en önemlisi kadınlarda selülit bulunur. Selülitin karmaşık patogenezi, lenfatik dolaşımda durgunlukla ilişkili cilt altı dokularda değişiklikler ve cilt altında fibrotik yapılanmalar popoda dolgu uygulamalarını çok yönlü düşünmemizi gerektirmektedir. Her hasta için kişiselleştirilebilen stratejilere dayalı bir protokol, pratik prosedürü kolaylaştırır ve daha iyi sonuçlar elde edilmesine ve dolayısıyla hasta memnuniyetinin artmasına yardımcı olabilir. Kalçanın estetik analizi hakkında daha detaylı bilgi için...
Dolgu enjeksiyonları öncesi kalçaların genel bir değerlendirmesi yapılırken kalçanın şekil, sarkma ve selülit (kadınlarda) kriterlerine bakılmakta. Kalça şekli, armut ya da A şekli (üst uyluk yanlarında daha fazla yağ ve üst kalça yanlarında daha az yağ ile karakterize), kalp ya da V şekli (yağların çoğunun üst uyluk yanlarında toplandığı, üst uyluk yanlarında çok az yağ bulunduğu), kare ya da H şekli (yükseklik ve genişlik 1:1 oranında) veya yuvarlak ya da O şekli (kalçaların ortasında aşırı yağ ile karakterize) olarak sınıflandırıldı. Sarkma Gonzalez sınıflaması kullanılarak beş tipe ayrılmakta: ciltte gevşeklik yok, hafif ciltte gevşeklik, orta düzeyde ciltte gevşeklik, şiddetli ciltte gevşeklik ve çok şiddetli ciltte gevşeklik. Son olarak, selülit dört dereceye ayrıldı: selülit yok; hareket veya sıkıştırma sırasında görülebilen selülit; istirahat halindeyken görülebilen selülit; veya daha fazla nodül, yükselmeler, çöküntüler ile belirgin selülit olmak üzere. Kalça dolgu uygulamaları, kalçanın şekli, sarkma düzeyi ve selülit varlığı gibi önemli faktörler hesaba katılarak, çok katmanlı ve farklı dolgu teknikleri kullanıldığında daha iyi klinik sonuçlar ve daha yüksek memnuniyet mümkündür.
Son yıllarda deri altı destek dokuları biyolojik olarak uyarıcı özellikleri olan, kalıcı olmayan, biyobozunur ve biyostimülan dolgu içerikleri daha fazla kullanılmakta. Biyostimülan dolgulardan kPoli L Laktik Asit (poly L lactic acid, PLLA, Sculptra; Galderma, Lausanne, Switzerland) hayvansal olmayan kaynaklardan laboratuvarda üretilmekte. Biyostimülan dolgulardan PLLA, insan vücudu ile biyolojik olarak uyumlu, zamanla vücuttan tamamen elimine edilebilen ve alerjik-immunolojik olmayan bir yapıya sahiptir. Biyostimülan özellikleri, haftalar-aylar içerisinde dokulardan kaybolurken fibroblastlarda kolajen I ve II yapımını uyarmasından kaynaklanmaktadır. Biyostimülan etki ile fibroblastik aktivite artışı ve yeni kolajen yapımı (deride dermal yeniden yapılandırma) sonrası elde edilen klinik cevap 24-36 ay sürmektedir. Bu dolgu içerikleri hemen hacim veren karboksimetil selüloz (CMC, ürünün içeriğinin % 24.5'ini oluşturmakta), PLLA mikropartikülleri (ürün içeriğinin % 40.8'ine sahip) ve pirojenik olmayan mannitol (ürün içeriğinin % 34.7'sine sahip) içermektedir. Bu içerik dokuya uygulandığında CMC ile anında volüm sağlanmakta, CMC zamanla dokuda yok olurken, asıl hedeflenen volüm etkisi PLLA'nın dokuda kolajen ve elastin artışını sağlayan kalıcı biyostimülan etkisi ile ortaya çıkmaktadır. PLLA, dermisin gücünü ve elastikiyetini artırmak için yüzde, kollar, karın veya kalçalar gibi vücudun diğer bölgelerine enjeksiyon için kullanılmaktadır. PLLA enjeksiyonlarıyla ilişkili komplikasyonlar nadirdir ve çoğunluğu lokal ağrı, şişlik, kızarıklık ve morarma gibi geçicidir. Enjeksiyonun kalçada uygulama derinliği nedeniyle bu bölgede damarsal komplikasyonlar olası değildir. Son yıllarda dilüe edilmiş yani seyreltilmiş formları kullanıldığı için dolgu kalçada eşit olarak dağıldığı için nodül, granulom ve dolgunun göçü genellikle görülmez.
PLLA içeren "Sculptura" liyofilize toz halinde ve 1 flakon içeriğinde 150 mg PLLA içermektedir. Serum fizyolojik (SF) ile dilüe edilerek enjekte edilebilir formu hazırlanmaktadır. Üründe optimal sonuçların elde edilmesi için ön dilüsyonun 24-48 saat önce yapılması istenmektedir. Uygulama zamanına kadar oda sıcaklığında bekletilmektedir. Yüz gibi anatomik alanlarda Sculptura dilüsyonları 12 ml SF ile yapılırken, kalça bölgesinde 30 ml hiperdilüsyonlar kullanılmaktadır. Ürünün seyreltilmesi ile hacimdeki artış, ürün etkinliğini değiştirmeden büyük dokularda yayılımı sağlamaktadır. PLLA'nın seyreltilmiş formları, vücut şekillendirme için güvenli, iyi tolere edilen ve estetik olarak optimal seçenek haline gelmeye başlamıştır. 1:1'in üzerinde seyreltmeler hiperdilüe formlar olarak tanımlanmaktadır. Uygulamadan 1 saat önce 2 ml %2 lidokain ve izotonik SF ile hiperdilüsyon hazırlanmaktadır. Son ürün içeriğinde homojenizasyonu kolaylaştırmak için dilüe solüsyonu şırıngadan boş şırıngaya 20 kez geçirilir. Yeni karışımın homojenizasyonunun korunması için uygulama süresi boyunca her 20 dakikada bir solüsyon şırıngadan boş şırıngaya 20 kez geçirilir. Kalça yüzeyinde hasta ayakta dik dururken uygulama yapılacak alanlar işaretlenir. Bunun için kalça üzerinde x ve y düzlemleri çizilir.
Bu iki düzlemin kesişim noktası kalça yüzeyinde enjeksiyon yapılacak alandır ve işaretlenerek bu noktalara %2'lik lidokain ile lokal anestezi yapılır. Bu noktalardan kalça yüzeyine hedeflenen estetik sonuç için CaHA + SF solüsyonu 4-6 cm uzunluğunda ve 27 gouge kanüller ile enjekte edilmekte.
Enjeksiyon uygulaması öncesi hastada hedeflenen kalça şekillendirmeye karar verilmekte. Kalça şekilendirmede estetik amaç, kalçanın sadece üst bölümünde hacim artışı ise x ekseninin üst kısmına hiperdilüe PLLA solüsyonu enjeksiyonu planlanır. Orta noktadan kanül ile deri altına girilerek, aşağıdaki resimde gösterildiği gibi ilk önce bolus, daha sonra kanül geri çekilirken (orta noktaya fazla yaklaşılmadan) PLLA solüsyonu enjekte edilir. Sonra açı 30 derece değiştirilerek, ilk bolus enjeksiyonun 2 cm uzağına yeni alan uygulama tekrarlanır. Her bir alana klinik amaca göre değişmekle birlikte maksimum 10 ml PLLA solüsyonu uygulanır. Böylece bir kalça süt bölümüne 30-50 ml PLLA solüsyonu enjekte edilmektedir. Uygulama alanına hafif masajlar yapılarak solüsyonun dokuda dağılımı ile homojenizasyonu sağlanır. Bu uygulama sonrası kalça hacminde değişimler, arkadan bakışta dış-üst kısmında, yandan projeksiyondan bakışta ise üst kısmında etkileyecektir.
Kalça şekilendirmede estetik amaç, kalçanın sadece dış bölümünde hacim artışı ise y ekseninin dış kısmına PLLA solüsyonu enjeksiyonu planlanır. Orta noktadan kanül ile deri altına girilerek aşağıdaki resimde gösterildiği gibi ilk önce bolus, daha sonra kanül geri çekilirken (orta noktaya fazlaca yaklaşılmadan) PLLA solüsyonu enjekte edilir. Sonra açı değiştirilerek ilk bolus enjeksiyonun 2 cm uzağına yeni alana uygulama tekrarlanır. Böylece bir kalça süt bölümüne 30-60 ml PLLA solüsyonu enjekte edilmektedir. Uygulama alanına hafif masajlar yapılarak solüsyonun dokuda dağılımı ile homojenizasyonu sağlanır. Bu uygulama sonrası kalça hacminde değişimler, arkadan bakışta dış-yan kısmında ve yandan projeksiyondan bakışta kalçanın geneline etki edecektir.
Kalça şekilendirmede estetik amaç, kalçanın sadece alt bölümünde hacim artışı ise x ekseninin alt kısmına hiperdilüe PLLA solüsyonu enjeksiyonu planlanır. Orta noktadan kanül ile deri altına girilerek aşağıdaki resimde gösterildiği gibi ilk önce bolus, daha sonra kanül geri çekilirken (orta noktaya fazlalaşılmadan) PLLA solüsyonu enjekte edilir. Sonra açı değiştirilerek ilk bolus enjeksiyonun 2 cm uzağına yeni alana uygulama tekrarlanır. Böylece bir kalça süt bölümüne 30-60 ml PLLA solüsyonu enjekte edilmektedir. Uygulama alanına hafif masajlar yapılarak solüsyonun dokuda dağılımı ile homojenizasyonu sağlanır. Bu uygulama sonrası kalça hacminde kalp şeklinde hacim artışı sağlanmaktadır.
Kalça şekilendirmede estetik amaç, kalçanın bütün bölümünde hacim artışı ise tüm alanlarda PLLA solüsyonu enjeksiyonu planlanır. Orta noktadan kanül ile deri altına girilerek aşağıdaki resimde gösterildiği gibi ilk önce bolus, daha sonra kanül geri çekilirken (orta noktaya fazlalaşmadan) PLLA solüsyonu enjekte edilir. Sonra açı değiştirilerek ilk bolus enjeksiyonun 2 cm uzağına yeni alan uygulama tekrarlanır. Böylece bir kalça bütününde 60-120 ml PLLA solüsyonu enjekte edilmektedir. Uygulama alanına hafif masajlar yapılarak solüsyonun dokuda dağılımı ile homojenizasyonu sağlanır. Bu uygulama sonrası arkadan bakışta daha yuvarlak hacim ve şekilli, yandan bakışta ise projeksiyonda belirgin bir kalça şekli elde edilmektedir.
Kalçada yukarıdaki standart uygulamalar dışında kişiye özgü modifiye uygulamalar da yapılabilir. Ancak uygulama standardı ne olursa olsun, orta noktadan PLLA solüsyonu tamamen uygulandıktan sonra kanül çıkarılır, uygulama alanına solüsyonun homojen dağılımı için masaj yapılır ve steril spançlar ile orta kanül giriş alanına 3-5 dakika kompresler yapılarak sadece kanül giriş noktası 48 saat pansuman ile kapatılır.
Uygulama sonrası 2 hafta kalça alanına yoğun basınç uygulamasından kaçınılması istenmektedir (kompresyon giysisi ya da korse kullanılmaz). İlk 48 saat yorucu aktivite, egzersiz, suya, güneşe ve ısıya maruz kalma istenmez.
48 saat sonra günde 5 defa 5 dakikalık 5 gün boyunca uygulama alanına hafif masajlar yapılması istenir.
Uygulama alanında 2 haftaya kadar ödem, kızarma, hafif ağrı ve morluklar gelişebilir.
Kalça volüm artışı, sıkılaştırma ve kaldırma uygulamalarında ideal hastalar 25-55 yaş arası ve vücut kütle indeksi (BMI) 27–30 kg/m² ve daha az olan hasta grubudur. Hastada deri altı yağ dokusunun normal-orta olması beklenirken, doku sarkmasının normal-hafif olması istenmektedir.
Hiperdilüe PLLA solüsyonları kalça hacim kazandırma amaçlarının dışında önemli ölçüde doku kaldırma, doku sıkılaştırma, cilt dokusunda iyileşme, selülitte azalma ve çatlakların en aza indirilmesi gibi olumlu etkilere de sahiptir. Bu amaçla kalça üzerinde "7" rakamına benzer bir alan işaretlenmektedir.
Bu alanı kaplayacak şekilde, yıkardaki uygulama tekniğinde olduğu gibi PLLA solüsyonu enjekte edilebilir. Bu arada, selülit dimple-çökme alanlarına izole uygulama yapılmaktadır.
PLLA enjeksiyonu kalça büyütme sonuçları 4-6 hafta sonra daha net değerlendirilebilir. Daha iyi estetik sonuçlar elde etmek için tekrarlayan seans uygulamaları dört ila altı hafta sonra yapılabilir. İstenilen optimum sonuçlar için 6 hafta ara ile 3-4 seansın gerekli olduğu düşünülmektedir.
Uygulama sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek olası komplikasyonlar ve yan etkiler önemlidir. Bunlar; yağ enjeksiyonlarındaki kadar yüksek oranda olmasa da damar tıkanıklıkları (genellikle bu kadar büyük çaplı bir kanül veya bu tür seyreltilmiş ürünle meydana gelme riski çok düşük), uygulama yerlerinde morluk, enjeksiyon yerinde ağrı ve enfeksiyon, çok düşük bir yüzde oranı ile hematom gelişmesi mümkündür. Bunlar çeşitli küçük müdahalelerle (oral steroidal olmayan anti-enflamatuar ilaçlar, antibiyotikler ve sıcak kompresyon vb.) kolayca yönetilebilir. Bu uygulamalarda granülomlar veya şişlikler hasta için temel endişe kaynağıdır; ancak uygulama sırasında dokuda ortaya çıkan düzensizlikler ilk 24-48 saat içinde düzelmektedir. Ayrıca hiperdilüe PLLA solüsyonları yüksek viskoelastik özellikleri nedeniyle uygulama alanı dışına yer değiştirmesi -dolgu migrasyonu- görülmez.