- Gösterim: 2
Ailevi Akdeniz Ateşi, kromozom 16p 13.3'te bulunan marenostrini (veya başka bir adıyla pirini) kodlayan MEFV gen mutasyonları sonucu oluşmaktadır. Bu mutasyon, inflamatuar aktivitesinin bozulmasına ve sistemik inflamasyona yol açar. Genetik olarak otozomal resesif geçişli,Tekrarlayan ateşli ataklar ve seröz zarların inflamasyonu ile karakterize, iyi tanımlanmış bir otoinflamatuar bir hastalıktır. Bu klinik bulgularına ek olarak bazı cilt bulguları daha az sıklıkla belirgin olabilmektedir.
Ailevi Akdeniz Ateşi özellikle Akdeniz havzasındaki etnik gruplar (Türkler, Yahudiler, Ermeniler, Araplar) arasında yaygındır. Ülkemizde Ailevi Akdeniz Ateşi genel olarak yaklaşık 1/1.000 olarak bildirilmektedir. Bazı bölgelerde (özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu) bu oran 1/395'e kadar çıkabilmektedir. Otozomal resesif geçişli olan hastalığın genetik taşıyıcılık oranı oldukça yüksektir ve yaklaşık 1/5 olarak tahmin edilmektedir.
Hastaların yaklaşık %90'ında klinik bulgular 20 yaşından önce ortaya çıkar. En sık başlangıç yaşı genellikle 5-8 yaşlarıdır. Hastalığın klinik seyri alevlenme dönemleri ile kendini tekrarlayan, kendi kendini sınırlayan ataklar şeklinde ilerler. Ataklar genellikle 1-4 gün sürer ve ataklar arasında hasta tamamen sağlıklıdır. Atakların şiddeti ve sıklığı zamanla (yaş ilerledikçe) azalabilir.
-
Temel Belirtiler:
-
Ateş: Atakların %90-95'ine eşlik eder ve 38-40 dereceye kadar yükselebilir. Bazen tek klinik bulgu olabilir.
-
Karın Ağrısı (Peritonit): En sık görülen klinik bulgudur(%90). Akut apandisiti taklit edebilen şiddetli karın ağrısı ve hassasiyet görülür.
-
Göğüs Ağrısı (Plevrit): Hastaların %20-40'ında görülür. Tipik olarak tek taraflı ve şiddetlidir.
-
Eklem Ağrısı ve Şişlik (Artrit/Artralji): Hastaların %75'inde görülür. Genellikle diz ve ayak bileği gibi büyük eklemleri tutan, kendiliğinden düzelen, kalıcı hasar yapmayan tek veya çoklu eklem tutulumu şeklindedir.
-
Deri Lezyonları: En karakteristik cilt bulgusu, genellikle ayak sırtında ve bacakta ortaya çıkan erizipel benzeri eritemdir (sıcak, kızarık, şiş ve ağrılı lezyon).
-
-
En Önemli Komplikasyon: Tedavi edilmediği takdirde, başta böbrekler olmak üzere çeşitli organlarda anormal protein (amiloid) birikimi olan amiloidoz (AA) gelişimidir. Bu durum, böbrek yetmezliğine yol açabilen en ciddi komplikasyondur.
Ailevi Akdeniz Ateşi tanısı esas olarak klinik bulgulara dayanır. Genetik testler tanıyı destekler ancak tek başına dışlamaz. Tanıda en sık kullanılan kriterleri şunlardır:
- Major Kriterler:
- Artrit ve/veya serözitin eşlik ettiği tekrarlayan ateş atakları.
- Amiloidoz
- Birinci derece akrabada Ailevi Akdeniz Ateşi varlığı.
- Minör Kriterler:
- Tekrarlayan ateş atakları.
- Erizipel benzeri deri bulguları.
- Belirli bir etnik kökenden gelme (Türk, Arap, Ermeni, Yahudi).
Kesin Tanı en az 2 major kriter veya 1 major kriter + en az 2 minör kriter olduğunda konulmaktadır.
Ailevi Akdeniz Ateşi(FMF) yukarda tanı kriterlerinde tanımlanan klinik bulgular ile birlikte eritema elevatum diutinum, ürtiker, Henoch-Schönlein purpurası, poliarteritis nodosa ve epizodik purpurik lezyonlar gibi bazı dermatolojik rahatsızlıkların yaygınlık oranlarının kontrollere kıyasla daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu bulgular, FMF'nin cilt sağlığı üzerindeki daha geniş etkisini vurgulamaktadır.
FMF ile bağlantılı eşlik eden cilt hastalıkları:
İnflamatuar Deri Hastalıkları
En dikkat çekici bulgulardan biri, FMF hastalarında inflamatuar deri hastalıklarının yaygınlığının artmasıdır. Çalışmada, FMF'de atopik dermatit (AD), kontakt dermatit ve seboreik dermatitin yaşam boyu yaygınlık oranlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca daha düşük yaygın oranları ile Sedef hastalığı(psoriasis), Eritema nodozum ve Hidradenitis süpürativada yaygın görülmektedir. Bu gözlem, FMF'deki düzensiz inflamazom aktivitesi ile bu cilt rahatsızlıklarının gelişimi arasında olası bir bağlantı olduğunu düşündürmektedir. Bu ilişki FMF'de sistemik inflamasyon ve değişmiş bağışıklık tepkisine bağlanabilir.
Bulaşıcı Cilt Hastalıkları
FMF hastalarında selülit, herpes simpleks ve herpes zoster gibi bulaşıcı cilt hastalıkları daha yüksek yaygınlıkta görülmektedir. Bu bulgu, FMF hastalarında cilt bariyer fonksiyonunda bir değişiklik olabileceğini veya vücut bağışıklık sisteminde bir düzensizliği düşündürmektedir. Ayrıca FMF tedavisinde etkin klinik sonuçları kullanılan kolşisin ve anti IL-1 ilaçları(anakinra, kanakinumab, rilonacept) bağışıklık sistemi ve inflamatuar yollarıda etkilemektedir. Bu tedavi protokolleri latent bir viral yada bakteriyal enfeksiyonu aktive edebilir. Ayrıca bu ilaçlar sedef hastalığı gibi dermatolojik durumların alevlenmesine veya başlangıcına neden olabilir.
Deri Otoimmün Hastalıkları
FMF'de deri otoimmün hastalıklarından sistemik lupus eritematozus, Behçet hastalığı ve alopesi areata'nın(saç kıranın) önemli ölçüde daha yüksek oranlarda görülmektedir. Bulgular, FMF ile otoimmün cilt hastalıkları arasında potansiyel olarak MHC-I-opatileri içeren ortak bir patofizyolojik mekanizmayı gösterebilir.
Derinin Tümörleri
FMF hastalarında deri tümörlerinin yaygınlığı açısından anlamlı bir fark gözlemlenmemiştir.
Bu bigiler FMF hastalarında dermatolojik değerlendirmenin önemini vurgulamaktadır. Dermatologların bu hasta grubunda belirli cilt rahatsızlıklarının artmış riskinin farkında olmaları gerekmektedir.