- Gösterim: 298
İplik askı uygulamaları genellikle uygulama alanında morarma ve şişlik gibi erken gelişen olumsuzluklara neden olabilmektedir. Bunlar sıklıkla uzun vadeli komplikasyonlara yol açmadan 3-10 gün içerisinde kendiliğinden kaybolmaktadır. Bu olumsuzluklar, kullanılan doğru iplik ve iğne seçimleri, doktorun yüz anatomisinde bilgisi ve iplik uygulama teknikleri konusundaki yüksek deneyimleri, uygulamanın nazik ve bilinçli bir yaklaşımla yapılması ile en aza indirilebilir. Ancak kolayca yönetilebilen bu olumsuzluklar dışında, iplik uygulamalarında estetik sonuçları önemli ölçüde olumsuz etkileyen yan etkiler veya kalıcı komplikasyonların gelişebileceği unutulmamalıdır.
İplik uygulamaları ile ilgili sık karşılaşılan problem, uygulama sonuçlarının hasta beklentilerini karşılamamasıdır. Maalesef bu uygulamalar "Ameliyatsız yüz germe, yüz gençleştirme" gibi tanımlandığı için hasta beklentilerini başka bir noktaya taşımaktadır. Öncelikle iplik uygulamaları estetik cerrahi yüz germe uygulamalarının bir alternatifi değildir. Özellikle düz PDO iplikler, cogsuz ve kısa iplikler kullanılarak prosedürler yapıldığında hasta-doktor memnuniyetsizlikleri ile sık karşılaşmaktayız. Bununla birlikte, ipliklerin fiziksel yapılarında kullanılan yeni teknikler, bi-directional cogların geliştirilmesi, yüz anatomisi ve iplikler ile ilgili yeni bilgilerimiz ve tecrübelerimiz arttıkça hastaların memnuniyet düzeyi daha da yükselmektedir. Bu nedenle iplik askı uygulamalarında ilk öncelik hastanın gerçekçi beklentilerinin belirlenmesi, bunların uygulama sonuçları ile ne kadar örtüştüğünün gözlenmesi gerekmektedir. Bu başlık aslında tüm estetik uygulamalar öncesinde önemlidir. Hastanın klinik muayenesi ile estetik değerlendirilmesinin yapılması ve yüz anatomisinin doğru analizi ile kullanılacak teknik ve ipliklerin planlanması yapılmalıdır.
İplikle yüz askı uygulaması sırasında yüzün anatomik yapısı çok iyi değerlendirilmelidir. Deri-yüz kemik dokusu arasındaki tüm katmanları düşündüğümüzde;
Cilt en üst katmanda yer almakta ve erkeklerde kadınlara göre daha kalındır; yüzün anatomik bölgesine göre bu kalınlık değişmektedir. Alında erkeklerde 0.90 mm, kadınlarda 0.84 mm; göz kapaklarında 0.57 mm, 0.47 mm; yanaklarda 1.24 mm, 1.04 mm; çenede 0.89 mm, 0.75 mm; boyunda 1.56 mm ve 1.26 mm'dir. Deri altı yağ dokusu, yüzün anatomik yapılarına göre kompartımanlardan oluşmakta ve yüzün estetik yapısını belirlemektedir. Bu katman son derece önemlidir. Yapısal ya da yaşlanma sırasında yüzün sarkmasında oluşan estetik olumsuzluklarda önemli rol oynamaktadır. İplikle yüz germe uygulamalarında ipliklerin deri altına yerleştiği güvenli anatomik alanlardır.
Yüzeysel yağ tabakasının altında yer alan fasyal tabaka, yüz mimik kasları ve fibröz bağ dokusundan oluşmaktadır. Saçlı deri altında yer alan "galea aponeurotica", boyunda platysmal ve alında frontal kas ile bu fibröz bağ dokusu devam etmektedir. Yüzün anatomik alanlarına göre farklı isimlerle tanımlanmaktadır. Elmacık kemiği (zygomatic kemik) üzerinde "temporoparietal fasya" iken, altında SMAS (superficial musculo-aponeurotic system) olarak tanımlanmaktadır. Yüzdeki sinirler ve damarsal yapılar bu tabakanın altında seyretmektedir. Bu fasyanın altında birçok anatomik boşluk, dokuları yerinde tutan "retaining ligamentler" ve derin yağ dokuları yer almaktadır.
Yüz kemikleri üzerindeki periosteum-kemik zarı ve temporal ile masseter kaslarını örten fasya, derin fibröz fasyayı oluşturmakta. Tüm yapılar aşağıdaki temsili resimde gösterilmektedir.
İplik askı uygulamalarında yüz anatomisinde bilinmesi gerekenler, diğer önemli anatomik yapılar, yüzün sinir-damarsal yapıları ve parotis bezi ile kanalıdır. Bunların yüzdeki dağılımları son derece önemlidir. Bunların iplik askı uygulamaları zarar görmemesi gerekmektedir.
-
Yüzde damarlar, arter ve venler; yüzeysel temporal arterin frontal dalı; bu arter kulağın tragusundan 18 mm önünde ve 37 mm üzerinde frontal ve parietal dallara ayrılmakta. Frontal dal şakakta öne ve yukarı doğru seyretmekte. Önde frontal kastan 16 mm ve göz dış köşesinin kaşın dış kenarından 15 mm yukarıda seyretmekte. Zygomatico-orbital arter; yüzeysel temporal arterin dalıdır ve zygomatik ark boyunca göz dış köşesine uzanmakta. Transverse facial arter; yüzeysel temporal arterin dalıdır, kulak ön kısmından parotis bezine doğru uzanmakta. Bu seyri sırasında zygomatik arkın 14 mm altında seyretmekte. Middle temporal ven; zygomatik arkın 2 cm yukarısında seyrederek yüzeysel temporal vene açılmakta.
-
Yüzde siniri, facial sinir temporal, zygomatic, buccal ve mandibular dalları SMAS altında yüze dağılmakta. İplik uygulamalarında tüm sinirler önemli olmakla birlikte temporal dal çok iyi bilinmelidir. Temporal dal, parotidomasseterik fasyayı geçerek yukarı zygomatik arkı geçmekte ve temporal fasya üzerine ulaşmaktadır. Zygomatik arkın 1,5-3 cm üzerinde bu fasyayı geçerek yüzeysel temporal fasya altında şakak, kaş ve alın yan kısımına dağılmaktadır. Kulak ön kısmından çıkan temporal sinir, kabaca Pitanguy tarafından tanımlanan (kulak tragusunun 0.5 cm altı ile kaşın dış kenarının 1,5 cm dış noktası) çizgi boyunca yerleşmektedir. Bu sırada birçok dal vermektedir. Kulak memesi, kaş dış köşesi ve saç sınırı arasında bir üçgen alanda bu dallar dağılmaktadır. Temporal sinir, zygomatik arkı önden 2 cm, arkadan 1,8 cm'den çaprazlamaktadır.
- Parotis bezi ve kanalı; Parotis bezi yanak bölümünde bulunan tükürük bezlerinden. Bir kanal ile ağız içerisinde açılmakta. Bu kanalın seyri iplik uygulamlarında önemli. Kulak tragus ile ağız köşesini birleştiren hattı 3 eşit parçaya böldüğümüzde kanal orta 1/3 de uzanmakta. Kanalın bu hat üzerinde 1,4 cm yukarı kavislenebildiği unutulmamalıdır.
Yukarıdaki yapılar incelendiğinde, iplik uygulamaları sırasında damarsal komplikasyonlar olarak morarma, hematom, ödem ve ağrı gelişebilmektedir. Hatta kanama gelişme riski, diğer uygulamalara (dolgu gibi) göre daha yüksektir. İpliklerin deri altında yerleştirilmesi sırasında kullanılan kanül-iğnelerin ve ipliklerin kendilerinin damar hasarı yapabildiklerini biliyoruz. Özellikle yüzeysel temporal arter ve bunların dalları, damar hasarında en yüksek risk taşıyan damarlardır (kalın bir damar olması, deri altı yağ dokusu içerisinde ve yüzeysel temporal fasya altında seyretmesine rağmen).
Bu nedenle damarsal, sinir yapılarının hasar görmemesi için ucu keskin olmayan künt kanüller ve pinch tekniği kullanılmaktadır. Pinch tekniği, uygulama yapılacak alanda derinin parmaklar arasında hafif sıkılarak yukarı kaldırılması ve böylece deri altında güvenli bir kompartıman yaratılmasıdır.
İplik askı uygulamaları sonrası görülen istenmeyen yan etkiler ve komplikasyonlar
Uygulama alanında ağrı ve doku sertliği gelişmesi
İpliklerin yüzde giriş, deri altında yerleştirildiği alan ve çıkış noktalarında ağrı olmakta ve bu nedenle lokal anestezi yapılmakta. Uygulama sonrası 1-3 gün ağrı azalarak devam etmekte ve ağrı kesiciler kullanılması istenmekte. Ancak ağrının devam etmesi ve artıyor olması lokal bir enfeksiyonun ya da doku altı kanamanın belirtileri olabilir. Bu nedenle ağrı, iplik uygulamaları sonrası hasta takibinde önemli bir belirtidir.
Uygulama alanında cilt altı kanama ve morluk oluşması
Uygulama sırasında deri altında kanama gelişimi bu alanda morarma, şişme, hematom ve ağrıya neden olacaktır. Kanama, iğnelerin deri altında yerleştirilmesinde kullanılan kanüllere ya da ipliklerin kendilerine bağlı olarak gelişmektedir. Bunlar 1-2 hafta içerisinde kaybolmaktadır.
Uygulama alanında sıklıkla gülme ve mimikler sırasında ortaya çıkan cilt düzensizlikleri ve gamzeler
İplik uygulamaları sonrası 3-4 gün deri üzerinde düzensizlikler, kabarmalar ve katlantılar gelişebilmekte. Hastalar sıklıkla bunların ipliklerin kendisinden kaynaklandığını düşünse de bunlar uygulama sonrası 2-3 hafta içerisinde kaybolmakta. Özellikle iplik fiziksel yüzeyi kancalı olan askılama prosedürleri sonrası yanak bölgesinde belirgin olan, ciltte düzensizlikler ve çukurlara benzeyen çöküntüler gelişebilmektedir. Bunlar prosedürden hemen sonra veya birkaç gün ila hafta içinde kademeli olarak ortaya çıkabilir. Bunlar sıklıkla kendiliğinden düzelebilse de hastalar sıklıkla estetik rahatsızlık ve kaygı hissedebilmektedir. Bu riskleri en aza indirmek için ipliklerin deri altı doku tabakasına doğru şekilde yerleştirilmesi gerekmektedir. Cilt düzensizlikleri uygulama sonrası parmaklarla masajlar ile etkili bir şekilde düzeltilebileceği unutulmamalıdır.
İp askılama prosedürlerini takiben ortaya çıkan gamzeler, düzeltme gerektiren en yaygın komplikasyon olarak kabul edilir. Gamze gelişiminin sürecini anlamak için, yağ tabakası içindeki fibrotik dokuların yoğunluğundaki değişimi anlamak çok önemlidir. İplikler, deri altında yağ dokuları içinde fibrotik dokulara sabitlenir. İplikler istenmeyen konumlarda sabitlendiğinde, askılanma sırasında gamzelere neden olmaktadır. İpliklerin ciltte istenenden daha yüzeysel katmanlara yerleştirilmesi, daha kalın ipliklerin kullanılması veya iplik yüzeyinde büyük fiziksel yapıların bulunması (silüit soft ipliklerdeki knoniler gibi) gamze oluşma olasılığını arttırmaktadır. İşlemden hemen sonra ortaya çıkan hafif gamzeler, uygulamaya bağlı ödem azaldıkça genellikle daha doğal hale gelir. Hafif gamzeler bazen masajla düzeltilebilir. Başlangıçtaki ödem gamzeleri gizleyebileceğinden, hastaların işlemden sonraki 1. veya 2. gün kontrole gelmeleri önemlidir. Masaj ciltteki gamzeyi çözmezse, gamze bölgesine serum fizyolojik enjekte edip ardından masaj yapılabilir. Çok yüzeysel yerleştirilen ipler, cildin dermisini kavrayabilir ve ipliğin askılanması bu alanlarda gamze oluşabilmektedir. Bu gibi durumlarda, ipler gamze alanında skar dokusu haline gelebilir. Bu özel durumlarda ipliklerin çıkarılması bir seçenektir.
İplilerin uygulama alanı dışına hareket etmesi, iplik göçü
İpliklerin sabitlenme noktalarında serbestleşmeleri veya kırılmaları, ipliklerin uygulama alanı dışına doku altında göç etmesine neden olabilmektedir. Örneğin, kaş kaldırma amaçlı iplik askısında iplik sabitlenme noktasına iyi tutunamadığında üst göz kapağına göç edebilmektedir. Ya da boyunda kullanılan iplik servikal fasya'nın yoğun kısmına düzgün şekilde sabitlenemezse ip boyunda göz edebilmektedir. Özellikle ağız ve alın gibi yüzün hareketli olduğu dinamik bölgelerinde ip göçünü önlemek için kritik anatomik noktalarda güvenli fiksasyon sağlanmalı; bu bölgelerde kas aktivitesini azaltmak ve ip pozisyonunu daha da sabitlemek için botoks uygulanabilmektedir.
İpliklerin deri yüzeyinden görünmesi yada deri dışına çıkması
İpliklerin uygulama sonrası haftalarda-aylarda deri dışına, ağız içine çıkabildikleri yada deri altında görünür olabildikleri çok nadir olsada karşılaşılabilmektedir. Tamamen uygulama hatalarından kaynaklanmaktadır. Basit bir prosedür ile bunlar alınmakta.
Uygulama alanında granülom gelişimi
İplik çok yüzeysel olarak yerleştirilirse sürekli dermis uyarısı granüloma gelişimine yol açabilir. Ayrıca iplik uygulaması sırasında iplik yüzeyindeki yabancı cisimler (gazlı bez lifleri gibi) granülom gelişimine neden olabilmektedir. Bazen uygulama sonrası enfeksiyonlar granülom oluşumuna neden olabilmektedir. Bu granülomlar yalnızca kozmetik sorunlar değil, aynı zamanda ciltte bulunan bakterilerden kaynaklanan ikincil enfeksiyon riski de oluşturabilir. Bu gibi durumlarda, birincil olarak enfeksiyon tedavisi yapılır ve ardından ipliğin çıkarılması önerilmektedir. Hasta ipliğin çıkarılmasını istediğinde granüloma devam ediyorsa lokalize steroid veya 5-FU enjeksiyonları yardımcı olabilir.
Uygulama alanında enfeksiyon gelişimi
Yerleştirilen iplerin yolu boyunca kızarıklık, sıcaklık ve şişlik gibi iltihap belirtileri ciltte bir enfeksiyona işaret edebilir. Bu riskleri azaltmak için, prosedürden sonraki yaklaşık 3-5 gün boyunca profilaktik antibiyotik uygulanması önerilir. Ek olarak, uygulamanın iyi yapılmış sterilizasyon koşullarında gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Enfeksiyon risklerini en aza indirmek için, uygulama sonrası iplik giriş ve kesi yerlerinde kontaminasyonu önlemek amacıyla ilk 48 saat içinde yüz yıkamaktan, antibiyotikli kremi 2 hafta kullanmaktan veya evcil hayvanlarla etkileşimden kaçınmaktan oluşan prosedür sonrası bakım konusunda kapsamlı hasta eğitimi esastır.
Uygulama alanında sinir hasarı gelişimi
İplik askılama sırasında yüz sinir hasarı, keskin iğne kullanımı veya iplik yerleştirme sırasında aşırı gerginlik uygulanması gibi yanlış teknikler nedeniyle meydana gelebilir. Bu sinir hasarı uygulama yerinde ciltte uyuşma, parestezi veya ağrıya neden olabilmektedir. Bu tür problemler sıklıkla konservatif yaklaşımlar ile zamanla iyileşme eğilimindedir. Ancak, daha ciddi sinir hasarının meydana geldiği durumlarda, hastalar uzun süreli duyusal eksiklikler veya rahatsızlık hissedebilirler. Önleyici stratejiler arasında, sinir hasarı riskini en aza indirmek için keskin iğneler yerine künt kanüller kullanmak ve ipliklerin aşırı gerginlik uygulamadan deri altı katmanlarına doğru şekilde yerleştirilmesini sağlamak yer alır.
Parotis bezi yada kanalının yaralanması
İp askılama işlemleriyle ilişkili önemli bir komplikasyon, tükürük bezinin ya da kanalının yanlışlıkla delinmesidir. Bu durum, keskin iğneler kullanıldığında veya hasta işlem sırasında dişlerini sıktığında ya da istemsiz hareketler yaptığında ve ipliğin bezi delmesine neden olduğunda ortaya çıkabilir. Semptomlar genellikle tükürük bezinin yakınında tek taraflı şişlik şeklinde ortaya çıkar ve genellikle işlemden sonraki ikinci ila yedinci gün arasında görülür. Bu semptomlara sıklıkla ateş ve rahatsızlık eşlik eder. Bu semptomlar yemek saatlerinde şiddetlenme eğilimindedir. Tüm bulgular konservatif tedaviyle iyileşme göstermektedir. Tedavi seçenekleri arasında yüz bandıyla basınç uygulanması, antibiyotik ve steroid verilmesi ve tükürük üretimini azaltmak için antikolinerjik ilaçların kullanımı yer alır. Ek olarak, aktivitesini azaltmak için tükürük bezine botulinum toksini enjeksiyonu da faydalı olabilir.
Uygulama alanında hematom gelişimi
Sert ve agresif iğne manevraları, şakakta yüzeysel temporal artere zarar verme riski oluşturabilir ve bu da gözle görülür cilt altı kanamasına, hematom oluşumuna yol açabilir. Bu riski azaltmak için, lokal anestezik olarak uygun dozda epinefrin uygulanması ve işleme başlamadan önce etkisinin ortaya çıkması için 10-15 dakika beklenmesi önerilir. İplik askılama sırasında agresif tekniklerden kaçınılarak, hematom oluşumu olasılığı ve şiddeti önemli ölçüde azaltılabilir. Büyük kanamalar ayrıca yüz arterinde ve diğer önemli yüz damarlarında da meydana gelebilir. Örneğin, alın bölgesinde, supratroklear ve supraorbital arterler ipliğin vektörüne paralel olarak ilerleyebilir. Ek olarak, nazolabial kıvrımı iyileştirmek için hacim kazandıran bir iplik yerleştirilirken, yüz arterine uzunlamasına zarar verme riski vardır; bu nedenle dikkatli olunmalıdır. Genel olarak, cilt altı yağ dokusu ve SMAS tabakası üstü ip askılama prosedürleri sırasında güvenli bir tabaka olarak kabul edilir.
Elmacık kemiği-alt çene sınırı arasında boşluk oluşması; Sunken cheek
Yüzün yanında elmacık kemiği altında hafif bir oluklanma bulunmakta. Bu estetik olarak "sunken cheek" olarak tanımlanmakta, bazı kişilerde yapısal olarak bulunmaktadır. Özellikle genç kadınlar arasında estetik olarak arzu edilen bir görüntüdür. Ancak bazı kişiler tarafından yaşlanmanın bir parçası ya da iskeletimsi bir yüz olarak algılanabilmektedir. İplik uygulamaları öncesi hastada bu yapının varlığı iyi değerlendirilmeli ve hastanın bunu isteyip istemediği tartışılmalıdır. İplik uygulaması öncesi sunken cheek alanının ve varlığının muayenesi yapılmalıdır.