- Gösterim: 24371
Kepçe kulak deformitesinden önce kulak anatomisi ve estetik özelliklerinden basitçe bahsedelim. Kulak, “auricle” ya da “pinna” olarak tanımladığımız dış kulak yapısı ve dış kulak kanal yapısından oluşmaktadır. Ancak estetik değerlendirmelerde daha çok "auricle" tanımı kullanılmaktadır. Kulak, ince ve elastik yapıda kıkırdak bir dokudan ve bunun üzerini örten ince bir deri kılıfı dokusundan oluşmaktadır. Kıkırdak doku, dış kulak yolundan içeri girmekte ve içeride kemik dokulara sıkı tutunmaktadır. Kulak üzerinde çoğunlukla düzensiz konkav, hafif konveks yapıda çıkıntı ve çöküntüler bulunmaktadır. Bu yapılar kişiye göre değişmekle birlikte kulağın temel anatomik özellikleri genellikle benzerdir. Kulak memesi, fibröz ve yağ dokusundan oluşmaktadır. Kulak memesi bazı kişilerde yapışık iken bazılarında ayrıdır. Kulağın yapısında tanımlanan anatomik yapılar aşağıdaki resimde gösterilmektedir. Bu yapılar içerisinde belki de en önemli olanları helix, antihelix, concha, tragus ve lobuldur.
Kulağın en üst noktası kaş ortası - glabella ve kaşlar hizasındadır. Kulağın en alt noktası olan kulak memesi alt sınırı, burun-üst dudak birleşkesi olan subnasale seviyesindedir. Kulağın yüksekliği, yüz orta yüksekliği kadardır. Kulaklar profilden bakıldığında, kaşın en dış noktasından bir kulak yüksekliği yani 65-75 mm kadar geridedir.
Helix (H) ile Lobule (L) arasında çizilen (Hl) çizgisi değeri kulak uzunluğunu göstermektedir. Tragustan (T) Frankfort horizontal line'a paralel çizilen çizginin (Th) değeri kulak genişliğini gösterir. Hl / Th değer oranları 2 ya da daha küçük olmalıdır. Kulağın yüksekliği ortalama 65 mm (55 – 75 mm), kulağın genişliği ortalama 35 mm (30 – 45 mm)dir. Kulağın genişlik / yükseklik oranı 0.5 – 0.65'tir.
Yüz profil değerlendirmede kulağın uzun aksı kulağın en uzun olduğu noktalar arasında uzanmaktadır ve HL ile tanımlanır. Kulağın bu aksı burun sırtının aksına paraleldir. Kulak memesinden Frankfort horizontal line bir dik açı çizildiğinde, bu çizgi ile HL çizgisi arasında kalan açı kulak aks açısı olarak adlandırılır ve değeri 15–20 ° dir.
Kulaklara arkadan bakıldığında kulak sayvan düzleminin kafatası kenarı mastoid ile yaptığı açı buna "aurikulosefalik açı" denilmektedir ve 25-30 derecedir. Maksimum 30 derece olmalıdır. Erkeklerde kadınlardan biraz daha fazladır. Bu açı arttığında kepçe kulak görünümü ortaya çıkmaktadır.
Kulak kafatası mesafeleri üstte temporal alanda 10–15 mm, mastoid kemik hizasında 15–20 mm'dir. Bu mesafe arttığında kepçe kulak deformitesinin varlığından bahsedilir. Kulak memesi mesafesi ise 20–22 mm'dir.
Önden görünümde heliks, antihelikse göre 2-5 mm daha laterale uzanmalıdır. Konka ve skafa arasındaki açı (antihelikal kıvrım) yaklaşık 90 derecedir. Kulak son şeklini gebeliğin 20. haftasında alır. Üç yaşına kadar normal boyutunun %85’ine, altı yaşında yaklaşık olarak erişkin boyutuna ulaşır. On yaşına gelindiğinde kulak genişliği, erişkin boyutunun %97-99’una, uzunluğu ise yaklaşık %93’üne ulaşır. Erişkinlik dönemi boyunca kulak boyu, özellikle kulak memesinin (lobülün) uzaması ile yavaş hızda büyümeye devam eder. Yüz estetik uygulamalarında en fazla unutulan, göz ardı edilen ancak baş-yüz kompleksinde yüzün ortasında her iki yanda uzanan en önemli estetik yapı; kulaklarımızdır. Saçlar arasında kaybolması, sıklıkla estetik değerlendirmelerde az önemsenmesine neden olmaktadır. Ancak özellikle kepçe kulak deformitesi, estetik ve psikolojik problemler yaratabilmektedir.
Kepçe kulak deformitesi toplumda %5 görülme sıklığıyla oldukça yaygın bir deformitedir. Her 20 yenidoğanın birisinde görülmektedir. Kalıtımsal olarak gelişen bu deformitede genetik geçiş otozomal dominanttır. Genellikle iki gelişimsel problemin beraber görülmesiyle ortaya çıkar: genellikle aşağıdaki nedenlerin birkaçı bir arada bulunur.
- Antihelikal kıvrımın gelişmemesi ya da yetersiz gelişmesi
- Konkal duvarın fazla gelişmesi, normalden büyük olması ve
- Kulak memesi-lobülün laterale deviye varlığı.
Gebelik, doğum ve yenidoğan süreçte dış etkenler de kepçe kulak gelişimine neden olabilmektedir. Kepçe kulak deformitesi olan hastalarda transvers aurikular kaslar ve posterior aurikular kaslarda anormallikler tespit edilmiştir. Kepçe kulak deformitesinin oluşmasında bu kasların anormal gelişimi etken olabilir.
Bu deformitenin fizyolojik sonuçlardan daha çok kişi üzerinde (özellikle çocuklarda) psikolojik stres, duygusal travma ve davranış problemlerine yol açtığını görmekteyiz. Bu nedenle, kepçe kulak deformitelerinde düzeltme uygulamaları hastanın olgunluk seviyesi, uygun kulak gelişimi, deformiteden kaynaklanan psikososyal stres seviyesi ve aurikular kıkırdağın kıvrılabilirliğinin dengesi gözetilerek karar verilmelidir. Psikolojik stresin azaltılması için çocuğun sosyalleşmeye başlamadan, özellikle okul öncesi dönemde düzeltmenin yapılması önerilmektedir. Altı yaşından sonra kulak kıkırdakları sertleşmeye başlamaktadır. Bu nedenle, 6 yaş sonrası kepçe kulak operasyonları sonrası deformitenin tekrarlaması %30 kadar yüksektir. Bu nedenle, 3-7 yaş dönemi kepçe kulak operasyonlarının yapılabileceği en uygun yaşlardır.
Erken yaşlarda kulağa yapılacak doğru müdahalenin kulak gelişimini etkilemediği gösterilmiştir.
Bu amaçla, kulağın yapısına göre özel düzenlenmiş bir metal ya da silikon destekler kapama yöntemleri kullanılmaktadır. Kepçe kulak deformitelerinde doğumu takip eden ilk 3 günde başlanacak ve 6 ay devam etmesi gereken kulak sargısı ya da bant uygulamalarının sonuçları oldukça mükemmeldir. Bu sürelerde başlanmasındaki amaç, doğumun ilk 3 gününde en yüksek seviyesinde seyreden ve 6 hafta içinde normal seviyelere dönen anneden bebeğe geçen östrojen seviyesine bağlıdır.
Kepçe kulak deformitesinin giderilmesinde estetik ameliyat ve ameliyatsız uygulanan birçok yöntem bulunmaktadır. Kepçe kulak deformitesinin düzeltilmesinde amaçlar:
- Düzgün, yuvarlak hatlı ve sınırları belirli bir yeni antihelikal kıvrım oluşturulması
- Kulağın üst 1/3 bölümündeki protrüzyon-öne açılanmanın giderilmesi
- Önden bakıldığında her iki kulağın heliksleri, antiheliks kıvrımlarının lateralinde bulunmalı
- Heliks baştan sona düzgün ve düzenli bir kontüre sahip olmalı
- Postauriküler sulkus belirgin şekilde daralmamalı
- Kulak kafatasına çok yakın olarak konumlandırılmamalı
- Her iki kulağın pozisyonları ve kontürleri simetrik olmasalar da birbirlerine benzer eşleşmeli
- Yaklaşık doksan derecelik konkoskafal açı oluşturulması
- Konkal redüksiyon veya konkomastoid açının azaltılması
- Heliksin antiheliks kıvrımı ve lobülün lateraline uzanan projeksiyonunun simetrik olması
- Heliksin mastoide uzaklığının kulak üst 1/3’te 12 mm, orta 1/3’te 18 mm, alt 1/3’te 22 mm’yi geçmemesi
Uygulanacak yöntemin simetrik sonuçlar sağlamalı, basit ve kolay uygulanabilir olmalı, minimum skar ile sonuçlanmalı, komplikasyon ve nüks görülmemelidir.
Kepçe kulak esas olarak cerrahi olarak tedavi edilen bir deformitedir ve uygulama otoplasti olarak tanımlanmaktadır. Günümüze kadar otoplastide birçok yöntem, hatta bunların kombinasyonları kullanılmıştır. Kulak arkasında cilt eksizyonu, konkal kıkırdağın kesilerek çıkarılması, konkomastoid fiksasyon, antihelix boyunca kıkırdağın kesilerek dikişler ile antihelikal kıvrım oluşturulması, antihelikal ya da conchal kıkırdağın kesilmeden zayıflatılarak yeniden şekillendirilmesi vb.
Kepçe kulak deformitesinin iplikler ile ameliyatsız onarımı yapılabilmektedir. Lokal anestezi altında ancak cerrahi kesiler yapılmaksızın iç dikişler ile onarım yapılmaktadır. Daha detaylı bilgi için ...
Ameliyatsız bir diğer yöntem lazerler kullanılarak kulağın yeniden şekillendirilmesidir. Temel prensibi kulak kıkırdağının 65-75 °C kadar ısıtılarak silikon elastomerler ile bandajlanması ve tekrar şeklinin verilmeye çalışılmasıdır. Bunun için 1540-nm Er:glass lazerler ya da 1064-nm Nd:YAG lazerler kullanılmaktadır.
Uygulama öncesi hastaların kulak anatomik estetik değerlendirmesi, aks ölçümleri ve kulak-mastoid bölge mesafeleri ölçülerek fotoğraflanmaktadır. Hasta genel sağlık yönünden değerlendirilmektedir ve lokal anestezi yönünden sorgulanmaktadır.
Uygulama sonrası kulak arkasına antibiyotikli pomad emdirilmiş gaz tampon konularak her iki kulağın yapışkanlı elastik bandaj ile hafif baskılı bir şekilde sarılma işlemi yapılmaktadır. 3 günde bu sargı açılarak hastanın kulak temizleme çöpleri ile kulak arkasını günde 2 defa temizleyerek antibiyotikli krem kullanması 2 hafta istenmektedir. Bu arada hastaya sporcu kafa bandının kulakların üzerine gelecek şekilde 1. hafta geceli gündüzlü, 2. hafta sadece geceleri uygulanması önerilmektedir.
Kepçe Kulak Onarımında Görülebilecek Yan Etkiler-Komplikasyonlar
Otoplasti ameliyatı sonrası oluşan problemlerin çoğu uygulama yapılan kulağın istenmeyen görünüme yol açan deformitelerine bağlıdır. Bunun için uygulama öncesi kulağın estetik değerlendirmesi çok iyi yapılmalıdır.Kepçe kulak düzeltme uygulamaları sonrasında erken ve geç dönemde komplikasyonlar görülebilmektedir. İlk 14 günde görülenlere erken, 14 gün sonrası ortaya çıkanlara geç dönem komplikasyonlar adı verilir.
Nüks gelişmesi, kepçe kulağın tekrar ortaya çıkmasıdır; bu nüks genellikle kullanılan ipliklerin başarısızlığına bağlıdır. Bazen uygulama sonrası kulağa istenmeyen fiziksel stres uygulanması (gerilme ya da çekilme) ipliklerde gevşemeye ya da kopmaya neden olabilmektedir. Bu tarz problemler çoğunlukla yeniden uygulama gerektirir.
Telefon-kulak deformitesi: Telefon-kulak deformitesi, antihelikal kıvrımın sivri ve sert kenarlı olarak yaratılıp lobülün pozisyonuna dikkat edilmeksizin, kulak orta 1/3 bölgesinin agresif bir şekilde arkaya doğru yatırılması ve/veya helikal kıvrım üst 1/3 bölgenin tam olarak düzeltilememesi nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Dış kulak yolunun darlığı ile birlikte görülen ters telefon-kulak deformitesi: Konkal geriye alma işleminin çok agresif olarak yapılması ile ortaya çıkar. Konkal çukurun sagital planda arkaya yuvarlanarak tragusu dışarı itmesi dış kulak yolunun daralmasıyla sonuçlanır.
Kulak arakası iç dikişlere ait problemler: İnce kulak derisi nedeniyle bazı dikiş iplikleri görülebilmektedir.
Kanama ve hematom: Herhangi bir ameliyatta görülebilecek cerrahi komplikasyonlardan olan bu ikili, bu uygulamada da görülebilir. Ağrı, oluşabilecek bir problemin habercisi olabilir. Ciddi ağrının mevcudiyeti, hastanın klinik olarak değerlendirilmesi ile bunların varlığında hematom en kısa zamanda boşaltılmalıdır.
Enfeksiyon ve perikondrit: Geniş ve zengin damar ağı nedeniyle cerrahi sonrası kulakta enfeksiyon görülme sıklığı çok enderdir. Fakat kıkırdak ve kıkırdak zarı olan perikondriuma müdahale edildiği için kontaminasyon ile enfeksiyon pekala gelişebilir. Ameliyat öncesi profilaktik antibiyotik kullanımı ve sonrasında 5-7 gün antibiyotik kullanımı bu yan etkiyi engellemektedir.
Deri nekrozu ve kaybı: Geniş ve zengin damar ağı kulağın deri kılıfını subdermal dolaşım sayesinde korur. Deride kesi yapılmadığı için bunun gelişme ihtimali oldukça düşüktür.
Anormal skar oluşumu: Kulak arkasında dikişler için kullanılan küçük kesi alanlarında anormal skar dokusu oluşumu %2 oranında görülebilmektedir. Skar dokusunun büyümesi keloid riski nedeniyle müdahale gerektirebilir.
Hiperestezi ve dizestezi: Kulak arkasında kesi yapılamamakla birlikte hassas hislerde bozulma görülebilir. Bu his kusuru, adı belli bir sinir dalının hasarlanması ile ortaya çıkmaktadır. Kabul edilebilir normal hissin kendiliğinden geri dönmesi beklenmektedir.