- Gösterim: 5133
Covid 19 ile birlikte güvenlikli mesafe ve dezenfeksiyon kavramları hayatımızı ele geçirdi. Yaşam ortamımızdaki havanın, suyun ve çevremizdeki temas yüzeylerinin dezenfeksiyonunda kimyasallar, termal olmayan plazma (NTP), ısıl işlemler, antimikrobiyal filtreler, ultraviyole ışıklar ve fotokataliz kullanılan yöntemler arasında yer almakta.
Ultraviyole ışınım-UV ile mikropların yok edilmesi yüksek verimliliği ve nispeten düşük maliyeti nedeniyle hava, su ve çeşitli yüzey türlerini dezenfekte edilmsinde geçmişten beri kullanılmakta. UV ışınım içerisinde ultraviyole C (UV-C) 100-280 nanometre kısa dalga boyu ile en yaygın kullanılan formu. UVC bulunduğu ortamda biyoaerosoller tarafında(bakteriler, virüsler vb) güçlü bir şekilde emilerek mikroorganizmaların deoksiribonükleik asidine (DNA) ve ribonükleik aside(RNA) kalıcı zararlar verebilir, 8 bakteri veya virüsün inaktivasyonuna yol açmaktadır. Bu özellikleri ile hastanelerde, ambulanslarda , ameliyathanelerde kullanılmakta.
UVC içeren ışık kaynaklarının covid 19 karşı havanın ve yüzeylerin dezenfeksiyonunda kullanımı ile ilgili bir çok cihazın alışveriş merkezilerin, topu ulaşım araçlarında hatta evlerde kullanıldığını hatta bunların denetimsiz alışveriş sitelerinde satıldıklarını görmekteyiz. Cep telefonlarını, anahtarlıkları dezenfekte eden özel aparatarlara kadar.
Ancak UVC ışınımın vücudumuzda özellikle deri ve göz sağığı açısından ciddi ve kalıcı problemlere neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle bu makalede UVC nin doğru kullanımı ve dikkat edilmesi gereken yönlerini anlatmaya çalışacağız.
UVC' nin antimikrobiyal etkisi
UV-C (100-280 nm) özelliklede 254 nm si RNA ve DNA tarafından emilmekte. DNA ve RNA yapısında bulunan timin ve sitosin arasında çapraz bağları parçalamakta. Bu DNA ve RNA hasarı hücresel fonkiyonun bozulması, bakterilerin ve fungusların ölmesine, virüslerin inaktvasyonuna neden olmakta. Bu etkileri UVC yoğunluğuna, dalga boyuna, maruz kalma süresine bağlıdır. Bu etki insan hücrelerindeki DNA içinde geçerlidir.
Güneşden dünyamıza gelen ışınım içerisinde UVC var ancak bu bölüm atmosferde stratosferdeki oksijen(O2) tarafından emilir ve ozon(O3) ortaya çıkmakta. Eğer bu olmadan UVC yeryüzüne ulaşsaydı organik canlıların hayatta kalması mümkün olmayacaktır.
Yapay UVC kaynakları
Yapay UVC kaynakları;
- düşük basınçlı civa içeren lambalardan(içerdiği civa UVC dışında insan ve çevre için ciddi bir tehlike); artık kullanılmıyor olması gerekiyor
- diode lambalar
- xenon lambalardır. Öncelikle UVC kaynağı bu yönüyle iyi kontrol edilmelidir.
UVC dezenfektan özelliğini etkileyen faktörler
UVC nin dezenfektan etkisi için;
- UVC ışınım kaynağının yüzeyden uzaklığı ve ne kadar ışınıma maruz kaldığı önemlidir(mesafenn 1 metreden ksıa olması ve en az 15 dakika marz kalma süresi).
- UVC ışınımın uygulandığı alanda organik materyal miktarı; ne kadar fazla ise etkinliği o kadar az. Bu nedenle kalabalık yerlerde kullanımı sınırlı.
- UVC ışınımın uygulandığı alanın hacmi; alan ne kadar geniş ise etkinlik azalmakta. Bu nedenle geniş açık alanrda etkinliği az.
- UVC ışınım ortamada yüzey dik düştüğü alanlarda daha etkili. Bu nedenle bir objenin altında etkliniği yok kadar az.
- UVC ışınımın uygulandığı yüzey temiz olmalıdır. Toz, fiziksel örtü, organik kalıntı UVC nin dezenfekan etkinliğini azaltmakta. Bu nedenle UVC dezenfeksiyon için öncesinde standart temizlik protokolleri uygulanmalıdır.
UVC güvenliği
Tüm kullanılan UVC kaynaklarının 100-280 nm dalga boyuna(özelikle dezenfektan olarak kulanılanların 254 nm) sahip olduklarını biliyoruz. Dünya sağlık örgütü tarafından UVC nin gözde kornea ve konjuktiva iritasyonu(fotokeratokonjuktivit) ve deri ritasyonu(güneş yanığuna benzer kızarıklık, ödem ve deri yanıları gibi) yaptığı belirtilmektedir.
UV ışınım farklı dalga boyları ile deride farklı derinlikte hasara neden olmakta. UV-A (315-400 nm) en uzun dalga boyu ile dermise kadar ulaşarak deride hasar yapmakta. UV-B (280-315 nm) epidermis tarafından emilmekte. UVC (100-280 nm) derinin en dış katmanı olan stratum corneum tarafından absorbe olarak derinin derin katmanlarına çok az oranda inmekte. UVB ve UVA ile deri kanser rsikinde karşılaştrıldığında UVC riski düşük olmakla birlikte kronik maruz kalma nedeni ile kanserojendir. UVC kronik maruz kalınması primidin dimerizasyonu yolu ile DNA hasarı yapmakta, buda kanser riski demek.
UVC kaynaklı hücre DNA hasarı ile CPD ve pirimidin (6-4) pirimidon- 6-4PP fotoürünleri ortaya çıkmakta.
254-nm UV-C (450 mJ/cm2 /günlük ) maruz kalındığında deride güneş yanığı benzeri reaksiyon ve 4-5 günlerde deride soyulma olmakta. Deride hücresel DNA hasarını gösteren CPD ve 6-4PP artmakta. Hücrelerde mutasyon kaynaklı değişimler gözlenmekte.
Bu nedenle özel eğitimli sağlık personeli tarafından kullanılan UVC lambalar kontrolsüz olarak hayatımızın her alanına bu kadar kolay girmemelidir.