Göz Altı Morlukları ve Tedaviler

Berilyum (Be)

Berilyum, Periyodik Tablo'nun II-A grubunda yer alan toprak alkali grubundan bir elementtir.

Berilyum ender elementlerdendir. Yer kabuğunda ancak oranında bulunur. Zengin yatakları bulunmadığından, genellikle berilden elde edilir. Fransız kimyacısı Nicolas Vaquelin tarafından ’de oksit halinde bulunmuş, ’de, birbirinden bağımsız olarak, Friedrich Wöhler ve Antoine Bussy tarafından elde edilmiştir.

berilyum.jpg

En önemli berilyum bileşiği berilyum oksittir ().

Alüminyumdan daha hafif, ama daha sert ve erime noktası da yüksek bir element olan beril, metalürjide kullanılır. Ancak alüminyumdan 200 kat pahalıya mal olması nedeniyle, kullanımı bilgisayar parçaları ve jiroskop yapımı, uzay teknolojisi gibi birkaç özel alanla sınırlıdır.

Çelik grisi renkte parlak bir metaldir. Metallerin en hafiflerinden olup ısıyı iyi iletir ve manyetik değildir. Kırılgan ve hafif metallerin en sertlerinden biridir. Doğal berilyum, kütle numarası 9 olan tek izotoptan oluşmuştur. Bunun dışında kütle numarası ve olan yapay radyoaktif izotopları da yapılmıştır. Atom numarasının küçük olması nedeniyle X ışınlarına karşı yüksek geçirgenlik gösterir. Bu nedenle röntgen tüplerinin pencerelerinin yapımında kullanılır.

Biyolojik Etkileri ve Toksisite

Berilyum metali ve tuzları immünotoksiktir.

Berilyum içeren aerosollerin mesleki olarak solunması akut berilyum akciğer iltihaplanmasına neden olmaktadır. Uzun süreli berilyuma maruz kalmak, beriliozis olarak tanımlanan akciğerde granülomatöz problemlere yol açmaktadır.

Berilyum minerallerinin sağlam deriden emilmediği ve toksik etki ortaya çıkarmadığı bilinmektedir. Ancak berilyum tuzları deride koroziv ve iritandır. Deri proteinleriyle ilişkiye girerek alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. Suda erimeyen berilyum tuzları deride granülom ve ülserlere neden olabilmektedir. Berilyum solunduğunda da alerjik reaksiyonlar yapabilmektedir.

Hayvanlarda karsinojenik olduğu bilinmekle birlikte, insanlarda kanser yapabilme riski henüz şüphe aşamasındadır.

Bizmut (Bi)

Bizmut, Periyodik Çizelge'nin VA grubunun son elementidir ve zayıf metaldir. Atom numarası 83’tür.

bizmut.jpg

Çok eskiden bilinmekle birlikte 'ye kadar kalay ve kurşunla karıştırılmış, bunlardan ayrılığı kesin olarak anlaşılmamıştır. İlk kez ’de Hillot tarafından elementel biçimde elde edildi; ’te ise Genç Claude Geoffroy tarafından kurşundan ayrı bir element olduğu kesinlikle gösterildi.

Bizmut genellikle kurşun ve bakır cevherlerinin işlenmesi sırasında bir yan ürün olarak ele geçer. Ayrıca Bolivya ve Çin’de doğrudan filizlerinden elde edilmesi yoluna gidilmiş olsa da, yan ürün olarak elde edilmesi daha ucuza gelmektedir.

Kullanım Alanları ve Sağlık

Bizmut; yangın söndürücülerde, elektrik sigortalarında, cam ve seramik yapımında ve ilaç olarak kullanılır.

3 değerlikli ve nadiren 5 değerlikli bizmut, geçmiş yüzyıllarda bazı hastalıkların tedavisinde ağız yoluyla ya da enjeksiyon şeklinde kullanılmıştır (frengi, sıtma, hipertansiyon, siğiller, stomatit, amebiazis, dispepsi ve ishal vb.).

Bizmut, radyokontrast bir madde olması nedeniyle radyolojik görüntülemelerde kullanılmaktadır. Hafif antiseptik özelliği nedeniyle de astrenjan olarak kullanılmıştır. Günümüzde sadece mide ülserlerinde ve ishal problemlerinde kullanılmaktadır.

Suda erimeyen bizmut tuzları, sindirim sisteminden çok az emildikleri için kullanılmaktadır. Özellikle yağda eriyebilir bizmutun maalesef emilerek ensefalopati ve nefropati gibi toksik etkiler gösterdiği bilinmektedir.

Günümüzde ishalde kolloidal bizmut subsitrat ve bizmut subsalisilat güvenle kullanılmaktadır. Her ikisi de ishalde antimikrobiyal olarak tercih edilmektedir. Bizmut tuzları, ülser yüzeyini kolloidal yapıları ile örterek korumakta, ayrıca ülserde Helicobacter pylori'ye karşı da antibakteriyel etki göstermektedir.

Kadmiyum (Cd)

Sembolü Cd olan kadmiyum, metalik bir elementtir. Friedrich Stromeyer ’de, çinko karbonatın rengini sarartmak için uğraşırken, kadmiyumu keşfetti. İsmi, eskiden çinko cevheri için söylenen "kadmia" kelimesinden türetildi.

kadmiyum.jpg

Kadmiyum, yumuşak, mavimtırak bir metaldir. Nemli havada yavaş yavaş oksitlenir; oluşan oksit kararlı olup metali kaplar. Periyodik cetvelde IIB grubunda bulunur. Atom numarası 48 ve atom ağırlığı ’tır. Bileşiklerinde değerlikli haldedir. Kadmiyumun ile arasında bir seri izotopları vardır. Tabiatta en çok bulunanlar ve izotoplarıdır. Büküldüğü zaman kalaya benzer ses çıkarır. Hegzagonal kristal yapısına sahiptir. Birçok bakımdan çinkoya benzerlik gösterir. Bazlarda çözünmez.

Kadmiyum mineralleri yer kabuğunun yaklaşık ’den azını teşkil eder. Kadmiyum, çinko ihtiva eden kurşun ve bakır minerallerinde de bulunur. Saf kadmiyum tabiatta bulunmaz. Kadmiyum, mineralde bulunan saf metallerin elde edilmesinde yan ürün olarak elde edilir (örneğin çinko üretiminde).

Kullanım Alanları ve Toksisite

Kadmiyumun en önemli kullanılışı çelik kaplamacılığıdır. Çünkü çok kolay kaplanır ve oksidasyona dirençli, kararlı bir yüzey meydana getirir. Bilya yatakları gibi sürtünme olan yerler, sürtünmeyi azalttığı için kadmiyumla kaplanır. Kadmiyum-nikel pillerinin yapısında, nükleer reaktörlerde kontrol çubuğu olarak ve Weston standart pillerinde kullanılır. Düşük erime noktalı lehim yapımında ve çeşitli döküm alaşımların yapımında kullanılır.

Kadmiyum, düşük düzeylerde bile çevre, canlılar ve insanlar için toksik bir metaldir. Karsinojen etkisi kanıtlanmış ağır metallerdendir. Biyolojik yarılanma ömrü çok uzun olduğu için canlılarda maruz kalma ile birikmektedir. Uzun süreli temas ve birikim etkisi erkeklerde kısırlığa neden olabilmektedir.

Kadmiyuma akut maruz kalınması sıklıkla endüstriyel olarak kadmiyum içeren dumanın solunması ile olmaktadır. Uzun süreli maruz kalınması akciğer kanseri başta olmak üzere kanser sıklığını artırmaktadır.

Kadmiyuma maruz kalındığında kadmiyum idrar ve terden atılmaktadır. Hayvan deneylerinde kadmiyumun deriden emilebildiği gösterilmiştir. Yüksek konsantrasyonlarda kadmiyum deride iritasyon yapmakta. Kadmiyumun alerjik potansiyeli henüz bilinememektedir.

Sezyum (Cs)

Sezyum, periyodik cetvelin 1A grubunda yer alan gümüş beyazı renkte alkali metal elementtir. Simge Cs, atom numarası 55 ve atom kütlesi ’dır.

sezyum.jpg

tarihinde Robert Wilhelm Bunsen ve Gustav Robert Kirchoff tarafından mineral suda keşfedilmiştir. Oldukça yumuşak olan ve kolay kesilen bu elementin parlak rengi, havada bulunan oksijen ve nem oranı ile etkileşiminden dolayı mat renge dönüşür. Elektro pozitifliği en yüksek seviyede olan ve en basit metal olan sezyum, su ve oksijenle kolay tepkimeye girmekte, bu nedenle patlayıcı bir metaldir.

En çok İsviçre, Kanada, Rusya ve birtakım Afrika ülkelerinde bulunan bu elementin kaynağı, Manitoba’da yer alan Berniç gölüdür ve bu gölde yer alan bin ton oranındaki polisitin ortalama ’lik kısmı sezyumdur. Lepidolit ve karnalit gibi önemli minerallerde de az miktarda sezyum bulunmaktadır.

Kullanım Alanları ve Toksisite

En çok polisit mineralinde bulunan ve çoğunlukla nükleer sanayi alanında kullanılan sezyum kimyasal elementi, nükleer sanayi alanında kullanılan en önemli elementtir. Sezyum elementi aynı zamanda doğada, birtakım maden sularında, Elbe Adası polüsitinde ve lebidolitte az oranda yer alır.

Sezyum; birçok organik bileşiğin hidrojenlenme işleminde katalizör şeklinde, atomik saat olarak, vakum ve elektron tüplerinde hava kalıntılarını yok etmek amacı ile, fotoelektrik hücrelerde, IR lambasında, uzay roketlerinin motorlarında itici kuvvet olarak ve nükleer silah yapımında kullanılmaktadır.

İnsana oldukça etkisi bulunan bu elemente, çıplak elle dokunulduğu takdirde ani ölümlere neden olabilir. İnsanın içtiği suya ufacık bir damla kadar dahi damlatıldığı takdirde ölüme sebebiyet veren oldukça tehlikeli bir elementtir. Oldukça büyük etkiye sahip olan sezyum, mutlaka insanlardan uzak olan yerlerde kullanılmalıdır. Bilindiği üzere nükleer santraller sezyum elementinin tehlikelerinden dolayı şehir merkezlerinden uzak bölgelere ve yaşam alanı olmayan oldukça uzak yerlere yapılmaktadır. İnsana oldukça zararı bulunan bu element, insanlık yararı için ve güvenli kullanılması durumunda bilime oldukça katkı sağlar.

Memelilerde sezyum, bazı biyokimyasal ve fizyolojik süreçlerde potasyum ile benzerliği ve ilişkisi nedeniyle biyolojik olarak önemli bir eser elementtir. Bu nedenle serumda ve tam kanda sezyum bulunmaktadır.

Sezyumun tüm formları stabil ve radyoaktiftir. Nükleer santrallerde kullanımı ve Çernobil faciasında sezyum radyoaktif partikülleri toprak ve yeşil bitkilere kontamine olmuştur (İngiltere ve Yunanistan'da bile ölçülmüştür). Doğadan oranında ineklerin sütlerine geçebilmektedir.

Sezyum sindirim sisteminden kolaylıkla emilebilmekte ve vücudun tüm yumuşak dokularına dağılmakta. Özellikle ve izotopları radyoaktif özelliği nedeniyle vücutta ve radyasyon özellikleri ile vücudu radyasyona maruz bırakmakta. Hatta akut zehirlenmeleri kemik iliğinin yıkımına neden olabilmektedir.

Deri emilimi ile ilgili henüz veri yoktur

İndiyum (In)

Kimyasal sembolü "In" olan indiyumun atom numarası 49, atom ağırlığı ’dir. Periyodik element tablosunun 3-A grubunda, zayıf metaller sınıfında yer alır.

indiyum.jpg

Gümüş beyazı renginde, çok yumuşak, kolayca dövülebilen bir geçiş metalidir. Kimyasal özellikleri bakımından galyum ve talyuma benzer. yılında Almanya’da Ferdinand Reich tarafından bir çinko mineralinde spektroskopi yöntemiyle keşfedilmiştir. İndiyum ismi, spektrumunda çok belirgin parlak mavi indigo çizgisi bulunması sebebiyle verilmiştir. Latince "menekşe" anlamındaki "indicium" kelimesi de başka bir esin kaynağıdır.

İndiyumun yer kabuğunda bulunma oranı milyonda civarındadır. Dünyada en bol bulunan elementler arasında 68. sıradadır. Doğada bilinen bir minerali yoktur, genellikle çinko minerallerinde bulunur. "Sfalerit" veya "çinko blendi" adı verilen filizlerinden genellikle elektrolitik yöntemle yan ürün olarak elde edilir.

Kullanım Alanları ve Sağlık

Birçok alaşıma kullanışlı nitelikler kazandırır. Kullanımı arttıkça talebi de artan; ancak yer kabuğunda çok az bulunan bu metale duyulan ihtiyacın büyük bölümü geri dönüşüm uygulamalarından sağlanıyor. Günümüzde ekran, ayna, cep telefonu ve tabletlerin dokunmatik ekranlarında indiyum bulunmaktadır. Hatta bükülebilir ekranlar da indiyum içeren malzemelerden üretilmektedir.

Kaplama malzemesi olarak atmosferik etkilere karşı oldukça dayanıklı yüzeyler oluşturur. Motor veya makinelerin yatak alaşımlarında, çeşitli dişlilerin alaşımlarında, yarı iletkenlerde kullanılır. Özellikle hareket eden metallerin yüzeylerine ince bir film tabakası olarak kaplanabilir. Metal veya camların üzeri indiyum içeren bu film tabakası (ayna) ile kaplandığında atmosferik aşınmaya karşı gümüşten daha dayanıklı bir malzeme elde edilebilir. Yani indiyum, gümüş aynalardan daha dayanıklı, daha iyi derecede yansıma yapan ayna üretilmesine olanak sağlar. Bu sebeple optik cihazlardaki aynalar indiyum tabakalardır. İndiyum kaplamalarda yüzey, düşük sürtünme katsayısı, düşük tutunma ve sarılma, asitlere karşı dayanıklılık kazanır. Altın ve gümüş kaplamaları da sertleştirir.

İndiyum-111 izotopu, nükleer tıpta organ nakillerinde, bağışıklık sistemi faaliyetlerinin izlenmesinde, karaciğer ve böbreklerdeki organ konsantrasyonlarının takibinde, beyaz kan hücrelerinin izlenmesinde, lösemi tehdidinin araştırılmasında ve tümörlerin görüntülenmesinde kullanılmaktadır.

İndiyum ve tuzları direkt olarak vücuda alınırsa çok fazla toksik etkisi yoktur. İndiyumun tuzlarının fizyolojik ’ta hidrolize olarak erimeyen oluşturdukları bilinmektedir. İndiyum içeriklerinin genel sağlık problemleri ile ilgili bildirilmiş kesin kayıtlar olmamakla birlikte toksik olarak kabul edilmektedir.

İndiyum deri ile temas ettiğinde deri tarafından absorbe olarak gün kadar deride kalmakta ancak deride herhangi bir reaksiyona neden olmamaktadır. Hayvan deneylerinde indiyum trikloritin iritan ve alerjen olduğu gösterilmiştir. Ancak insanlarda sistemik alındığında ya da deri ile temas ettiğinde alerji gelişimine dair kanıt bulunmamaktadır.

Osmiyum (Os)

Kimyasal sembolü "Os" olan osmiyumun atom numarası 76, atom ağırlığı ’tür. Periyodik tablonun 8-B grubundaki Platin Grubu Metaller () arasında yer alan metallerden biridir.

osmiyum.jpg

Osmiyum, yılında İngiliz kimyager Smithson Tennant tarafından Londra’da keşfedilmiştir.

Sert ve kırılgandır. Parlak gümüşi, çivit mavisi renkte olan osmiyum, bir geçiş metalidir. İşlenmesi çok zordur. Bilinen en ağır yoğunluklu metaldir. Osmiyumun yüksek yoğunluk değeri, geçiş metallerinin alt serisini oluşturan lantanit veya nadir toprak elementleri olarak adlandırılan elementlerle olan etkileşimi ile bağlantılıdır. Osmiyum; paladyum, rodyum, iridyum, rutenyum ve platin ile birlikte doğada çok nadir bulunan metallerdir. Osmiyum, bileşiklerinin hepsi ısıyla indirgendiğinde ya da bozunduğunda toz ya da sünger halde serbest bir elemente dönüşür. Toz ve sünger halde havayla temasında yavaşça osmiyum tetraoksidi oluşturur. Metalik osmiyum, yüksek sıcaklıklarda bile kırılgan ve parlaktır. Asitlere karşı dayanıklıdır.

Osmiyum, genellikle doğal bir alaşım olan iridyum-osmiyum alaşımı iridosmin cevherinde bulunur. Platin cevherlerinde de küçük miktarlarda alaşım olarak nabit halde oluşumları vardır. Genellikle platin ve nikelin ayrıştırılması sırasında yan ürün olarak elde edilir.

Kullanım Alanları ve Toksisite

Osmiyumun oksit hali olan "osmiyum tetraoksit" (), çok zehirli bir maddedir. Diğer adı "osmik asit"tir. Uçucu ve zehirli buharlar verir. Havada çok küçük miktarda osmiyum tetraoksit bulunması bile solunum yolları, cilt ve gözde tahrişlere yol açar. Çok keskin, kötü ve ağır bir kokusu vardır. Parmak izi tespitinde kullanılan bir maddedir. Kuvvetli bir oksidandır. Yağları tutarak biyolojik zarların onarılmasını sağlar. Elektrik kontakları, dokuma boyacılığı gibi alanlarda da kullanımı yaygındır. Aynı zamanda kristalimsi bir katı olan güçlü bir oksitleyici ajanıdır. Organik madde sentezlerinde de kullanılır. Mısırözü yağı gibi poli-doymamış bitkisel yağlarla nispeten atıl bileşiklere hızla indirgenir.

Osmiyum tetraoksit insan derisi için güçlü bir iritandır. Deri ile teması ile dermatitler yapabilmektedir. Diğer metaller ile birlikte antimikrobiyal olarak kullanılmaktadır.

Osmiyum sistemik olarak toksiktir ve kaslarda paralizi yapmaktadır.

Paladyum (Pd)

Paladyumun kimyasal sembolü "Pd"dir. Atom numarası 46, atom ağırlığı ’dir. Periyodik tablonun 8-B grubunda yer alan geçiş metalidir. Aynı grupta bulunan platinden sonra en önemli ve değerli elementtir.

paladyum.jpg

Gümüş beyaz renginde, parlak bir metaldir. Sünger gibi gözenekli olan paladyum, iyi bir gaz emicidir. En dikkat çekici ve belirgin özelliği; kendi hacminin katı hidrojeni soğurabilmesidir. Oda sıcaklığında hacimce kat daha fazla hidrojeni bünyesinde depolayabilir. Paladyum dereceye ısıtıldığında soğurduğu hidrojen, oda sıcaklığında soğurduğu hidrojenin iki katına çıkar. Hidrojen gazını, periyodik sistemde kendisinin üstünde bulunan nikelden daha fazla çözer. Paladyumun çözdüğü hidrojen çok aktiftir ve doymamış organik bileşikleri hidrojenlendirebilir. Levha haline getirilen paladyum, hiçbir gazı geçirmezken hidrojeni geçirir.

"Paladyum" kelimesi, yılında keşfedilen asteroitlerden Pallas’tan esinlenilerek türetilen bir sözcüktür. Pallas, aynı zamanda Yunan mitolojisinde akıl ve bilgelik tanrıçasıdır.

Kullanım Alanları ve Sağlık

Paladyumun en yaygın kullanımı otomobillerdeki katalitik konvertörlerdir. Bu konvertörler, egzoz çıkışında kullanılır ve gaz emisyon oranlarını düşürür. Paladyum aynı zamanda yatırım piyasasında işlem gören değerli metaller arasında yer alır. Altın ve platinden sonra işlem gören en değerli emtia ürünüdür.

Beyaz altın üretiminde kullanılan bir metaldir. Beyaz altın, rengi alınmış altınla paladyumun alaşımıdır. Paladyum alaşımları metal mücevherlere görünüş ve nitelik bakımında ayrıcalıklı özellikler kazandırır. Bazı ürünlerde platinin yerine kullanılabilir. Atmosfer şartlarına dayanıklılığı sebebiyle tıbbi cihazlar ve laboratuvar aletlerinde tercih edilir. Diş ürünlerinde önemli bir alaşımdır. Aşınmaya dayanıklı metal olarak elektrik rölelerinde ara ürün olarak kullanılır. Paladyumun bakır ve gümüş alaşımları, metallerin mekanik direncini artırır. Nikel kaplamalarda başlangıç maddesidir ve bu kaplamalara alternatiftir. Paladyum tuzu olarak bilinen "paladlı diamino dinitrit", telefon parçaları ve elektronik malzemelerde yaygın kullanımı olan sülfamat banyosunun hazırlanmasında kullanılır. Hidrojen yakıtı hücrelerinde katalizör görevi görür. Hidrojeni filtrelemek ve depolamak için kullanılan en önemli metaldir.

Metal alaşımlarda (takılar ve diş protezleri) düşük oranlarda bulunduğu için toksikolojik tehlikesi düşüktür. İnsanlarda sistemik toksik bir etkisi bildirilmemiştir. Ancak solunum sistemi, deri, ağız mukozasında alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.

Paladyum duyarlılığı, temas egzaması ya da ağız mukozasında eroziv likene neden olabilir. Paladyum klorür ( petrolatum içerisinde) ile hazırlanan deri yama testlerinde pozitif sonuçlar alınmıştır. Bu sonuçlar indiyum ve vanadyumdan daha yüksek çıkmaktadır. Alerjik reaksiyonlardan paladyum metalinden çok tuzlarının sorumlu olduğu düşünülmektedir.

Platin (Pt)

Kimyasal sembolü "Pt" olan platin, element tablosunun 8-B grubunda yer alır. Atom numarası 78, atom ağırlığı ’dur. Bir geçiş metalidir. İspanyolca "platina" kelimesinden gelen ve "küçük gümüş" anlamındadır.

platin.jpg

Metalik parlaklıkta, yumuşak, işlenebilir, metalik bir elementtir. Altın ve elmasla benzer özellikler gösterir. Platinin bulunduğu element grubunda rutenyum, rodyum, paladyum, osmiyum ve iridyum gibi değerli metaller de bulunur. Bu gruba "platin metalleri" adı da verilir. Hepsi birbirine benzer ve kombine edilebilir. Doğada genelde saf olarak değil "platin metalleri" grubundaki metallerin cevherlerinde birlikte bulunurlar.

Havadan etkilenmez ve oksijen ve kükürt ile birleşmez. Bu özelliği sebebiyle parlaklığını korur. Bu sebeple takı ve mücevherlerde tercih edilir. Suda ve asitlerde çözünmez, sıcak alkalilerde aşınabilir. Asitlere karşı dayanıklıdır. Paslanmaz, toksik değildir. Elektrik ve ısı iletebilir. Atmosferik korozyona ve kimyasal reaktiflere karşı dayanıklıdır. Çok yoğun ve ağır bir elementtir. Çelikten kat, mermerden kat daha ağırdır.

Kullanım Alanları ve Sağlık

Endüstride kullanımı oldukça yaygındır. Önemli bir katalizördür; yani kendi yapısında herhangi bir değişiklik olmadan kimyasal bir tepkime sağlayabilir veya tepkimenin hızını değiştirebilir. Bu özelliği sebebiyle ham petrol ve petrol ürünlerinde etkin bir katalizördür. Katalizör olarak kükürt trioksit ve sülfürik asit oluşumunda da kullanılır. Ayrıca sağlık sektöründe ilaçlar ve vitaminlerde de tercih edilir. Yakıt pillerindeki kimyasal reaksiyonlardan elektrik elde etmek için katalizör olarak kullanılır. Kararlı bir metal olması sebebiyle otomotiv sektörünün de gözde metalleri arasındadır. Araçların egzozlarındaki katalitik konvertörlerde kullanılan platin, egzoz gazlarındaki zararlı emisyon oranını düşürür.

Platin, takı ve mücevherlerde kullanılan önemli bir metaldir. Paslanmaması, parlaklığını kaybetmemesi gibi özellikleri sebebiyle bu sektörde çok tercih edilir. Çok ideal bir takı malzemesidir. Altından daha değerlidir ve altınla birlikte kurulan alaşımlarla çeşitli takılar tasarlanabilir.

Platin, kanser ilaçlarında da kullanılıyor. Sisplatin ve karboplatin adı verilen platin bazlı kanser ilaçlarının toksik yan etkileri görülebiliyor. Kalp pillerinde kullanılan pacemaker elektrotlarının üretiminde de iletkenliği sebebiyle ideal bir metaldir. Platin-kobalt alaşımları ile çok güçlü mıknatıslar üretilir.

Platinin kullanıldığı diğer sektör ve ürünleri şöyle sıralayabiliriz: Kimyasal kaplar, maden eritme potaları, tıp aletleri, implantlar, cam ve porselen boyaları, süs eşyaları, kimyasal analiz elektrotları, buji elektrotları, cam içindeki rezistanslarda, elektrik kontakları ve devrelerinde, kuyumculuktaki kaplamalar, elektrokimyasal banyolar, füzelerin uç konileri, jet motorları kaplamaları, saatler

Ortopedik protezlerde kullanılan metaller platin değil çelik, titanyum, vitalyum veya krom kobalt alaşımlarından oluşmaktadır. Maalesef halk arasında platin oldukları ifade edilmektedir.

Platin ve platin grubu metaller ( ve ) amino asitlere yüksek bağlanma özellikleri göstermektedir. Bu özellikleri ile canlılarda enzim sistemlerini etkilemekte ve hücre çoğalması ve yenilenmesini baskılamakta. Bu özellikleri ile antibakteriyel ve kanser tedavilerinde kemoterapi amaçlı kullanılmaktadır. Ayrıca immün sistemi baskılama özellikleri bulunmaktadır. Örneğin sisplatin (), tümör hücrelerinde ile bağlanmakta ve tümörü baskılamaktadır. Ancak normal hücreler için de mutajenik yani kanserojendir. Bu yan etkilerin azaltılması için yeni türevleri olan karboplatin kullanılmaktadır.

Bu özellikleriyle platin tuzları mesleki nedenlerle maruz kalındığında astım, rinit, ürtiker ve egzama yapabilmektedir. Platin antibakteriyel olarak kullanılmaktadır. Sistemik kullanımında nörotoksik etkileri nedeniyle topikal kullanılmaktadır. Deri ve tırnak problemlerinde kullanılmaktadır.

Platin ağız yolu ile alındığında sindirim sisteminde, böbrek ve lenfoid/timusta toksik etkiler göstermekte ve kilo kaybına neden olmaktadır. Platin içeren takılardan kaynaklanan deri reaksiyonları nadirdir. Uzun süreli temas gerekmektedir.

Antimon (Sb)

Antimon, antimuan veya tarihi adıyla stibiumun kimyasal simgesi "Sb"dir. Element tablosunun 5-A grubunda yer alır. Atom numarası 51, atom ağırlığı olan katı bir yarı metaldir. Metal ile ametal arası özelliklere sahip metaloittir. Antimonun tarihteki adı Latince "stibium"dur. Bu sebeple simgesi de "Sb"dir. Yunanca karşılığı, "yalnız değil" veya "yalnızlığa karşı" anlamındaki "anti monos" sözcüğüdür.

antimon.jpg

Gümüş beyaz renginde, parlak, kırılgan ve kolayca toz durumuna getirilebilen bir metaldir. Isı ve elektrik iletkenliği iyi değildir. Metalürjik olarak demir dışı metaller arasında yer alan antimon, kuru havadan etkilenmez. Nemli havada parlaklığını yitirir. Oda sıcaklığında havadan etkilenmez; ancak ısıtıldığında yanarak yoğun beyaz duman verir. Korozyon direnci yüksektir. Soğuk ve seyreltik asitlerden etkilenmez. Sıcak derişik sülfat asidinden etkilenir. Altın suyunda kolayca çözünür. Seyreltik ve derişik nitrik asitlerde çözünür. İnce toz formu, sıcak derişik klorür asidiyle tepkimeye girer. Suda eriyen antimon bileşikleri, arsenik kadar zehirlidir. Kurşun ve kalaya antimon katılınca sertleşir.

Doğada serbest halde nadir bulunur. Yer kabuğunda milyonda ila oranında antimon bulunur. Genellikle antimon sülfit bileşiği olarak oluşur. En önemli ve ekonomik antimon minerali antimonit veya diğer adıyla stibnittir. Antimon mineralleri, genellikle bizmut ve arsenik mineralleri ile birlikte bulunur.

Kullanım Alanları ve Sağlık

Antimonun alaşım ve bileşikleri tıptan endüstriye kadar birçok sektörde üretilen ürünün hammaddesidir. Metal alaşımlarda endüstrinin, organik bileşiklerde de tıp sektörünün kullandığı elementlerdendir. Tıpta balgam söktürücü ilaçlarda antimon içeriği vardır.

Cephane üretiminde de kullanılabilen antimon, seramik ve cam sanayisinde, renklendirme uygulamalarında rol oynayan bir elementtir. Aynı zamanda akülerin hammaddesidir. Antimonun sülfitleri ve oksitleri de endüstride yaygın olarak kullanılmaktadır. Antimon pentasülfit, lastik imalatında vulkanizasyon ajanı olarak kullanılır. Antimon sülfit ise, cephane ürünleri ve yangın kontrollerinde etkin bir maddedir. Antimon trioksit, plastik, metal kaplamalar, seramik, emaye, boya üretiminde kullanılır. Antimon oksit ise, kimya endüstrisinde önemli maddeler arasında yer alır. Matbaa harflerinde kullanılan kurşun-kalay alaşımına katılan antimon, harflerin keskin kenarlı ve sert olmasını sağlar. Kalay ve bakır alaşımı da, makine parçaları ve piston yataklarının üretiminde kullanılır. Kalay-antimon alaşımıyla da, çok sağlam ve asitlere karşı dirençli bir madde elde edilir.

Antimon, bileşik ve alaşımlarının kullanıldığı bazı ürünler şunlardır: Yarı iletkenler, termoelektrik aletler, akümülatör, lehim, matbaa makinesi harfleri, askeri malzemeler, kibrit, kauçuk, kumaş boyaları, çelik ürünleri, pigmentler, izli mermi, tekstil ürünleri, işaret fişekleri, mermi, elektrik kablosu kaplamaları, diyotlar, kızılötesi dedektörler, fren balataları, piller, olta ucu, oyuncaklar.

Antimona halk arasında demir bozan, sürme taşı (rastıktaşı) gibi adlar verilmiştir. Eski Mısır ve Arap ülkelerindeki kadınlar, antimon içeren stibium (antimon sülfür) maddesini kaşlarını boyamak için "sürme taşı" olarak kullanmışlardır. Eskilerde antimon ateş düşürücü olarak kullanılmıştır. Mozart’ın yüksek ateşle mücadele etmek için kullandığı aşırı antimon sebebiyle öldüğü rivayet edilir. Kibritlerin başındaki kırmızı madde, antimon pentasülfürdür.

Sağlık ve Deri ile İlişkisi

Antimonun canlı organizmalarda rolü bilinmemektedir. ve değerlikli antimon antibakteriyel, kusma önleyici, balgam söktürücü ve kozmetik amaçlı kullanılmıştır.

Antimon sindirim sisteminden zayıf emilmekte. Sindirim sisteminden alındığında mukozada iritasyon yapmakta. Sıklıkla damar yolu ile kullanılmıştır. Günümüzde halen 5 değerlikli antimon bileşikleri leishmaniasis tedavisinde kullanılmaktadır. değerlikli antimon potasyum tartarat ya da dimerkaptosüksinat olarak kas içi enjeksiyon şeklinde paraziter bir enfeksiyon olan schistosomiasis tedavisinde kullanılmıştır.

Sülfidril grupları, değerlikli 'ye göre daha reaktiftir. değerlikli antimon, hücrelerde süksinik oksidaz ve pirüvat oksidaz gibi enzimleri inhibe etmektedir. Endüstriyel alanda solunum yolu ile antimon buharı (antimon oksit ya da hidrür stibin) solunduğunda toksiktir.

Antimon bileşikleri deride ter bezlerinin deriye açılım kanallarından deriye ulaşarak iritasyon yapmakta. Bu durum sıklıkla aşırı terleme ve antimon ile uzun süreli deri teması ile ortaya çıkmakta. Deri üzerinde iritasyon alanlarında antimon lekeleri gelişmektedir.

Deride alerjik reaksiyon ve egzama bildirilmemiştir.

Talyum (Tl)

Talyumun kimyasal sembolü "Tl"dir. Atom numarası 81, atom ağırlığı , yoğunluğu ’tür. Periyodik tablonun 3-A grubunda, zayıf metaller element serisinde yer alır. Ara geçiş metalleri arasında bulunan bir metaldir.

talyum.jpg

Gümüşi beyaz renktedir. Parlak, mavimsi beyaz görünümü vardır. Yumuşak bir metaldir. Fiziksel özellikleri bakımından kalayla, kimyasal özellikleri bakımından da alkali metallere benzerlik gösterir. Elektron yapısı kurşun ve cıva ile benzerlik gösterir. Bileşiklerinin özellikleri alüminyum ile benzerdir. Elektrik iletkenliği iyi düzeydedir. Kimyasal anlamda aktif bir elementtir.

Doğada saf olarak bulunmaz, ancak nadir de değildir. Yer kabuğunda kilogramda miligram civarında talyum içeriği olduğu tahmin ediliyor. "Mütevazı bollukta" bulunan talyum, doğada kalaydan daha nadir, gümüşten kat daha bol bulunur. Potasyum ve sülfit cevherlerinde talyum içeriği bulunur. Çinko, demir, bakır ve kurşun cevherleri önemli talyum kaynağıdır. Killer ve granitler de talyum içerebilir. Yaygın mineralleri krukesit, loranit, hutchinsonit, pirit, silvit ve polisittir.

"Talyum" kelimesi, Yunanca "yeşil dal" veya "yeşil sürgün" anlamındaki "thallos" sözcüğünden türetilmiştir. Bu isim, kâşiflerinden Crookes tarafından önerilerek kabul edilmiştir. Yeşil ve parlak spektrum çizgisine atfen bu isim verilmiştir.

Kullanım Alanları ve Toksisite

Talyum bileşiklerinin kimyasal uygulamalarda ve ürünlerde kullanımı yaygındır. Metal formunun kullanımı sınırlıdır. Talyum üretiminin yaklaşık ’i elektronik endüstrisinde kullanılmaktadır. Geri kalan kısım ise organik sentez ve ilaçlar için farmasötik endüstrisinde ve özel cam imalatında kullanılmaktadır. Talyum selenid, kızılötesi algılama ölçümü için bolometrede kullanılmaktadır. Yapay (imitasyon) mücevherlerin yapımında da talyum renklendirme maddesidir. Talyumun yüksek sıcaklık seramik süper iletkenlerinde kullanılması için araştırmalar devam ediyor. Radyoaktif izotopu , nükleer tıpta tarama ajanı olarak kullanılır. Kardiyak, yani kalp hastalıkları stres testlerinde kullanılan en önemli izotoptur. , aşırı radyasyon içermeyen röntgen görüntüleme uygulaması için ideal bir maddedir.

Fare zehirleri gibi bazı kimyasallarda kullanılan talyum tuzları, toksisiteleri seçici olmadığı için birçok ülkede yasaklanmıştır.

İnsan Sağlığı ve Deri

Metalik ve suda eriyebilir talyum tuzları tehlikeli düzeyde toksiktir. değerlikli talyum (thallous) tuzları daha toksiktir.

Deri, ağız ya da damar yolundan alındığında talyum tüm vücut dokularına dağılır ve vücutta yavaş atılacak şekilde uzun süre dokularda kalmaktadır. iyonu, aslında potasyumun izomorfiğidir ve vücuttaki önemli enzimlere kat daha fazla afinite göstermektedir. Bu da talyumun yüksek toksik özelliğini açıklamaktadır.

Talyum, tüberküloz hastalarında gece terlemelerinde ve saçlı deri mantar hastalıklarında kullanılmıştır (total günlük doz ). Ancak insanlarda ölümcül talyum dozu olarak belirlenmiştir. Bu dozlara çok yakın olması nedeniyle günümüzde artık kullanılmamaktadır. Toksik olmayan dozlarda kullanıldığında istenmeyen vücut kıllarının dökülmesini ve bir süre çıkmamasını sağlamaktadır.

Talyumun renksiz, kokusuz ve tatsız olması, toplum sağlığı ve toksik özellikleri nedeni ile daha önemli kılmaktadır.

Talyum metali ve tuzları deri ve mukozadan hızla emilmektedir. Emilim sonrası talyumun idrarda atılımını görmekteyiz ancak bu yavaş ve uzun zaman almaktadır. Talyumun insan vücudundan atılımının ila gün sürdüğü düşünülmektedir.

Talyum zehirlenmesinde saçlar dökülmekte, tırnak şekillerinde değişim olmakta (lökonişi striata ya da Mee çizgileri). Depilatör yani vücut kıllarının dökülmesi için talyum asetat kullanılmaktadır. Ancak geniş yüzeylere uygulanması ile sistemik toksik etkiler gelişebilmektedir.

Vücuttaki talyum saç ve tırnaklarda birikmektedir. Özellikle ayak tırnaklarındaki talyum düzeyi, vücut toksisitesinin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır.

Stronsiyum (Sr)

Adını fazla bilmediğimiz ancak yer kabuğunda çok fazla bulunan bu metal için Nazım Hikmet’in Stronsiyum-90 şiiri ile başlayalım: "Acayipleşti havalar bir güneş, bir yağmur, bir kar Atom bombası denemelerinden diyorlar Stronsiyum-90 yağıyormuş ota, ete, süte umuda, hürriyete kapısını çaldığımız büyük hasrete Kendi kendimizle yarışmadayız gülüm Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz ya dünyamıza inecek ölüm." (6 Mart – Varşova)

stronsiyum.jpg

Stronsiyumun kimyasal sembolü "Sr"dir. Atom numarası 38, atom ağırlığı , yoğunluğu ’tür. Periyodik element tablosunun 2-A grubunda yer alır.

Gümüşümsü beyaz metalik renginde alkalin toprak metalidir. değerlikli olduğu için havada hızla okside olarak sarımtırak bir renk alır. Hava ve nem etkisiyle kalsiyumdan daha kolay değişir. Kimyasal olarak oldukça reaktiftir. Bu sebeple gaz yağı veya mineral yağları ile depolanabilir. Çok çabuk yükseltgenir. Kalsiyumdan daha yumuşaktır ve saf hali kesilebilir. Kimyasal özellikleri bakımından kalsiyum ve baryumla benzerlikler gösterir. Alkalin toprak metalleri berilyum, magnezyum, kalsiyum, baryum ve radyum ile aynı gruptadır. Tuzları ısıtıldığında ışın yayar. İnce bölünmüş veya toz haldeki stronsiyum kendiliğinden tutuşur ve şiddetle yanar.

Yer kabuğunda en bol bulunan elementler arasında 15. sıradadır. Serbest halde bulunmaz, farklı mineralde bileşik olarak bulunur. Doğadaki en yaygın bileşikleri; sülfat minerali selestit ve karbonat minerali stronsiyanittir. Doğal stronsiyum, ve şeklinde dört kararlı izotoptan oluşur. Ayrıca kararsız izotopu daha vardır. En kararsız izotopu , radyoaktiftir ve yarılanma ömrü yıldır. , doğada bulunmaz, nükleer reaktörlerde uranyum ve plütonyumun füzyonu sonucu elde edilir.

Kullanım Alanları

Stronsiyum tüketimi genellikle stronsiyum karbonat şeklindedir. Karbonat şeklinde yaygın olarak yüksek voltajlı televizyon tüplerinde kullanılır. Otomotiv sanayisinde, demir cevheri separatörlerinde, fotokopi makinelerinde ve özel alaşımlarda kullanılan seramik ferritlerin üretiminde de stronsiyumdan faydalanılır.

Vanadyum (V)

Vanadyumun kimyasal sembolü "V"dir. Atom numarası 23, atom ağırlığı ’tür. "Vanadyum" kelimesinin kökeni, İskandinav (Norveç) mitolojilerinde geçen güzellik ve bereket tanrıçası Vanadis'ten (Freyja) gelmektedir. Bunun sebebi, vanadyumun bileşiklerinin renkli ve güzel olmasına bağlanmaktadır. Periyodik cetvelin 5-B grubunda yer alır.

vanadyum.jpg

Katı, sarımtırak gümüşi gri renkli, parlak, yumuşak ve sünek bir geçiş metalidir. Saf vanadyum, parlak beyaz bir metaldir. Isı ve elektrik iletkenliği iyi düzeydedir. Yer kabuğunda bulunan vanadyumun oranı civarındadır. Dünya kabuğunda en bol bulunan elementler arasında 22. sıradadır. Doğada birçok mineralde dağılmış olarak bileşik halinde bulunur. Vanadyum içeren farklı mineral vardır. Dünyanın en büyük vanadyum kaynağı, vanadyumlu titanomanyetit yataklarıdır. En önemli mineralleri; vanadinit, potasyum uranil vanadat ve vanadyum sülfürdür. Metalik vanadyum havada kararlı bir özellik sergiler. Saf vanadyum, soğuk olarak işlenebilecek yumuşaklıktadır; ancak elde edilmesi zordur.

Kullanım Alanları ve Biyolojik Rolü

Vanadyum, metal alaşımlarının aranan maddelerindendir. Endüstri ve sanayide en çok kullanılan beşinci geçiş metalidir.

Alet takımlarında oranında vanadyum içeren çelik alaşımları kullanılmaktadır. Otomotiv, uzay ve uçak sanayilerinde titanyumlu alaşımlarının kullanımı yaygındır. Vanadyum folyosu, titanyumu çeliğe bağlarken bir bağlama maddesi olarak kullanılır. Paslanmaya karşı dirençli aletlerin aranan metallerindendir. Bazı motor ve makinelerin kritik parçaları vanadyum içeriklidir.

Kimya endüstrisinde de etkili bir elementtir. Vanadyum pentoksit, maleik anhidrit, sülfürik asit ve kükürt trioksit üretiminde iyi bir katalizördür. Önemli bir karbür stabilizatörüdür. Amonyağın nitrik aside oksitlenmesinde etkili bir maddedir. Vanadyum tuzlarından fotoğrafçılıkta faydalanılır. Ultraviyole ışınların geçişini engelleyici özelliği vardır. Mürekkeplerin hızlı kurumasını sağlar.

Vanadyum; bitkiler, yosunlar, omurgasızlar ve balıklar başta olmak üzere pek çok canlı türünde bulunan bir mineraldir. Midye ve yengeçler yüksek oranda vanadyum depolayabilir. Bazı besinlerde vanadyum bulunur. Bu besinler şunlardır: deniz ürünleri, mantar, soya fasulyesi, yeşil fasulye, mısır gevreği, bazı tahıllar, maydanoz, yulaf, havuç, lahana, mısır, aspir, zeytinyağı.

İnsan Sağlığı ve Toksisite

Vanadyum, insanlar ve canlıların çoğunda bulunan bir mineraldir. Özellikle ve değerlikli vanadyum formları önemlidir. İnsan vücut sıvılarında 'de başlıca serbest vanadyum, beş değerlikli vanadyumlar (, ) bulunmaktadır. Bunlar hücre içerisine girdiğinde değerlikli vanadyuma ya da vanadillere () dönüşmektedir. Vanadatlar, fosfat taşıyan protein sistemlerinde fosfata bağlanarak bunları inhibe etmektedir. Bu da vücutta ATP aktivitesini inhibe etmektedir.

Her gün besinlerden yaklaşık miligram vanadyum absorbe edilir. Vücuda alınan vanadyum idrarla atılmaktadır. Vücut geliştirme uygulamalarında vanadyum sülfat içerikli ilaçlar kullanılmaktadır. Çeşitli hastalıkların tedavisinde vanadyum tuzları kullanılır. Kemik ve diş gelişimi için önemli bir maddedir.

Vanadyum eksikliğinin yüksek kolesterol ve trigliserit sorununa yol açtığı, tiroid fonksiyonunu bozduğu, deride epidermal ve fibroblast aktiviteyi bozduğu, kardiyovasküler ve böbrek rahatsızlıklarına sebep olduğu yönünde bazı tespitler vardır.

Hayvanlarda beslenme yolu ile alınan vanadyumun insülin benzeri bir etki yaptığı belirlenmiştir. Bu etkileri ile antidiyabet ilaç kullanımı gündeme gelmiştir. Manik depresif hastalarda vanadyum seviyeleri araştırılmış ve yüksek bulunmuştur.

Belirgin olarak vanadyuma maruz kalınması ancak endüstriyel alanlarda (maden, petrol rafineleri, çelik endüstrisi, fosil yakıtlar) çalışanlarda görülmektedir. Özellikle vanadyum pentoksidin kronik olarak solunması bu durumu tetikler. Bu kişilerde üst ve alt solunum yollarında inflamasyona bağlı olarak öksürük, hırıltılı solunum, balgam artışı, pnömoni, rinit, konjonktivit gelişmektedir.

Vanadyum tüberküloz, kloroz ve diyabette ağız yolu ile kullanılmaktadır ( dozlarda). Bildirilmiş sistemik toksisite henüz yoktur. Bunda vanadyumun bağırsaklardan kadar düşük emilimi ve 'ının saat içerisinde idrarla atılması rol oynamaktadır.

Vanadyum pentoksit deri için iritandır.

Zirkonyum (Zr)

Zirkonyum, kimyasal simgesi "Zr" olan element tablosunun 4-B grubunda yer alan bir geçiş metalidir. Atom numarası 40, atom ağırlığı ’tür. Grimsi beyaz, sünek bir metaldir. Isıya ve korozyona son derece dayanıklıdır. Çelikten hafif, bakırdan serttir.

zirkonyum.jpg

Zirkonyum kelimesi, Farsça kökenli "altın gibi" anlamındaki "zargun" kelimesinden türetilmiştir. yılında Alman kimyager Martin Heinrich Klapoth tarafından keşfedilmiştir.

Doğada saf zirkonyum nadiren bulunur. Hemen hemen bütün zirkonyum cevherleri hafniyum içerir. Zirkonyum bileşikleri dağınık halde oldukça fazladır. Bakır, nikel, kurşun, kalay ve çinko gibi metallerin toplamından daha fazla zirkonyum cevheri bulunduğu tahmin edilmektedir.

Kullanım Alanları ve Biyolojik Önemi

Zirkonyum tüketiminin yaklaşık ’i zirkon, zirkonyum oksit ve zirkonyum bileşikleri olarak kullanılmaktadır. ’lik dilim ise zirkonyum metali olarak kullanılıyor.

Zirkonyum, yüksek performanslı vana ve pompalarda korozyona dayanıklı metal olarak kullanılır. Aynı zamanda nükleer reaktörlerin de önemli bir elementidir. Her yıl zirkonyum üretiminin ’ı nükleer enerji endüstrisinde tüketilmektedir. Nükleer enerjide kullanılan zirkonyumun hafniyumdan tamamen arındırılması gerekir, çünkü hafniyum termal nötronları absorbe eder. Nükleer reaktörlerde kaplama olarak uranyumla benzersiz kombinasyon oluşturur.

Zirkonyumun kullanıldığı bazı ürün ve alanlar şunlardır: Çelik üretimi, vakum tüpleri, tıptaki ve diş hekimliğinde protezlerde, patlayıcılar, yapay ipek, flaş, mıknatıs, losyonlar, deodorantlar, ter önleyiciler, ateşe dayanıklı askeri malzemeler, lamba, takı ve mücevherler.

Zirkonya, zirkon silikattan () suni elde edilen zirkonyum dioksit () bileşiğine verilen addır. Zirkonyanın en popüler formu, mücevherlerde ve takılarda kullanılan ve "sahte elmas" olarak tanımlanan elmas görünümlü, berrak, şeffaf bir taştır. Mücevher sektöründe "zirkon" olarak bilinen ürünler de aslında zirkonyadır.

Zirkonyumun günümüzde en sık kullanım alanı diş hekimliğidir. Vücutla uyumlu yapısı sebebiyle özellikle diş uygulamalarında kullanılan bazı ürünler zirkonyum içerir. Zirkon, zirkonya ve zirkonyum; porselen kron ve köprü, metal desteksiz kron ve porselenler, kaplamalar ve implantlarda kullanılabiliyor. Yüzde yüz beyaz olması, saydamlığı ve şeffaflığı sayesinde estetik bir görüntü elde edilebiliyor.

Zirkonyum mineral birikintilerinin bir bileşeni olarak karşımıza çıkar. Bu birikintiler çok yaygın olmasına karşın suda çözünmedikleri ve canlı organizmalar tarafından kullanılamadıkları için çevresel veya insan sağlığı için nasıl bir tehdit oluşturduğu bilinmemektedir. Ayrıca, zirkonyum karbonla bağlar oluşturmadığı için biyolojik sistemlerle entegrasyon göstermez; bu nedenle bilinen hiçbir biyolojik önemi yoktur.

İnsan Sağlığı ve Deri

Zirkonyumun deodorant ve antiperspirantlarda diğer alüminyum bileşikleri ile birlikte kullanıldığını görmekteyiz. Bunlar içerisinde en fazla zirkonyum oksiklorid hidrat kullanılmaktadır. Zirkonyum, ter kanallarında proteinlerle çökeltiler ya da hidrokist jel formu oluşturarak tıkanma yapmakta; bu da terlemeyi bir süre baskılamaktadır.

Zirkonyum içeren topikal kremler zehirli sarmaşık temaslarında tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Zirkonyumun deriden emilerek deride ya da aerosol formları solunarak akciğerde granulom yaptığı bilinmektedir.

Son yıllarda zirkonyum oksiklorid-alüminyum klorhidrat kompleksi deodorant, antiperspirant ve topikal kremlerde kullanılmaya başlanmıştır. Bu komplekslerde zirkonyumun serbest kalmadığı ve deride reaksiyonlar yapmadığı gösterilmiştir.


Göz Altı Morlukları ve Tedaviler

yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency