- Gösterim: 5293
Balneoterapi, SPA terapisi veya hidroterapi, tedavi amacıyla jeotermal suların kullanımını ifade eder. "SPA" terimi, Latince "sanitas per aquas" (sularla sağlık) ifadesinden veya "espa" kelimesinden türetilmiştir ve pınar anlamına gelir. Tarih boyunca, doğal jeotermal sular ve deniz suyu çeşitli tedavi yöntemlerinde kullanılmıştır. Priessnitz ve Kneipp, suyun bileşim ve sıcaklığına dayalı özel tedavi yöntemlerini geliştirerek balneoterapi ve hidroterapinin temel prensiplerini oluşturmuşlardır. Mineral su ve çamurlar, dermatolojik hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Balneoterapi ile etkili bir şekilde tedavi edilen başlıca dermatolojik hastalıklar arasında sedef ve atopik dermatit yer alır. Ayrıca, akne vulgaris ve alopesi areata gibi birçok dermatolojik hastalıkta da balneoterapi uygulanmaktadır.
Doğal jeolojik koşullarda oluşan mineral sular, farklı fiziksel ve kimyasal özellikleri ile tanımlanır. Mineral suların üç temel özelliği vardır: I) Doğal bir kaynaktan gelmeleri, II) Bakteriyolojik açıdan saf olmaları, III) Tedavi edici potansiyele sahip olmaları. Bu suların özellikleri arasında moleküler konsantrasyon, kimyasal bileşim, oligo-element varlığı, sıcaklık ve tedavi edici etki mekanizması yer alır.
Kimyasal içeriklerine göre mineral sular, tuzlu, sülfürlü, bikarbonatlı, sülfatlı, karbonik, arsenikli ve demir açısından zengin olabilir. Konsantrasyonlarına göre hipotonik, izotonik ve hipertonik olarak sınıflandırılabilirler. Sıcaklıklarına göre ise soğuk (20 °C altı), hipotermal (20-30 °C), termal (30-40 °C) ve hipertermal (40 °C üstü) olarak tanımlanırlar. Ayrıca, bazı kaynak suları radyoaktif özellikler de gösterebilir.
Dermatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan sular genellikle sülfür, hidrojen sülfid ve sülfatlardan zengin sulardır. Bu suların tedavi edici özelliklerinin kimyasal, ısı, mekanik ve immünmodülatör etkilerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Sülfürlü sular, çeşitli bileşimlerde sülfür ve diğer iyonlar içerir. Sülfür, deride antiinflamatuar, keratoplastik ve antipruritik etkiler gösterir. Ayrıca, sülfür epidermisin derin tabakalarında oksijen radikalleri ile etkileşime girebilir. Oluşan sülfür ve disülfür bileşenleri, sülfürlü suların mantar ve bakteri önleyici etkilerinin kaynağı olabilir.
Magnezyum, epidermis hücrelerinde adenilat siklaz enziminin ve dolayısıyla cAMP üretiminin hız sınırlayıcı faktörüdür. cAMP azalması ve cGMP artışı, aşırı hücre çoğalmasına yol açabilir; bu nedenle sedef tedavisinde kullanılmaktadır. Magnezyum ayrıca antikarsinojenik etkilere sahiptir ve hücresel kalsiyum ile rekabet ederek damarların genişlemesine neden olur, bu da kan basıncını düşürür. Eser elementler arasında boron, kadmiyum, lityum ve rubidyum da önem taşır.
Esansiyel bir eser element olan selenyum, yüksek dozlarda toksik olup hücre büyümesi ve DNA sentezini inhibe ederken, düşük dozlarda bu süreçleri artırabilir. Selenyumun antioksidan, antiinflamatuar ve ultraviyole A (UVA) ile UVB'ye karşı koruyucu etkileri de bulunmaktadır.
Balneoterapide suyun yüksek ısı kapasitesi, damarların genişlemesiyle kan dolaşımını değiştirir ve kan basıncını düşürür. Kısa süreli ısı uygulamalarının ağrıyı azalttığı bilinmektedir. Sıcak su, norepinefrin, kortizol ve büyüme hormonu salınımını artırır. Mineral su ve çamur banyoları gibi farklı uyarıcıların etkisiyle, insan derisi önemli miktarda opioid peptid salgılayabilir ve ağrı eşiğini düzenleyebilir.
Sıcaklık artışı, lenfatik dokuda immünsüpresif etkiler yaratabilir ve humoral ile hücresel immün yanıtı azaltabilir. Isının antiinflamatuar etkisi de vardır; tendon, fasya ve eklem kapsülü gibi kollajen açısından zengin dokuların esnekliğini artırarak eklem hareketliliğini iyileştirebilir. Ayrıca, yüksek sıcaklık sinoviyal sıvının viskozitesini azaltır.
Balneoterapinin kas tonusu, eklem hareketliliği ve ağrı şiddeti üzerinde olumlu etkileri olabilir. Özellikle hidromasaj ve basınçlı duş, artan hidrostatik basınç sayesinde fizyolojik değişikliklere yol açabilir. Mineral su ve çamurlardaki eser elementlerin deriden emilimi, immün sistemi etkileyebilir. Sülfürlü spa banyoları, kontakt dermatit, sedef ve atopik dermatit gibi immün aracılı bozuklukların tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. Sülfürlü suyun, atopik hastaların kanlarından elde edilen T hücrelerinde ve normal T hücrelerinde çoğalmayı baskıladığı bilinmektedir.