Dudaklarda Estetik Uygulamalar

Kozmetik dermatolojide normal deri ve klinik dermatolojide deri lezyonlarının değerlendirilmesinde görsel ve basit fotoğraflama sistemleri kullanılmaktadır. Ancak, insan gözünün görme fonksiyonunun sınırlı olması ve deri lezyonlarının deri katmanlarında farklı derinliklerde klinik görünümünün ve renklerinin değişmesi zorluklar yaratmaktadır. Bunun için cilt muayenelerini kolaylaştıran derinlemesine çözümlenmiş görüntüleme sistemleri geliştirilmektedir.

Klinik fotoğraf-görüntü tabanlı çalışan bu sistemler, görüntünün format (bit derinliği/renk derinliği) ve ışık özellikleri (UV aydınlatma/çapraz polarize aydınlatma) gibi değişkenlerini zenginleştirmektedir. 8 bitlik JPEG yerine 14 bit RAW formatının kullanılması görüntünün renk derinliğini sağlarken, ışığın deride yayılım derinliğini değiştiren özel UV ışık ve polarize filtreler, derinlemesine analiz edilebilir görüntüler elde ederken normal deri ve lezyonal derideki yapıların derinliklerini tanımlamaktadır.

Visia, IPP ve Siascopy gibi farklı algoritmalar içeren ticari olarak temin edilebilen sistemler en bilinenleridir ancak oldukça pahalı sistemlerdir.


Ticari ve pahalı sistemlere alternatif olarak, daha kompakt ve ekonomik bir görüntüleme sistemi kullanılabilir. Bu sistem, bir Dijital Tek Lensli Refleks (DSLR) kamera, 18-55 mm lens, standart bir flaş, UV ışık kaynakları ve çapraz polarizasyon filtre kullanılarak elde edilen görüntü dosyalarının Adobe gibi bir yazılımla işlenmesine dayanır.

Adobe gibi yazılımlar kullanılarak RAW formatındaki fotoğraflar, fizyolojik dokuların ve lezyonların çevreleyen dokuya göre kontrastlarını değiştirmek suretiyle görünebilirlikleri artırılabilir:

  • Parlaklık ve Koyuluk Ayarları: Fotoğraflar koyulaştırılarak veya aydınlatılarak doku ve lezyonların kontrastı iyileştirilir.

  • Hedef Doku Ön Plana Çıkarma: Fotoğraflardaki renklerin seviyeleri değiştirilerek hedef dokular daha ön plana çıkarılabilir.

    • Örneğin, turuncu ve kırmızı parlaklık seviyeleri maksimum veya minimum seviyelerine yükseltilir veya düşürülür; böylece fotoğrafta sırasıyla hemoglobin ve melanin yapıları baskılanır veya artırılır.

    • Derin damarları hedeflemek için yeşil parlaklığın azaltılması kullanılabilir.

  • Derinlik Belirleme (Renk Sıcaklığı ve Tonu): Doku ve deri lezyonlarının derinliklerinin belirlenmesi için renk sıcaklıkları ve tonu mavi/yeşile veya sarı/macentaya doğru kaydırılarak modüle edilebilir. Renklerin sıcaklık ve tonlarında kaydırma, fotoğraflamada kullanılan ışığa yapılan bir düzeltme olarak düşünülebilir:

    • Deride derin yerleşimli dokular için daha sıcak ışık.

    • Yüzeysel yerleşimli dokular için daha soğuk ışık gerekliliği gibi.

Rengi temsil etmek veya herhangi bir görünür renk oluşturmak için bilgisayar ve DSLR kameralarda yaygın olarak RGB (Kırmızı, Yeşil, Mavi) ve HSL (Hue-H; rengin tonu, Saturation-S; doyma ve Luminosity-L; parlaklık) ile bunların kombinasyonları kullanılmaktadır.

  • HSL, renklerin üretilmesinde RGB'ye kıyasla daha teknik bir yoldur.

  • Mor-kırmızı renk spektrumuna sahip görünür ışık deri yüzeyine ulaştığında, dalga boylarına göre renkler deride farklı penetrasyonlar ve refleksiyonlar göstermekte.

  • Deri katmanlarında rengini oluşturan başlıca pigment yapıları melanin ve hemoglobindir.

Aşağıdaki temsili resimde (metinde belirtilen ancak gösterilmeyen) deride pigmentlere göre renklerin yansıma yoğunlukları gösterilmektedir.

DSLR fotoğraf makinesinde kullanılan RAW formatı, aynı zamanda "Dijital Negatif" olarak da bilinir ve doğrudan kamera sensöründen gelen neredeyse işlenmemiş veriyi içerir.

Bu format, görüntüdeki renk derinliği açısından büyük bir üstünlüğe sahiptir:

  • 8-bit JPEG Formatı: En fazla 16 milyon renkten oluşur ve Kırmızı, Yeşil ve Mavi renklerin en fazla 256 tonunu içerebilir.

  • 12-bit RAW Formatı: 68 milyar ve daha yüksek renkten oluşur ve Kırmızı, Yeşil ve Mavi renklerin 4.096 tonunu içerebilir.

  • 14-bit RAW Dosyaları: Yaklaşık 4.3 trilyon renge denk gelir, bu da işlenebilir çok daha fazla renk verisi anlamına gelir!

Bu sayede elde edilen fotoğrafta damarsal ve pigmentasyon yapıları ayrı olarak görselleştirilir. Renk sıcaklığı ve tonundaki değişimler ile bunların derinlikleri tanımlanabilir.

Gözle fark edilemeyen pigmentasyonlar, yüzeysel telenjiektaziler ve derin venler görülebilir hâle gelmektedir. Derinin farklı derinliklerindeki doku ve lezyonların özelliklerinin görselleştirilmesi klinik değerlendirmeyi kolaylaştırırken aynı zamanda tedavinin değerlendirilmesinde de yardımcı olmaktadır.

Derinin kozmetik ve klinik fotoğraflaması sırasında deriden yansıyan ışığın iki temel bileşeni vardır:

  1. Deri Yüzeyinden Kaynaklanan Yansıma (Parlaklık): Bu yansıma, ışığın polarizasyon düzlemini korur ve öncelikle deri yüzey dokusu ile ilgili görsel ipuçlarını içerir.

  2. Işığın Deri Dokusu İçerisinde Saçılımı Sonrası Yüzeye Yansıyanlar: Işığın deri içinde dağılmasıyla oluşan bu yansıma, artık polarize değildir ve derinin daha derin dokuları ile ilgili görsel ipuçlarını içerir; bunlar arasında pigmentasyon, eritem, infiltrasyon, damarlar ve diğer deri içi yapılar bulunur.

 

Deri yüzeyine ulaşan ışığın yaklaşık %4 ila %7'si kırılmadan yansımaya maruz kalır. Işığın bu bileşeni deride "parlamayı" veya "parıldamayı" sağlamakta ve deri yüzey yapısının değerlendirilmesini tanımlar. Derinin yaşlanması, keratinizasyonu, hidrasyon ve diğer faktörler (cildin pürüzlü, pürüzsüz, kırışık, yağlı, kuru veya ıslak görünmesine neden olan etkenler) düzenli yansımayı etkiler.

Deri yüzeyine yansımadan gelen ışığın %93 ila %96'sı cilt dokularında dağılarak emilmekte ya da saçılarak deri yüzeyinden yansımakta. Deri yüzeyindeki beyaz görünüm, ışığın dermiste kollajen ağırlıklı saçılımlarının deri yüzeyindeki yansımasına aittir. Bu arada deride epidermal kalınlık, melanin içeriği, kan-hemoglobin içeriği, oksijen doygunluğu, karotenoidler, hemosiderin ve dermal melaninden saçılanların deri yüzeyindeki yansımaları derinin rengini belirlemektedir.

Yansıyan-parlayan polarize ışınım, görsel gözlemde ve fotoğraflamada derinin yüzeysel yapılarının gözlemini sağlarken, derinin daha derin yapılarının gözlemini engellemektedir. Deride derin dokuların gözleminin zenginleştirilmesi için bu iki yansıyan bileşenin ayrılması amacıyla lineer/çapraz polarize filtreler ve ışıklar kullanılmaktadır. Basit bir örnek verecek olursak; otomobilin içindeki birini gün ışığında dışarıdan fotoğraflamak istediğinizde camdan yansımalar olacaktır ve fotoğrafta otomobil içindekiler net fotoğraflanamamaktadır. Bunun önüne geçmek için polarize filtreler kullanılır.

Bu amaçla lineer paralel veya lineer çapraz polarize filtreler ışık kaynağında ya da fotoğraf makinesinde kullanılmaktadır.

  • Işık kaynağında lineer paralel filtre kullanıldığında fotoğraflarda deri yüzey yapılarının daha ayrıntılı fotoğraflandığı görülmektedir. Bu tür muayene ve fotoğraflama, deri ve tırnaktaki yüzeysel düzensizlikler (pitting, distrofi, atrofi ve hipertrofi vb.), ince çizgiler ve kırışıklıkları normale göre daha belirgin gözlemlememizi sağlamaktadır. Ancak derinin daha derin yapıları olan pigmentasyon, damarsal yapılar ve bunlara ait renkler daha silikleşmekte ve saçlı deri muayenesini zorlaştırmaktadır.

Fotoğraflamada çaprazlaşan lineer polarize filtre kullanıldığında, deri yüzey detayının ve parlamanın ortadan kaldırılması sağlanmaktadır. Yüzey detayların (parlama, kıllar, ince çizgiler ve kırışıklıklar, gözenekler vb.) ortadan kaldırılması, derinin pigment ve vasküler yapılarının daha kolay değerlendirilmesini sağlamaktadır.


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency