- Gösterim: 3705
Vücudun temizlenmesi, atalarımızdan günümüze kadar süregelen önemli bir ritüeldir. Vücuttan kirlerin uzaklaştırılmasıyla başlayan bu süreç, hijyen başta olmak üzere; tedavi, rahatlama, deri, saç ve tırnakların daha sağlıklı ve güzel görünmesi gibi çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Geçmişten günümüze temizlenme, aynı zamanda dini ritüellerin de önemli bir parçası olmuştur.
Mükemmel bir çözücü olan suyun, cildimizin temizliğindeki rolü tartışılmazdır. Ancak deri yüzeyindeki kirlerin bir kısmı (çevresel kirler, cilt bakım ürünleri ve kozmetikler) suda çözünmedikleri için, su ile birlikte temizleyiciler kullanılmaktadır.
Günümüzde cilt temizliği; modern gelişmeler, büyüyen trendler, tüketici ihtiyaçları ve deri biyolojisindeki yeni bilgilerimiz ile birlikte oldukça kompleks bir hâl almıştır.
Cilt temizliğini, kullanım amacına göre farklı boyutlarıyla değerlendirebiliriz.
Hijyen ve Tıbbi Açıdan Cilt Temizliği
Vücut ve cilt yüzeyinin temizliği, insanlık tarihi kadar eski, zengin ve sosyo-kültürel evrimler geçirmiş temel bir uygulamadır. Bu temizlenme sürecinin en saf hâli günümüzde de devam etmektedir.
Cilt Temizliği Ürünlerinin Çeşitliliği
Günümüzde temel amaca yönelik cilt temizliği ürünleri oldukça çeşitlidir. Ürünler; kişiselleştirilmiş veya ticari olması, cinsiyete göre ayrılması ve cildin özelliklerine (örneğin yağlı, kuru, hassas, karma vb.) göre formüle edilmesi gibi pek çok faktöre göre farklılaşır.
Ürün çeşitliliği bunlarla da sınırlı kalmayıp; temizliğin yapılacağı vücut bölgesine (vücut, yüz, genital, el, ayak vb.), yaş grubuna (yenidoğan, gençler, yetişkinler vb.) veya spesifik cilt problemlerine (akne, atopi vb.) göre değişmektedir. Ayrıca ürünlerin türleri (köpüklü, köpüksüz vb.) ve yapısal formları (kremler, jeller, yağlar vb.) da farklılık göstermektedir.
Cildin bir ürün ile temizlenmesi, temel cilt bakımında, cilt sağlığında ve genel hijyenin sağlanmasında vazgeçilmez ilk basamağı oluşturmaktadır.
Cilt Temizliğinin Tanımı ve İstenmeyen Maddeler
Cildin temizliği tanımı, cildin yapı ve işlevinden ödün vermeden yüzeyinden istenmeyen maddelerin uzaklaştırılması için kullanılmaktadır. Bu istenmeyen maddeler iki ana kaynaktan gelir:
-
Dış Kaynaklı: Fiziksel ve kimyasal kirler (kirler, kimyasallar, kozmetikler ve mikroorganizmalar).
-
Deri Kaynaklı: Deri yüzeyi doğal lipid tabakası, sebum, ölü deri hücreleri, ter, kıllar, kötü koku kimyasalları, vücut salgıları ve mikroorganizmalar.
Temizleyicilerdeki Yüzey Aktif Maddeler (Sürfaktanlar)
Temizleyiciler içerisinde %10-15 oranında bulunan sürfaktanlar (yüzey aktif maddeler) asıl temizleyici görevi üstlenir. Bunların köpürme, istenmeyen maddelerin emülsiyon hâline getirilmesi ve deterjan (yüzey gerilimini azaltma) rolleri bulunmaktadır.
Sürfaktanlar, hidrofobik ve hidrofilik yapıları nedeniyle hem suda hem de organik çözücülerde çözünebilirler. Yağlı kirleri hidrofobik yapılarında yakalayarak su ile durulandıklarında deriden uzaklaştırırlar. Sürfaktanların; sabun, emülsiyon, miseller sular, alkol veya yağ bazlı ürünler ve eksfoliyan formları bulunmaktadır.
Cilt Temizliğinin Önemi
Basit el yıkamanın mikroorganizmaların bulaşmasını engellemeye katkıda bulunduğu geçmişten beri bilinmektedir. Ayrıca el temizliğinin enfeksiyonları önlemek ve yeni vaka oranını azaltmak için ne kadar önemli olduğu, son yıllarda yaşanan SARS ve COVID-19 pandemilerinde bir kez daha anlaşılmıştır.
Cilt hastalıklarında bütüncül yaklaşımda, ellerin ve vücut deri yüzeyinin temizlenmesi, cilt bakımının temel parçası olarak görülmektedir:
-
Yaşlılarda ve bebeklerde bez dermatitlerin önlenmesi (temel nedeni olan idrar ve feçesin deri yüzeyinden hızla uzaklaştırılması).
-
Roza ve aknede cilt temizleme rutinleri.
-
Atopik dermatit ve temas egzamalarının önlenmesi.
Cilt temizlik rutinleri; deri tedavilerinin önemli bir tamamlayıcısı, semptomların hafifletilmesi, cilt görünümünün iyileştirilmesi ve hastanın yaşam kalitesinin arttırılması özellikleri ile son derece önemlidir.
Cildin bireysel ve toplumsal kapsamda ideal temizliğinin yapılması; dış kontaminasyonların ve enfeksiyonların önlenmesine, hijyen standartlarının sağlanmasına ve bütünsel cilt bakımının yapılmasıyla günlük yaşam rutinlerinin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır.
Bu metni, imla ve gramer açısından düzelterek, sosyokültürel ve tarihsel bağlamı vurgulayan daha akıcı ve düzenli bir metin haline getiriyorum.
Sosyokültürel ve İnsan İlişkileri Açısından Cilt Temizliği
Tarihsel süreçte, insanın temizlik amaçlı ilk olarak kemik ve taşlar kullanarak deri kazımaları şeklinde uygulamalar yaptığını görmekteyiz. Daha sonra bitkileri, su ve yağlarla birlikte kullanmıştır.
Sabun ve Deterjanın Tarihçesi
-
Sabunların ilk kullanımı ve yapımının tarif örneklerini MÖ 2000 yıllarında Sümer tabletlerinde görmekteyiz (yaraların tedavisinde kullanımı tarif edilmektedir).
-
MÖ 600 yıllarda, Mısır ve Babil'de eş zamanlı olarak hayvan yağlarından elde edilen sabun örneklerinin kullanımı görülmektedir.
-
Antik Roma kültüründe sabun için kullanılan Latince 'sapo' kelimesi, Roma yakınındaki bir dağdan esinlenilmiştir. Romalılar, dağın yamaçlarında hayvanları yakarak dini ritüellerinde kurban ediyorlardı ve yanma sonrası kalan küller ile elde edilen karışımlar, bir temizlik maddesi olarak kullanılıyordu.
-
Günümüz sabunuyla karşılaştırılabilecek bir temizleyicinin vücut temizliğinde kullanımına ait ilk bilgiler, MS 130-200 yıllarında Yunan doktor Galen'in kitaplarında yer almaktadır.
-
Sabunlaştırma 1775'te ilk kez yayınlandı ve 1884'te ilk ambalajlı kalıp sabunun kullanımı İngiltere'de görüldü.
-
Sentetik deterjanların gelişimi 1950'lerde ortaya çıktı ve hâlen günümüzün birçok cilt temizleme ürününün temelini oluşturmaktadır.
Birkaç bin yıl önce Yunanlılar evlerine su kullanmaya başlarken, Romalılar termal banyolar kullanmaya başlayarak temizlikte suyun önemini ortaya çıkarmıştır (termal banyolar, temizliğin dışında sağlıklı bir yaşam ve rahatlama için de uygulanıyordu).
Güncel Karmaşa ve Pazarlama
Günümüzde cilt temizliği ve ürün kullanımı, antik çağlardaki temel kullanıma göre daha karmaşık görünmektedir. Basit bir sabun ve su kullanımından, son derece karmaşık ve çeşitli bir kozmetik ürün kategorisine kadar muazzam bir evrim geçirmiştir.
Temizlik, kuşkusuz temel bir insani ihtiyaç olarak kabul edilmekle birlikte; dini ritüeller, sosyokültürel gelişmeler, kimya ve medikal buluşlardan etkilenmiştir. Günümüzde cilt temizliği, insanın sosyal yaşamının bir parçası hâline gelmiştir. COVID-19 salgını ile birlikte, bilimsel verilerin temizlik rutinlerimizi nasıl etkilediği hep birlikte deneyimlenmiştir.
Ancak günümüzde, cilt yüzeyini temizlemenin orijinal amacı, ürün konsepti ve pazarı ile birlikte daha anlaşılmaz bir hâl almaktadır. Artık cilt temizlik formülasyonlarında ve ürün etiketlerinde 'bakım sağlayan', 'besleyici', 'nemlendirici', 'cilt yumuşatma', 'cilt sıkılaştırma', 'pH dengeleme', 'mikrobiyom dengeleme' gibi ifadeler yer almaktadır. Bu karmaşada, son tüketici olarak ürün seçiminde kişisel tercihlerimizi kullanıyor gibi görünsek de, aslında bize sunulanları seçmek zorunda kalmaktayız.
Sosyal Kabul ve Vücut Kokusu
Cilt temizliğinin insanlık tarihindeki öneminde, kişisel ve toplumsal hijyen dışında belki de en önemli faktör vücut kokusu olmuştur. Topluluklar kuran sosyal insan, kişilerarası ilişkiler ve sosyal etkileşimde 'temiz olmak ve güzel kokmak' gibi nedenlerle temizlenmeye başlamıştır. Geçmişte ve günümüzde kötü vücut kokusunun azaltılması, dini ritüellerin önemli bir parçası olmuştur. Temizlik, toplum tarafından bireyin kabul edilebilirliğini (birlikte yaşanabilir, dokunulabilir, topluma zarar vermez vb.) belirlemiştir. Vücut kokusu, diğer taraftan her iki cinsiyet için eş seçiminde önemli bir faktör olmuştur. Bu amaçla, vücut kokusunu azaltan ve maskeleyen koku içerikli temizlik ürünleri kullanılmıştır.
Kozmetik alanında Avrupa Birliği'nin son yıllarda yaptığı bir ankette, kozmetik ürün kullanıcılarının %62'sinin ürünleri başkaları tarafından nasıl algılandığının önemli olduğuna inandığı için kullandığı ortaya çıkmıştır. Yine aynı ankette %70'i ürün kullanımının özgüvenlerini artırdığını, %88'i ise kozmetik ürün kullanımıyla kişisel hijyenin sağlandığını belirtmiştir. Beden bilinci ve hijyen üzerine başka bir çalışmada, temizlik ile sağlanan hijyenin vücut sağlığının temel bir parçası olarak algılandığı ve vücut hijyeninin insan etkileşiminde en önemli konulardan biri olduğu belirtilmektedir.
Duygu Durumu ve Kendini İyi Hissetme Açısından Cilt Temizliği
Yakın zamanda yapılan çalışmalar, vücut temizliğinin duygu durumunu da etkilediğini göstermiştir.
Temizleme ve banyonun, cilt yüzeyinden istenmeyen maddeleri uzaklaştırmanın yanı sıra;
-
Duygu durumunu ve ruh hâlini iyileştirdiği,
-
Stresi azalttığı,
-
Zihinsel dengeyi sağladığı ve
-
İnsanda rahatlama sağladığı geçmişten beri bilinmektedir.
Hatta son yıllarda, temizlik ve banyo sırasında kullanılan temizlik ürünleri içerisine katılan aromaların (esansların), bu rahatlamanın ötesinde psikofizyolojik etkilere yol açabileceği, ruh hâlini aktive edebileceği ve uyarabileceği gösterilmiştir.
Rutin Cilt Bakımı ve Kozmetik Açıdan Cilt Temizliği
Cildi temizlemek, kuşkusuz tüm cilt bakım protokollerinin en önemli ilk adımıdır. Cildin temizlenmesi, sağlıklı bir cildin korunmasına yardımcı olur. Ayrıca, cildin düzenli ve yumuşak bir şekilde eksfoliasyonu (soyulması) cilt iyileşmesine katkıda bulunur. Temizleme, deri yüzeyinde kirin birikmesini ortadan kaldırır, dolaylı olarak cildin nemlenmesine yardımcı olur ve sonrasında kullanılacak cilt bakım ürünlerinin klinik etkinliğini destekler.
Tedavideki Rolü ve Ürün Tercihleri
Temelde kullanılan sabundan daha sofistike yeni temizleme ürünleri, artık cilt hastalıklarının tedavisinde de çok önemlidir. Temizleme ürünleri, cilt hastalıklarında doğrudan bir tedavi aracı olarak tercih edilirken, hastalıkların klinik alevlenmelerinin azaltılması ve tedavilerin desteklenmesi için de kullanılmaktadır.
Cilt Bariyeri ve pH Etkisi
Sabun/temizleyicilerin uygulanması ve durulanması, derinin bariyer fonksiyonunu etkilemektedir.
-
Sabunlar, deri pH değerini artırarak bariyeri en fazla etkileyen temizleyicilerdir.
-
Sıvı temizleyiciler ise deri pH değerini daha az değiştirmekte; bu da bariyerin daha az bozularak temizliğini sağlamaktadır.
-
Bu amaçla, temizleyicilerin sürfaktan içeriğine nemlendiriciler ve asidik içerikler eklenmektedir.
Mikrobiyom Üzerindeki Etkiler
Son çalışmalar, temizleyici içeriğinin deri mikrobiyomu üzerindeki etkilerine dikkat çekmektedir. Temizleme sırasında deri yüzeyindeki yağların uzaklaştırılması ve deri doğal bariyerinin bozulması, deri üzerindeki mikroorganizmaların dengesini (hemostazını) etkilemektedir. Cildin temizliği sırasında, hastalık oluşturan mikroorganizmalar daha fazla etkilenirken, olması gereken doğal mikroorganizmalar daha az etkilenmektedir.
Örneğin, atopik dermatitli hastaların aktif dönemde günlük düzenli banyolar yapmaları istenir. Bu; derinin nemlenmesi, deri yüzeyindeki ter gibi tahriş edici maddelerin ve alerjenlerin giderilmesi ve topikal ajanların emilimlerinin artırılması amaçlanırken, deri yüzeyinde patojen mikroorganizmaların/bakterilerin kolonizasyonunu azaltmaya çalışır. Bu amaçla banyo suyuna banyo yağlarının veya yumuşatıcıların eklenmesi daha fazla fayda sağlayabilir.
Uygun şekilde kullanılan hafif temizleyiciler, nemlendiricilerle kombine edildiğinde birçok cilt probleminde azalmaya yardımcı olabilir. Ancak, temizlik ürünlerinin ve uygun olmayan nemlendiricilerin kullanımının deriye zarar verebileceği unutulmamalıdır.
İdeal Temizleyici Özellikleri
Cilt temizliğinin bu çok fonksiyonel yönü değerlendirildiğinde, klasik kalıp sabunlar yerine likit temizleyicilerin kullanımı önerilmektedir. Bu öneri; saç, eller ve tüm vücut temizliği için de geçerlidir (şampuan, duş jeli ve sıvı el temizleyicileri tercih edilmelidir).
İdeal bir temizleyici şu özelliklere sahip olmalıdır:
-
Deri yüzeyi doğal lipid tabakasını tamamen ortadan kaldırmayacak, hatta nemlendirecek özellikte olmalı.
-
Deri pH'ı ile uyumlu ve hafif asidik yapıda olmalı.
-
İçeriğinde nemlendiriciler olmalı, alerjen ve iritan madde içermemeli.
Tüketici Deneyimi ve Yeni Trendler
Herhangi bir temizleyicinin, temiz ve sağlıklı bir cildin hazırlığını sağlarken ciltte kuruluk, gerginlik, tahriş gibi olumsuz özellikler taşımaması gerekir ve daha önemlisi dokusunun kullanıcının duyusal yönlerine hitap etmesi gerekir (köpük ve krem formundaki temizleyicilerin formları, kremler, sıvılar vb.). Temizleme köpükleri, uygulama sırasında hoş bir duyu verirken, köpük yıkama sırasında derideki doğrudan mekanik uyarıları da azaltır.
Son yıllarda dikkat çeken bir ürün grubu, bitkisel sabunlar/temizleyicilerdir. İçeriklerinde antioksidanlar, polifenoller ve sabunlaşmamış doymamış yağ asitleri içerdikleri için tercih nedeni olmaktadırlar. Ancak ideal bir temizleyicide tek tek bileşenler değil, tüm formülasyonun önemli olduğu; bileşenlerin ideal miktarları, nasıl üretildiği ve ambalajlandığı ve ürünün nasıl uygulandığı son derece önemlidir.
Son yıllarda temizleyiciler ile birlikte kullanılan özel fırçalar ve vibratörlerin kullanım önerileri görülmektedir. Bunlar, cilt yüzeyinde mekanik hareketler ile temizlik ürünlerindeki sürfaktanların etkinliğini artırabilirken cildi eksfoliye ederek temizler. Ancak, bu tür bir deri temizliğinin istenmeyen yan etkileri de artırabileceği unutulmamalıdır.
Deri Biyolojisi ve Kornoebiyoloji Açısından Cilt Temizliği
Cilt Temizleyicilerin Stratum Korneum Üzerindeki Etkisi
Cilt temizleyicileri, içerikleri sayesinde deriden sadece kiri, sebumu veya mikroorganizmaları temizlemekle kalmaz, aynı zamanda derinin en üst tabakası olan stratum korneumdaki ölü deri hücrelerinin dökülmesine (eksfoliasyonuna) da neden olur.
Temizleyicilerin içerisindeki sürfaktanların (yüzey aktif maddelerin) deri üzerindeki etkileri oldukça değişkendir:
-
Sürfaktanlar, derinin yapısal proteinleri ile etkileşime girdiğinde ve stratum korneumun lipit organizasyonunu bozduğunda, derinin bariyer fonksiyonunu olumsuz etkiler.
-
Bu iritasyon yapıcı maddeler, deride geçirgenliği artırarak tahrişe ve deriden aşırı su kayıplarına yol açabilir.
-
Deri temizliği sırasında iritasyon gelişip gelişmeyeceği, sürfaktanın türüne ve yoğunluğuna bağlıdır.
-
İritasyon özelliğine sahip sürfaktanlar, deride epidermal hücrelerin onarım mekanizmasını tetikleyerek hücre yapımını da uyarır; özellikle de sfingomiyelinlerden seramidlerin yapımını uyarır.
Cilt Yüzeyi 'ının Önemi
Günümüzde cilt bakımında temizlemenin etkinliği giderek daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle cilt temizleyicilerinin stratum korneum fonksiyonu ve özellikle cilt yüzeyi 'ı üzerindeki etkisi, birçok araştırma projesinin konusu olmuştur.
Derinin fizyolojik 'ı 'in hemen altında olarak tanımlanır. Epidermisin bariyer fonksiyonu, stratum korneumun asidik fizyolojik ortamı ile yakından ilişkilidir.
Deri yüzeyi 'ını etkileyen faktörler içsel ve dışsal olarak ayrılabilir. Tüm kozmetikler ve temizleyiciler dâhil tüm cilt bakım ürünleri dışsal faktörler olarak kabul edilir.
Asidik Ortamın Biyolojik Rolleri
Fizyolojik asidik 'ın sürdürülmesi, cilt biyolojisi ve sağlığı için kritiktir:
-
Epidermal Deskuamasyon: Stratum korneumda dökülme (deskuamasyon), korneositlerin birbirine tutunması ve ayrılması (korneodezmozomların enzimatik bozunması) esasına dayanır. Bu bozunmayı, ile ilişkili bir peptidaz olan serin proteazlar düzenler. Bu enzim aktivitesi nötr/alkalin ortamda optimize olsa da asidik koşullarında da aktiftir.
-
Bariyer Onarımı: Stratum korneumun yeniden yapılandırılması ve onarımı, fizyolojik asidik cilt yüzeyi 'ı ile yakından ilişkilidir. Bu asidik , epidermal bariyerin onarımı ve deri yüzeyindeki doğal lipit matriksin yapılanması için gereklidir.
-
Mikrobiyota Dengesi ve Direnç: Orta derecede asidik cilt yüzeyi 'ı, mikroorganizmaların büyümesi, baskılanması ve deri yüzeyine yapışması açısından anahtar rol oynar. Örneğin, kolonizasyonu alkali ortamda azalır. Akneden sorumlu kolonizasyonu ise asidik ortamda baskılanır.
-
Antimikrobiyal Mekanizmalar: Deriden salgılanan antimikrobiyal peptidlerin salınımı ve aktivitesi asidik ortamda daha optimize olmaktadır.
-
Anti-inflamatuar Mekanizmalar: mekanizmalar bu asidik ortamda sürdürülebilmektedir.
Temizleyicilerin Üzerindeki Etkisi ve Tavsiyeler
Cilt temizleme ürünleri, deri yüzeyi 'ını etkilemektedir. Sadece derinin çeşme suyu ile yıkanması bile yaklaşık olarak deri yüzeyi 'ını ünite artırmaktadır.
Buna karşılık, cildin daha düşük değerine sahip bir temizleyici ile yıkanması, daha alkali temizleyicilerle karşılaştırıldığında, yıkamanın neden olduğu cilt artışını ortadan kaldırabilir ve/veya en aza indirebilir.
Bu nedenle, günümüzde özellikle cilt hastalıklarında ve hassas deride yapısında alkali temizleme ürünleri yerine asidik ürünlerin kullanımı yaygın olarak kabul edilmektedir (bu nedenle alkali sabun kalıpları artık temizleyici olarak önerilmemektedir). Asidik vücut temizleyiciler, özellikle ileri yaşlarda deri yüzeyinde yükselmiş 'ın normalizasyonu için tercih edilmelidir.