- Gösterim: 50477
Porfiriler, kırmızı kan hücreleri olan eritrositlerde bulunan porfirin-hem biyosentezi işlemindeki birtakım enzimatik bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkan, çoğunlukla genetik geçişli bir grup hastalıktır. Bu bozukluklar sonucunda, porfirinler gibi ara ürünler kan ve dokularda aşırı birikir. (Porfirinler, oksijen taşıyıcı bir protein olan hemoglobinin yapısını oluşturan "Hem" proteininin biyosentezindeki öncül maddelerdir.) Hemoglobin ve porfirialar hakkında daha detaylı bilgi için...
Bu birikim, fotokimyasal hücre yıkımına yol açar ve bunun sonucunda deride, birçok organ ve sistemde metabolik bir hastalık tablosu gelişir.
Porfirinler, dört pirol halkasının dört metin köprüsü ile bir araya gelmesiyle oluşan halkalı yapılardır. Halka sistemindeki pirol halkalarına çeşitli yan zincirlerin eklenmesiyle porfirin halka sistemi oluşur. Yan zincirlerin diziliş sırasına göre çeşitli izomer şekilleri ortaya çıkar; doğada en çok tip I ve tip III izomerleri bulunur.
Üroporfirinler (URO), koproporfirinler (KOPRO) ve protoporfirinler (PROTO) üç ana porfirin türüdür:
-
Üroporfirinler, suda en fazla çözünen porfirindir ve başlıca idrarla atılır.
-
Koproporfirin, orta derecede çözünür ve hem idrar hem de dışkı ile atılır.
-
Protoporfirin ise suda çözünürlüğü az olup, lipid çözücülerde çözünür ve atılım yolu başlıca dışkıdır.
Porfobilinojenler renksiz maddelerdir. Porfirinler ise UV ışıkta (400 nm'ye yakın) kırmızı-mor flüoresan verirler..
Porfiriyalar, nadir görülen hastalıklar olsalar da, tanı ve tedavilerinin bilinmesi gereken önemli hastalıklardandır. Bunun nedeni, akut ataklarının ilaçlar dâhil çeşitli faktörlerle tetiklenerek hayati tehlike yaratabilmesi, hastaların akut batın şüphesiyle acil polikliniklerine başvurabilmesi ve deri lezyonları ile güneş ışığına aşırı duyarlılık gibi şikâyetlerle dermatoloji polikliniklerine gelebilmesidir.
Porfiri, tek bir hastalık değil, farklı klinik tablolara sahip hastalıkların ortak grup adıdır.
Porfiriyalar, enzim defektinin gerçekleştiği yere göre ikiye ayrılmaktadır:
-
Karaciğere bağlı (Hepatik): Hepatik porfiriyalar, Akut İntermittan Porfiri (AİP), Herediter Koproporfiri (HCP), Variegat Porfiri (VP) ve Porfiria Kutanea Tarda (PCT) gibi formları içerir.
-
Kemik iliğine bağlı (Eritropoetik)
Bu temel ayrımın ardından, hastalıklar klinik belirtilere ve porfiriyanın gelişim şekline göre alt gruplara ayrılmaya devam etmektedir.
Primer Porfiriyalar
1. Akut Ataklar Şeklinde Seyreden Porfiriyalar
-
Akut İntermittan Porfiri (AİP)
2. Işık Duyarlılığı (Fotosensitivite) ile Seyreden Porfiriyalar
-
Hepatoeritropoetik Porfiri
-
Eritropoetik Protoporfiri
-
Porfiria Kutanea Tarda
-
Konjenital Eritropoetik Porfiri
3. Işık Duyarlılığı (Fotosensitivite) ve Nörolojik Belirtiler ile Seyreden Mikst Formlar
-
Herediter Koproporfiri
-
Porfiriye Variegata
Sekonder Porfiriyalar
-
Kurşun Zehirlenmesi
-
Herediter Tirozinemi
Hepatik Porfiriyalar
Karaciğere bağlı, hepatik porfiriyalar; Akut İntermittan Porfiri (AİP), Herediter Koproporfiri (HCP), Variegat Porfiri (VP) ve Porfiria Kutanea Tarda (PCT) gibi formları içerir.
Hepatik Porfiriyaların Klinik Belirtileri
Klinik Tablo ve Belirtiler
Porfiri hastalarında ani başlayan ve tekrarlayan karın ağrıları, ışığa duyarlılık ve nöropsikiyatrik belirtilerden biri mutlaka bulunur. Sebebi anlaşılamayan karın ağrılarında porfiri akla gelmelidir. Aile öyküsünün bulunması ve karın ağrısının tekrarlayıcı karakterde olması tipiktir.
Gastrointestinal Belirtiler
Ataklarda sindirim sistemiyle ilgili bulgular şunlardır:
-
Ani başlayan şiddetli karın ağrısı (akut batın)
-
Bulantı, kusma
-
Kabızlık veya daha nadir olarak ishal
Akut batın tablosu ile başvuran hastaların çoğu, genellikle apandisit gibi tanılarla gereksiz ameliyatlar olmaktadır.
Nöropsikiyatrik ve Nörolojik Belirtiler
Nöropsikiyatrik belirtiler nöbetler halinde ortaya çıkabilir:
-
Görsel ve işitsel halüsinasyonlar (hayal görme)
-
Anksiyete (ani heyecanlanma ve panik benzeri tablo)
-
Zihin bulanıklığı, depresyon ve paranoya
Nörolojik bulgular ise his kaybı, uyuşma, karıncalanma, kuvvetsizlik ve kas ağrıları olarak sıralanabilir. Bu belirtiler, nadir de olsa kalıcı olabilir.
Kardiyovasküler ve Metabolik Belirtiler
Kardiyovasküler sistemde şu bulgular görülebilir:
-
Çarpıntı ve taşikardi (kalbin normalden hızlı atması)
-
Hipertansiyon (kalıcı olabilir)
-
Göz kararması ve bayılma
Ağır ataklarda tansiyon düşüklüğü ve şok görülebilir. Kan elektrolit dengesizlikleri, özellikle kanda sodyum düzeyinin düşüklüğü (hiponatremi) ile birliktedir.
Deri (Kutanöz) Belirtiler
Hastaların büyük bir çoğunluğunda mevcut olan cilt bulguları, güneş ışığına duyarlılık (fotosensitivite) nedeniyle oluşur ve şunları içerir:
-
Büller (deride içi su toplamış kabarcıklar)
-
Ciltte kızarıklık, yaralar
-
Kıllanma artışı, deride kalınlaşma veya incelme gibi kalıcı izler
Cilt lezyonları enfekte olabilir. Kalıtsal enzim defekti olan kişilerde hastalık çoğunlukla latent (gizli) kalır ve semptomlar ileri yaşlara dek görülmeyebilir.
Genetik Geçiş
Porfiri genetik formları, otozomal dominant (baskın) veya resesif (çekinik) tipleri olan genetik hastalıklardır. Anne ve babadan %100 olasılıkla çocuğa geçebildiği gibi, bazı çeşitlerinde akrabalardan herhangi birinin hasta olması, çocuğun porfiri hastası olması için bir risk faktörüdür..
Porfiria Kutanea Tarda (PCT)
Porfiria Kutanea Tarda (PCT), en sık görülen porfiri türüdür. Görülme sıklığı yaklaşık 1/70.000 olup, erkeklerde daha sık görülmektedir. Hastalığın klinik tablosunda deri bulguları ve fotosensitivite (ışığa duyarlılık) ön plandadır. Hastalık, Üroporfirinojen Dekarboksilaz (UROD) enzim eksikliği sonucu ortaya çıkar.
PCT Türleri ve Porfiria Tursika
PCT vakalarının %70-80’i sonradan gelişen (edinsel) tipteyken, ailesel (herediter) tip %20-30 oranında görülmektedir.
Edinsel Porfiria Kutanea Tarda, genellikle sonradan oluşur ve karaciğerde hemoglobin sentez bozukluğu ile ilişkilidir.
Bu türün özel bir durumu olarak, Hekzaklorobenzen maddesi 1950–1959 yılları arasında Türkiye’de tarım alanında fungusit (mantar ilacı) olarak kullanılmıştır. Özellikle 1955–1959 yılları arasında Güneydoğu bölgesinde bu ilaçla muamele edilmiş buğday ile beslenen çocuklarda edinsel Porfiria Kutanea Tarda gelişmiştir. Bu özel durum, literatüre Porfiria Tursika olarak geçmiştir. Söz konusu fungusit, Üroporfirinojen Dekarboksilaz enzimini inhibe etmektedir. Hastalar, aşırı kıllanma (hipertrikoz) nedeniyle halk arasında "maymun çocuklar" olarak anılmıştır.
PCT’nin Deri Belirtileri
PCT'nin deri belirtileri, genellikle güneşe maruz kalan bölgelerde (yüz ve el) görülür:
-
Su toplanması (bül oluşumu)
-
Minör travmalarla bu bölgelerde soyulma (deri frajilitesi)
-
Kıllarda büyüme ve uzama (hipertrikoz)
-
Deride kalınlaşma
Klinik olarak hastalık; ülser, skar, milia, sikatrisyel alopesi ve hiper/hipopigmentasyon gibi bulgularla karakterizedir.
Bu porfiride nörolojik ve sindirim sistemi belirtileri görülmez. Karaciğer fonksiyon testlerinde orta dereceli değişiklikler gözlemlenir.
İdrar rengi, normal ışıkta kırmızı-kahverengi, UV ışıkta ise pembe-kırmızıdır.
Porfiria Kutanea Tarda (PCT), hem hepatik hem de eritropoetik dokuya ait bir porfiridir. Hastalık aktif duruma geldiğinde, karaciğerde oldukça fazla porfirin üretimi gözlenir.
Klinik ve Tetikleyici Faktörler
PCT'de, tipik olarak karın ağrısı ve nöropsikiyatrik bulgular görülmez.
Hastalığı tetikleyen faktörler şunlardır:
-
Demir (Fe)
-
Alkol (Kullanımı hastalığın ortaya çıkışını tetikleyebilir.)
-
Hepatit C Virüsü (HCV)
-
HIV
-
Östrojen (Doğum kontrol hapları veya erkeklerde prostat kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar vb.)
-
Kimyasallar
Karaciğer İlişkisi ve Atılım
Bu hastalarda kronik karaciğer hastalığı (yağlı karaciğer, siroz vb.) sıklıkla bulunur ve klinik tabloya hâkim olabilir. Ayrıca, karaciğer kanseri oluşma sıklığı artmıştır.
-
İdrarda ve dışkıda porfirin atılımı artmıştır.
-
İdrarda ALA (Aminolevülinik Asit) ve PBG (Porfobilinojen) atılımı tipik olarak normaldir.
Hepatit C Virüsü İlişkisi
Kronik Hepatit C virüsü (HCV) enfeksiyonu olan kişilerde PCT görülebilir. Bu nedenle, özellikle kronik karaciğer hastalığı bulgusu olan PCT'li hastalarda kanda Hepatit C virüsü varlığı mutlaka araştırılmalıdır.
Akut İntermittan Porfiri (AİP)
Akut İntermittan Porfiri (AİP), genellikle 30 yaş civarında ortaya çıkar. Ergenlik döneminden önce ve 50 yaş sonrasında nadirdir. Hastalık, kadınlarda daha sık görülür (erkek/kadın oranı yaklaşık 1/3).
Klinik Bulgular ve Semptomlar
AİP'nin başlıca bulguları şunlardır:
-
Şiddetli karın ağrısı
-
İleus (gaz ve dışkı çıkaramama)
-
Bulantı, kusma
-
Çarpıntı, kan basıncı yükselmesi (hipertansiyon), ateş
-
Nöropsikiyatrik bulgular
-
Solunum güçlüğü
Kanda orta derecede bir lökositoz (akyuvar artışı) bulunabilir. Karın ağrısı şiddetli olmasına rağmen, fiziksel muayene sırasında karında hassasiyet belirgin değildir. Atak sırasında idrar rengi koyulaşır ve ancak saatler sonra normale döner.
Patogenez ve Genetik Geçiş
AİP, kalıtsal hepatik porfiriyadır ve otozomal dominant geçişlidir.
Defektif enzim, Porfobilinojen Deaminaz (PBGD) veya diğer adıyla Hidroksimetilbilan Sentaz'dır.
AİP'li hastaların çoğu, ataklar dışında semptomsuz (latent) seyreder. Semptomlar genellikle ataklar şeklinde ortaya çıkar ve saatler veya günlerce sürebilir. Karın ağrısı genellikle en sık görülen semptomdur.
Tetikleyici Faktörler
Porfiri ataklarını tetikleyebilen faktörler şunlardır:
-
Bazı ilaçların kullanımı (Barbitüratlar, sedatifler, sülfonamid gibi bazı antibiyotikler, doğum kontrol hapları, lokal anestezikler, Tegretol vb.)
-
Alkol ve sigara
-
Açlık (zayıflama diyetleri dâhil)
-
Seks hormonları
-
Enfeksiyonlar
-
Vücutta fazla demir birikimi
-
Emosyonel ve fiziksel stres
-
Güneşte kalma
Tanı Yöntemleri
Akut atak döneminde tanı, idrarda Aminolevülinik Asit (ALA) ve Porfobilinojen (PBG) atımının artmış olduğunun gösterilmesiyle konulabilir.
-
Dışkıda porfirin atımı normal sınırlardadır.
-
Ağrı olmayan dönemde, kırmızı kan hücrelerinde (eritrositler) Hidroksimetilbilan (HMB) miktarının azaldığının gösterilmesi teşhiste yardımcı olur
Herediter Koproporfiri (HCP)
Herediter Koproporfiri (HCP), başlatıcı etkenler ve hastalık bulguları bakımından birçok özelliği ile Akut İntermittan Porfiriye (AİP) benzer.
Klinik ve Patogenez
HCP'de, deri bulguları daha belirgin olabilir.
-
Hastalık otozomal dominant geçiş gösterir.
-
Defektif enzim "Koproporfirinojen Oksidaz" dır.
Tanı ve Biyokimyasal Bulgular
Tanı, idrar ve dışkıda artmış koproporfirin görülmesiyle konur.
-
Dışkıda koproporfirin artışı hem atak sırasında hem de ataklar arasında gözlemlenir.
-
Akut atak sırasında, idrarda Aminolevülinik Asit (ALA) ve Porfobilinojen (PBG) atılımı artmıştır.
-
İdrar ALA ve PBG seviyeleri, atak dışında normaldir.
Variegat Porfiri (VP)
Variegat Porfiri (VP), Batı toplumlarında nadir görülmekle birlikte, Afrika toplumunda daha sık rastlanmaktadır (yaklaşık %0.3).
Hastalık, başlatıcı etkenler ve klinik bulgular bakımından birçok özelliği ile Akut İntermittan Porfiri (AİP) ve Porfiria Kutanea Tarda (PCT)'ya benzer.
Klinik Tablo ve Patogenez
VP, hepatik porfiri grubundadır ve otozomal dominant geçişlidir.
-
Hastalık, AİP gibi akut ataklar ve deri bulguları ile seyreder.
-
Deri belirtileri PCT'ye benzer özelliktedir.
-
Atak sırasında akut abdominal (karın), kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik semptomlar görülebilmektedir.
-
Defektif enzim: Protoporfirinojen Oksidaz'dır.
Tanı ve Biyokimyasal Bulgular
Tanı, biyokimyasal analizlerdeki artışlarla konur:
-
İdrarda ALA, PBG ve koproporfirin atılımı artmıştır.
-
Dışkıda ise koproporfirin ve protoporfirin atılımı artmıştır.
Eritropoetik Porfiriler
Eritropoetik Porfiriler, porfiri hastalıklarının en nadir formudur. Bu form, hastalığın hemen bütün bulgularının görüldüğü, deri ve eklem deformiteleriyle beraber seyreden en ağır klinik tablodur.
Klinik Bulgular ve "Vampir" Miti
Hastalarda şu bulgular mevcuttur:
-
Deride oluşan yaralar nedeniyle güneşe karşı aşırı hassasiyet.
-
Aniden ortaya çıkan karın ağrıları.
-
Nöropsikiyatrik değişiklikler.
Hastaların gün ışığına çıkmaktan çekinmeleri (fotosensitivite) ve ani psikiyatrik değişimlerle garip davranışlar sergilemeleri nedeniyle, geçmişte bu hastalar halk arasında "vampir" olarak nitelendirilmiştir. (Tıpkı efsanelerdeki gibi, güneşten kaçınmak için sadece karanlıkta ortaya çıkan insanlar.)
Alt Klinik Formlar
Eritropoetik porfiri türleri olarak iki alt klinik formu tanımlanmıştır:
-
Konjenital Eritropoetik Porfiri (CEP)
-
Eritropoetik Protoporfiri (EPP)
Bu tıbbi metni, imla ve gramer açısından düzeltiyor, daha net ve standart tıbbi dile uygun bir şekilde organize ediyorum.
Konjenital Eritropoetik Porfiri (CEP)
Konjenital Eritropoetik Porfiri (CEP), oldukça nadir görülen ve Günther hastalığı olarak da bilinen bir porfiri türüdür. Hastalık otozomal resesif geçiş gösterir.
Karakteristik Özellikler
Hastalık, şu özelliklerle karakterizedir:
-
Hemolitik anemi (kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasına bağlı kansızlık).
-
Deride güneş ışığına aşırı duyarlılık (fotosensitivite).
-
Vücutta aşırı miktarda üroporfirin ve koproporfirin birikimi.
Klinik Bulgular ve Komplikasyonlar
Semptomlar çoğunlukla çocuklukta başlar, ancak hafif tiplerinde belirtiler erişkin dönemde başlayabilir. Bazen fetal dönemde anemiye neden olabilir.
Deri bulguları belirgindir:
-
Işığa duyarlılık aşırı olabilir ve su toplamasına, ciddi skar oluşumuna ve kıllarda büyümeye yol açabilir.
-
Fototoksisite veya enfeksiyonlar sonucu parmaklarda ve yüzdeki organlarda kayıplar (deformiteler) oluşabilir.
Bu tıbbi metni, imla ve gramer açısından düzeltiyor, daha net ve standart tıbbi dile uygun bir şekilde organize ediyorum.
Eritropoetik Protoporfiri (EPP)
Eritropoetik Protoporfiri (EPP), Porfiria Kutanea Tarda (PCT)'dan sonra en sık görülen porfiri çeşididir. EPP’nin sıklığı 1/75.000 ile 1/200.000 arasında olduğu belirtilmiştir ve çocuklarda en sık gözlenen porfiri formudur. Hastalık otozomal dominant ailesel geçiş gösterir.
Patogenez ve Biyokimyasal Bulgular
-
Defektif enzim "Ferroşelataz" dır.
-
Eritrositlerde ve kanda protoporfirin birikir; bu maddenin dışkıda atılımı artmıştır, ancak idrar porfirinleri normaldir. (Fazla protoporfirin karaciğer yoluyla safraya atılır ve bağırsak yoluyla dışkıya ulaşır.)
-
İdrar biyokimyası normaldir.
Klinik Bulgular ve Komplikasyonlar
Hastalık genellikle hafif kansızlık ile seyreder. Deri bulguları diğer eritropoetik porfirilere göre daha hafiftir:
-
Güneş gören yerlerde akut dönemde kaşıntılı eritem, ödem ve nadiren vezikül oluşumu görülür.
-
Tekrarlayan fotosensitivite atakları sonucunda deride hafiften şiddetliye kadar değişen kabalaşma, yaşlı görünüm ve skar oluşumu ortaya çıkar
Hepatoeritropoetik Porfiri (HEP)
Hepatoeritropoetik Porfiri (HEP) oldukça nadirdir.
-
Otozomal resesif geçişlidir.
-
Defektif enzim, **"Üroporfirinojen Dekarboksilaz"**dır.
-
Klinik ve porfirinlerin birikimi Konjenital Eritropoetik Porfiriye (CEP) benzerlik gösterir.
-
Deride su toplama gibi belirtiler ile diğer semptomlar erken başlar.
-
Porfirin birikimi; karaciğer, idrar ve dışkıda görülür. Porfiria Kutanea Tarda'dan (PCT) farklı olarak, kemik iliği (Kİ) ve kırmızı kan hücrelerinde (RBC) de birikim mevcuttur.
Sideroblastik Anemi
Porfiriyalar içinde X gen geçişli sideroblastik anemi, nadir görülen ve porfiriyaların tipik klinik belirtilerini göstermeyen, dirençli hemolitik anemi ile seyreden bir alt klinik formudur.
Doss Porfiriyası
Doss Porfiriyası, oldukça nadir görülen, deri belirtileri olmayan, sadece gastrointestinal ve nörolojik belirtileri olan bir porfiriyadır.
Kurşun Zehirlenmesi ve Porfiri
Kurşun zehirlenmesi, özel bir tür porfirinin oluşmasına yol açar.
Klinik Bulgular ve Tanı
-
Kas ve sinir sistemine ait bulgular belirgindir.
-
Diş etlerinde yeşil renkte kurşun birikiminin görülmesi tipiktir.
-
Hemolitik anemi ve karın ağrısı bulunur.
-
Böbrek yetersizliği oluşabilir.
Tanı, kanda ve idrarda kurşun seviyesinin artmış olduğunun gösterilmesiyle konur.
Porfiriyalarda Tanı
Porfiriyaların klinik olarak tanısı ve ayırıcı tanısı zordur. Genellikle hastanın akut batın tablosu ile gelmesi durumunda ayırıcı tanılar arasında düşünülmesi veya deri hastalıkları polikliniklerine başvurulan şikâyetler üzerinden tanıya gidilir.
Laboratuvar ve Muayene Yöntemleri
Tanıda laboratuvar testleri yardımcıdır. Tanı; idrarda, kanda ve dışkıda daha önce bahsedilen porfirin profillerinin miktarları ölçülerek konulabilir.
Porfiriyaların laboratuvar tanısında birinci basamak testler şunlardır:
-
İdrar Porfobilinojen (PBG) ölçümü
-
İdrarda, gaytada (dışkıda) ve eritrositlerde total porfirin ölçümleri
Porfiriyaların ayırıcı tanısında idrar gama-ALA (Aminolevülinik Asit) ölçümü de önemlidir.
Ayrıca, Wood ışığı muayenesi ile deri lezyonları, dişler ve idrar muayenesi, tanıda destekleyici olmaktadır.
Tanı Zorlukları ve Gecikmeler
Tanı, hastalığın belirtilerinin sıklıkla diğer hastalıklarla karışması ve hekimin aklına gelmemesi nedeniyle genellikle geç konulur.
Özellikle Porfiria Kutanea Tarda (PKT)'da, klinik belirtiler erken dönemdeyken hastaya kontakt dermatit veya polimorf ışık erüpsiyonu gibi yanlış tanılar konarak tedaviler verilebilmektedir. Porfiri tanısı ise genellikle kronik değişiklikler (skar, kalıcı lezyonlar vb.) ortaya çıktıktan sonra konulabilmektedir.
Porfiriyalarda Tedavi
Tedavideki en önemli unsur, hastalığı tetikleyici faktörlerden uzak durmaktır.
Akut ataklar sırasında ise çeşitli kan ürünlerinin (Hem Arginat) verilmesi şeklinde bir tedavi uygulanır. Bu tedaviler sonrasında vücutta birikebilecek aşırı demiri azaltan ilaçların kullanılması da tedavi rejiminin bir parçasıdır.