Cilt çatlakları; deride dermisin destek dokularının zayıflaması ile gerginliği olan vücut alanlarında ortaya çıkan çizgi tarzında deri izleridir. Bunlara “striae distensae (SD)” ve “stretch marks” gibi isimler verilmektedir. Sıklıkla gebelikte ortaya çıkması nedeniyle “gebelik çatlakları” olarak da tanımlanmaktadır. Cildin alt tabakalarının hızlı bir şekilde, derinin genişleme kapasitesinin üzerinde gerilmesi sonucu yer yer yırtılması olarak tarif edebiliriz. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de en önemli estetik problemlerinden bir tanesidir. Kadınlarda gebelik süreci nedeniyle 2.5 kat daha fazla gözlenmektedir. Deri gerilmesinin en fazla olduğu kalça, uyluk, sırt alt kısmı, göğüsler, kolların iç kısmı ve en fazla karın bölgesinde görülmektedir. Ergenlik dönemi gibi vücut gelişimi sırasında basit bir nedenle gelişebileceği gibi, Cushing sendromunda olduğu gibi kortizon hormon fazlalığı gibi ciddi bir nedenle de ortaya çıkabilmektedir.Klinik olarak gelişim evresine göre farklı isimler almaktadır. Başlangıç klinik evrelerinde daha kırmızı görünmesi nedeniyle Stria Rubra adını alırken, sonra rengin açılması ile Stria Alba adını almaktadır. Cilt çatlaklarında epidermisin inceldiği ve dermisle birleşme yüzeyindeki retelerin düzleştiği, dermiste kollajen ve elastinin azaldığı ve dermisin inceldiği gözlenmektedir. Cilt çatlakları hakkında daha detaylı bilgi için...

cilt-deri-catlaklarinda-kimyasal-peeling.jpg

Cilt çatlakları klinik evre ve özelliklerine göre sınıflandırılır;

  • Evre I: yeni başlamış, inflamasyonlu ve genellikle canlı kırmızı-pembe renktedir.
  • Evre II a: beyaz renkte, strianın kenarlarında dışa çekildiğinde deride açılma yok ve striaya dokunulduğunda cilte seviyesinde çökme, palpable depresyon yok.
  • Evre II b: beyaz, strianın kenarlarında dışa çekildiğinde deride açılma yok fakat muayeneden elle hissedilebilen çökme-depresyon bulunmaktadır.
  • Evre III a: beyaz, strianın kenarlarında dışa çekildiğinde deride açılma1 cm'den az, hissedilebilen çökme-depresyon bulunmakta ve stria içerisinde ciltte incimsi çizgilenme yok.
  • Evre III b: beyaz, strianın kenarlarında dışa çekildiğinde deride açılma1 cm'den az, hissedilebilen çökme-depresyon bulunmakta ve stria içerisinde ciltte incimsi çizgilenme var.
  • Evre IV: beyaz, strianın kenarlarında dışa çekildiğinde deride açılma1 cm'den fazla, hissedilebilen çökme-depresyon bulunmakta ve stria içerisinde ciltte incimsi çizgilenme var/yok.

Cilt çatlaklarında

  • Topikal kremler; Vitamin A (retinoik asit) ya da glikolik asit içeren kremler çatlaklar oluşmaması amacıyla koruyucu amaçla kullanılmaktadır. Ancak tedavide kullanıldığında etkileri yoktur ya da çok azdır. Erken dönem strialarda hafif etkileri vardır.
  • Mikrodermabrazyon; klinik sonuçları çok iyi değil. Uygulama sonrası sıkıntılı bir iyileşme süreci vardır. Ayrıca skar-iz gelişme riski de bulunmaktadır.
  • Dermabrazyon; yüzeysel yapıldığında etkisiz, derin yapıldığında skar-iz gelişimi ve deride renk düzensizliğine neden olmaktadır.
  • Lazer uygulamaları; pulsed dye lazer, Nd YAG lazer, fraksiyonel CO2 lazer kullanılmaktadır. Etkinlikleri Evre I de yüksek iken sonraki evrelerde etkinliği az-orta düzeydedir.
  • Peelingler; orta ve derin uygulamalar kullanılmaktadır.
  • Cilt çatlaklarında son yıllarda bu tedavilerin kombinasyonları tercih edilmeye başlandı. Lazer + peelingler, Lazer + radyofrekanslar gibi.

Cilt çatlaklarında mikroiğneli fraksiyonel radyofrekans, fraksiyonel CO2 lazerler, dermabrazyon ve kimyasal peeling uygulamaları kullanılmaktadır. Ancak klinik sonuçlar, bu yöntemlerin birlikte kullanıldıklarında etkinliklerinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Örneğin; mikroiğneleme + kimyasal peeling, dermabrazyon + kimyasal peeling gibi. Klinik sonuçlarda cilt çatlaklarının görünümlerinde belirgin bir klinik düzelme olmaktadır. Peeling uygulamaları sıklıkla Evre II'den sonrakilerde kullanılmaktadır.

Tedavi kombinasyonları içerisinde en etkin olanı "chemabrasion"dır. Dermabrazyon ve kimyasal peeling birlikteliği chemabrasion olarak tanımlanmaktadır. Burada kullanılan dermabrazyon ve kimyasal peeling sıralamasında 2 farklı teknik kullanılmaktadır; posterior chemabrasion; kimyasal peeling sonra dermabrazyon ve anterior chemabrasion; dermabrazyon sonra kimyasal peeling uygulaması gibi.

Yapılan klinik çalışmalarda, dermabrazyon sonrası kimyasal peeling uygulamasının daha başarılı olduğu gösterilmiştir. Abrazyon için klasik steril zımparalar (3M sandpaper p220) ıslak ya da kuru olarak kullanılmaktadır. Bunlar, özel bir aparat ya da silindirik bir cisme (ilaç kutusu gibi) sarılarak kullanılabilir.

Kimyasal peeling olarak TCA tercih edilmektedir. Fenol abrazyon sonrası daha fazla emilebilme riski ve toksisitesi nedeniyle tercih edilmez. Abrazyon ve sonrası TCA kullanımı ilk olarak epidermal yenilenmeyi sağlamaktadır. Abrazyon ile düşük konsantrasyondaki TCA direkt dermise hatta retiküler dermise ulaşmaktadır. Retiküler dermiste inflamasyon ve fibroblastik aktivite dermisin yeniden yapılanmasını sağlamaktadır. Myofibroblastlardaki aktivite deride kontraksiyon sağlayarak deri çatlaklarının iki yüzeyinin birbirine yaklaşmasını sağlamaktadır. Cilt tipi I-III yani açık tenlilerde renk düzenleyici bir kremin uygulamadan 1 hafta önce kullanımı istenir. Cilt tipi III'ten yüksek olanlarda yani koyu tenlilerde ise bu kremin 3 hafta öncesinde kullanımı istenmektedir.

Burada ilk basamakta zımpara ile yapılacak abrazyon son derece önemlidir. Bunun için steril çok ince zımparalar kullanılmaktadır. Hastanın ağrı kontrolü için hastaya uygulamadan 30-60 dakika önce asetaminofen + kodein içeren bir ilaç verilir. Uygulama alanı alkol ve aseton ile dezenfekte edilip degrease yapılır.

Zımparalama dikkatli, abrazyonun homojen olması için farklı yönlerde, 3-4 pas halinde ve iç içe geçecek şekilde yapılmalıdır. Abrazyon yaparken derinin yüzeysel tabaklarında zımpara, deri yüzeyinde kolay hareket etmekte ve parmakla deri yüzeyine dokunulduğunda parmak yüzeyde kolay hareket etmektedir. Bu, abrazyon derinliğinin halen epidermiste ve ölü korneositler düzeyinde olduğunu göstermektedir. Deri yüzeyine dokunulduğunda parmak yüzeyde kaymakta zorlandığında bu, epidermiste canlı hidrate keratinositlere ulaşıldığını (stratum spinosum gibi) göstermektedir. Bu tabakada zımparanın hareketlerinde de zorlanılmaktadır. Bu seviyede bir dermabrazyonda hasta ağrı hissetmez.

Dermabrazyon alanında ilk olarak noktasal kanamaların görülmesi ve hastanın ağrı ifadesi deride bazal tabakaya ulaşıldığını göstermektedir. Bu seviyede bir abrazyon artık güvenli sınıra ulaşıldığını, sonraki derinliklerde dermabrazyon sonrası istenmeyen yan etkiler ve komplikasyonlar gelişme riskinin olduğunu göstermektedir. Noktasal kanamanın artması ve hastanın çok fazla ağrı ifadesi daha derin bir abrazyon olduğunu göstermekte, buna dikkat edilmelidir.

Dermabrazyondan sonra ağrı kontrolü için %2 lidokain + adrenalin içeren solüsyonlar emdirilmiş gazlı pedler ile alan 15 dakika kapatılır.

Anestezi sonrası 5 cm alana ağrı testi TCA uygulanır. Ağrı yoksa TCA uygulamasına geçilir. Ağrı var ise 5 dakika daha oklüzyon devam edilir. Uygulama alanından anestezi silinir ve kuruması beklenir. Sonra TCA solüsyonu uygulanır. Burada % 15-25 konsantrasyonlar kullanılmaktadır. Bu konsantrasyonlar normalde grenz zone etkili iken dermabrazyon sonrası kullanımı TCA'nın derin peeling yapacağı anlamına gelmektedir. TCA uygulaması ile birlikte uygulama alanında pembe-beyaz frosting oluşması istenmektedir. Bu oluşana kadar katmanlar halinde TCA uygulanır. Tam beyaz hatta gri bir frosting çok daha derine inildiğini gösterdiği için istenmez. Bu arada uygulama alanında deri yüzeyinde parmaklar ile epidermal sliding takip edilir. Bu, dermal ve epidermal proteinlerin koagülasyonunu göstermektedir.

TCA uygulandıktan sonra yoğun nemlendirici, antioksidan ve doku yenileyici bir pomad uygulanarak alan streç filmler ile kapatılır; oklüzyon yapılır.

Bu oklüzyon fenol peelinglerde olduğu gibi deri yüzeyinde hücre nekrozu;erime ve eksudatdan oluşan bir birikime neden olmakta.

Oklüzyon süresi hedeflenen derinliğe göre belirlenmektedir. Yüzeysel bir uygulamada 6-8 saat, orta düzeyde bir uygulamada 8-16 saat ve derin bir uygulamada 16-24 saat gibi. Oklüzyon bu sürenin sonunda dikkatlice çıkarılır. Kuru ve steril bir gaz ped ile yüzey alanı eksudadan temizlenir. Üzerine kalın bir tabaka bismuth subgallate pudra dökülür. Bu, hastanın uygulama alanına bir bakım yapmasını ortadan kaldırırken enfeksiyon gibi riskleri azaltmaktadır. Pudra üzerine silikon bir örtü konulur ya da pudra üzerine steril vazelin sürülerek sargı bezleri ile kapatılmaktadır. Pudra ve vazelin uygulama alanında kalın bir tabaka oluşturmaktadır.

3. gün silikon örtü ya da sargı bezleri değiştirilerek alan kontrol edilir ve vazelin-pudra tekrar sürülür. 6-7 günde bu oklüzyon çıkarılır. Bu süre içerisinde hastanın ağrı için asetaminofen + kodein içeren ilaçlar kullanması istenir. Oklüzyon süresince hasta banyo ve duş alamaz. Uygulama alanı ile oynamaması ve kaşımaması istenir. Güneş aktivitelerinden kesinlikle uzak kalmalıdır. Oklüzyon çıkarıldıktan sonra hasta banyo ve duş almaya başlayabilir. Önerilen nemlendirici ve pigmentasyon önleyici kremleri kullanmaya başlar. 4-6 haftaya kadar bu bakımlara devam edilirken hastanın güneşten korunması istenir ve 2 haftadan sonra güneş koruyucu kullanımı 3 aya kadar istenmektedir. Uygulama alanında 2-3 gün süren eritem ve 2 haftaya kadar uzayabilen ödem gelişmektedir.

 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency