- Gösterim: 14722
Akne, en sık gözlenen, aktif dönemi ve sonrasında bıraktığı izler ile toplumun %80'ini etkileyen, estetik yönüyle son derece önemli bir cilt hastalığıdır. Hastalığın şiddetine, akne sonrası gelişen doku hasarına ve cildin kendisini onarabilme yeteneğine bağlı olarak izler ve skarlar gelişebilmektedir. Bunlar kalıcı olabilmekte ve hasta için ciddi bir estetik probleme dönüşebilmektedir. Özbenlik algısı üzerinden mutsuzluk, stres, kendine güvensizlik, sosyal ilişki kuramama ve akademik performansın azalması gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Bu yönleriyle akne izlerinin tedavisi önem kazanmaktadır. Tedavi kararının verilmesinde akne izlerinin şiddeti ile birlikte kişinin bunlardan estetik görselliği ile ne kadar olumsuz etkilendiği önemlidir. Sıklıkla lazer tedavileri ve bunlar arasında fraksiyonel karbondioksit lazerler kullanılmaktadır.Akne, cildin renginde ve/veya yapısında kalıcı değişimlere neden olabilmektedir. Akne sonrası izler, cildin rengi ve yapısındaki değişimlere göre sınıflandırılmaktadır. Sınıflandırma, seçilecek doğru tedavinin belirlenmesi ve tedavinin takibi açısından son derece önemlidir. Akne izleri değerlendirilirken, akne kliniğinin inflamasyon evresinin mutlaka geçmiş olması, yani aknenin iyileşmesi gerekmektedir. Aktif klinik döneminde izler daha kırmızı, ciltten kabarık ve problemli görünebilmektedir. Akne izlerinin sınıflandırılmasında, izlerin çevrelerindeki normal deri ile yaptığı renk ve yapısal özeliklerdeki kontrasta bakılmakta.
Cilt renginde değişime neden olan akne izleri
Akne izleri, çevrelerindeki normal ciltle aynı renkte olabilir veya daha kırmızı renkte görünebilir. Bu, akneden kaynaklanan inflamasyonun devam ettiğini gösterebileceği gibi, genişlemiş damarların kalıcı varlığını da işaret edebilir. Damarsal yapıların yoğunluğuna göre renk, açık kırmızıdan koyu kırmızıya kadar değişiklik göstermektedir. Bu kırmızılık zamanla kendiliğinden azalmakta hatta kaybolmaktadır. Daha koyu bir görünüm de olabilir. Bu koyuluk, izlerin bulunduğu alanda melanin ya da hemosiderin birikimine bağlıdır ve koyu tenlilerde daha sık gözlenmektedir. Bu izler uzun olmakla birlikte zamanla kendiliğinden kaybolabilir ya da kalıcı hale gelebilir. Bazı akne izlerinde renk, çevre cilde göre daha açık hatta beyaz görünebilmektedir. Özellikle akne sonrası ciltte doku hasarı sonucunda cilt seviyesinde çökme yapan atrofik izlerde bu beyaz lekeler daha sık görülmektedir.
Ciltte yapısal değişime neden olan akne izleri
Atrofik yani deride çökmeler yapan akne izleri
Akne klinik şiddetine bağlı olarak ciltte gelişen doku hasarı, iyileşme sürecinde deri seviyesinde çökmelere ve atrofilere neden olmaktadır. Bunların şiddeti ve klinik özellikleri, aknenin klinik şiddetine ve doku hasarının yüzeysel ya da derin olmasına göre değişmektedir.
- Yüzeysel akne izleri; akne sırasında eğer derinin üst tabakaları etkilenirse, yüzeysel izler kalır. Bu izler hafif kırmızı ve deriden çok az çöküktür. Bazen kahverengi renk değişiklikleri de olabilir. Daha çok lekeler şeklinde görünür. Retinoik asitlerin deriye uygulanması, kimyasal peeling uygulamaları, derma roller, nonablatif lazerlerle cilt yenileme, ablatif lazerler ile cilt yenileme (Erbium ve CO2 lazerler), lazer peelingler, karbon lazer peelingler ve fraksiyonel CO2 lazer bu tür izlerin tedavisinde kullanılmaktadır.
- Derin akne izleri: Akne sırasında eğer derinin derin tabakaları da etkilenirse, deriden atrofi – çökmeler şeklinde izler gelişebilmektedir. Bunlar başlangıçta hafif ödemli ve kırmızı oldukları için az belirgin, ancak daha sonra ödem ve kırmızılık kaybolduğunda daha belirgin hale gelmektedir. Bu izlerde yüzeysel akne izlerine göre daha kombine işlemler yapılmaktadır. Subsizyon, dermal dolgular, otolog mikrofat enjeksiyonları, PRGF enjeksiyonu, ablatif ve nonablatif lazerler ile fraksiyonel karbondioksit lazerler gibi yöntemler kullanılmaktadır. Sonuçlar tam olmamakla birlikte, estetik görselliği önemli ölçüde hastaları memnun etmektedir. Derin akne izleri, şekilleri ve üç boyutlu yapılarına göre sınıflandırılmaktadır.
- Icepick – buz yüzeyinde bu kıracağının bıraktığına benzer akne izleri: sanki iğne ile delinmiş gibi gözüken, dar ve keskin sınırlı akne izleridir. Genellikle bu izlerin çapı 1-2 mm arasında olup, 2 mm'den dardır. İzin derinliği, derinin alt dokularına ve yağ dokusuna kadar gidebilmektedir. Icepick skarlar çok derin yerleştikleri için klasik akne skar tedavileri çok başarılı olamamaktadır. Klasik dermabrazyonlar, ablatif klasik karbondioksit lazer cilt yenileme, punch eksizyon ve deri grefti, ıcepicklere TCA uygulaması gibi yöntemler tercih edilmektedir. Sonrasında gerekirse fraksiyonel CO2 lazer ile cilt yenileme yöntemleri kullanılmaktadır.
-
- Boxcar akne izleri: Boxcar, yük vagonu anlamına gelmektedir. Bu skarlar, krater şeklinde yuvarlak veya oval şekilli, kenarları keskin ve dikey, deride çökmeler yapmış izlerdir. Icepick skardan farkı, izlerin derindeki bölümü sivri olmamasıdır. İki formu tanımlanmıştır.
- Yüzeyel Boxcar akne izleri: 0.1-0.5 mm derinliğindedir. Bu tür skarlar, fraksiyonel lazer cilt yenileme ile güzel sonuçlar vermektedir.
- Derin Boxcar akne izleri: 0.5 mm'den derin skarlardır. Bunlarda ilk önce subsizyon ile billikte dermal dolgu, otolog mikrofat enjeksiyonları, PRGF enjeksiyonu yada punch deri yükseltme teknikleri uygulanmaktadır. Sonrasında mutlaka fraksiyonel CO2 lazer ve erbiyum lazer ile cilt yenileme yöntemleri kullanılmaktadır.
- Boxcar akne izleri: Boxcar, yük vagonu anlamına gelmektedir. Bu skarlar, krater şeklinde yuvarlak veya oval şekilli, kenarları keskin ve dikey, deride çökmeler yapmış izlerdir. Icepick skardan farkı, izlerin derindeki bölümü sivri olmamasıdır. İki formu tanımlanmıştır.
-
- Rolling, valley akne izleri: Rolling, dalgalı; valley ise vadi anlamına gelmektedir. Çamurda bir metal bilyenin yuvarlanması ile ortaya çıkan izlere benzemektedir. Deriden çökmenin kenarları boxcar kadar keskin değildir. Derinliği 4-5 mm'den fazladır. Skar zemininden derine uzanan fibröz bantlar deriyi aşağı çekmektedir. Bu da zemin deri yüzeyinin dalgalı görünmesine neden olmaktadır.Bunlarda ilk önce subsizyon ile billikte dermal dolgu, otolog mikrofat enjeksiyonları, PRGF enjeksiyonu yada punch deri yükseltme teknikleri uygulanmaktadır. Sonrasında mutlaka fraksiyonel CO2 lazer ve erbiyum lazer ile cilt yenileme yöntemleri kullanılmaktadır.
Hipertrofik yani deride kabarmalar yapan akne izleri
Akne klinik şiddetine bağlı olarak ciltte gelişen doku hasarı, iyileşme sürecinde deri seviyesinde kabarmalar, hipertrofilere neden olmaktadır. Bunların şiddeti ve klinik özellikleri, aknenin klinik şiddetine, doku hasarının yüzeysel ya da derin olmasına ve kişinin yapısal özelliklerine göre değişmektedir.
- Hipertrofik akne izleri; çevre dokulardan daha kabarık görünmektedir. Ancak doku büyümesi iz sınırları içerisindedir ve çevre dokulara taşmamıştır. Tedavilerde IL kortizon, fraksiyonel CO2 lazer ve/veya Nd:YAG lazer ile pulsed dye lazer kullanılmaktadır.
- Keloidal akne skarları; deriden kabarık ve mantara benzer yara sınırlarına taşan akne skarlarıdır. Sıklıkla yüzde çene köşesinde, ensede, omuzda ve göğüs ön kısmında, nadiren yüzdede olabilmektedir. Tedavilerde IL kortizon, bleomisin, 5-FU, ablatif klasik CO2 lazer kullanılmaktadır.
- Distrofik akne skarları; özellikle nodüler akneler sonrasında görülmektedir. Akne geçtikten sonra da bu alanda sert bantlar, doku köprüleri ve deri altı kanallar, buradan deriye açılan çok sayıda cilt yüzeyinde delikler oluşmaktadır. Zaman zaman bu alanlarda tekrarlayan küçük iltihaplanmalar ve akıntılar gelişebilmektedir.Tedaviler daha zorludur. Klasik dermabrazyonlar yada ablatif klasik CO2 lazer kullanılmaktadır.
Perifolliküler elastolizis
Akne sonrasında yuvarlak, hafif deriden kabarıklık gösteren küçük beyaz lekeler şeklinde görülmektedir. Diğer akne skarlarından farklı olarak bunlar yumuşaktır. Sıklıkla sırt ve omuzlarda görülmektedir. Akne aktifliği sırasında lezyonda çoğalan epidermidis stafilokokların elastaz salgılarından kaynaklanmaktadır. Tedavilerde ablatif klasik CO2 lazerler yada radyofrekanslar kullanılmaktadır.