- Gösterim: 5920
Kişinin kendisinden alınarak hazırlanan yağ dokusunun estetik amaçlı enjeksiyonları son yıllarda dolgu uygulamalarında daha fazla tercih edilmektedir. Bunda yağ dokusunun ideal bir doku özelliklerine sahip olması en önemli faktördür. İdeal bir dolgu özellikleri arasında; hastanın kendi dokusu olması nedeniyle antijenik, uyuşmazlık ve alerjik reaksiyonlar göstermemesi, kolaylıkla tekrarlanabilir olması, canlı bir doku transferi olması nedeniyle enjekte edildiği alanda istenilen volüm ve dolgu etkisinin yüksek olması, herhangi bir bulaşıcı hastalık transferinin olmaması ve maliyetinin düşük olması sayılabilir. Ancak belki de en önemlisi yağ enjeksiyonunda dokuya canlı bir dokunun transfer edilmesidir. Bu noktada asıl tartışma transfer edilen yağ dokunun etkin klinik sonuçları ile ne kadar kalıcı olacağıdır. Kalıcılıkta belki de en önemlisi transfer edilen yağ dokusunda adipositlerin canlılıklarıdır. Bunun için yağın alınmasından transferine kadar standartlar belirlenmeye çalışılmıştır.
Yağ enjeksiyonları sonrası klinik çalışma ve gözlemler transfer edilen doku volümünün %30–60 oranında azaldığını göstermektedir. Bu azalma yağ doku hücrelerinin canlılıklarının kaybı olarak algılanmamalıdır. Çünkü yağ dokusu donor alandan alındığında alınan toplam volümün ancak %60'ı hücrelerinden oluşmaktadır. Geriye kalan kısmının ise %30'u tümesent anestezi solüsyonu ve %10'u likit (trigliserid içeren) yağdır. Yağ enjeksiyonu sonrası ilk haftalar bu tümesent ve likit yağ bölümü absorbe olmaktadır. Ayrıca ideal koşullarda alınan yağ dokusunda adipositlerin %90'ların üzerinde canlı kaldıkları gösterilmiştir.
Yağ enjeksiyonunda yağ dokusunun transfer edildiği dokuda kalıcılığı; hastanın genel sağlık durumuna, yağ dokusunun alındığı vücut anatomik bölgesinin kişinin genetik yapısının belirlediği primer yağ depolanma bölgesi olup olmadığına, hastanın uygulamadan önce ve sonra beslenmesine, hastanın bazal metabolizmasına, donor alandan yağın alınması tekniklerine, yağ dokusunun hazırlanması tekniklerine, yağ dokusunun transfer edileceği vücut anatomik alanına ve bu alanın hazırlığına gibi faktörlere bağlıdır.
Son yıllarda yağ enjeksiyonlarında çalışmalar transfer edilen yağ dokusunda hücrelerin daha uzun süre kalıcılıklarının arttırılmasına yöneliktir. Bu amaçla yapılan çalışmalarda en iyi sonuçlar yağ dokusunda adipositler ve yağ dokusundaki mezenşimal kök hücrelerin canlılıklarının arttırılmasında PRP etkinliği üzerinedir.
PRP; platelet rich plasma; kanda platelet yani trombositlerden zenginleştirilmiş plazma anlamına gelmektedir. Plateletler kemik iliği megakaryosit hücrelerinden köken alan kan hücreleridir. Bunların hücresel olarak çekirdekleri yoktur ve bölünüp çoğalamazlar. Kemik iliğinden kana geçtikten sonraki yaşam süreleri 5-9 gündür. Kanamanın durdurulmasında ve içeriklerindeki büyüme faktörleri ile yara iyileşmesinde rol oynamaktadır.
Plateletler doku ile temasları ile aktif hale gelmekte ve içeriklerindeki alfa granüllerini ortama salmaktadır. Bu alfa granüllerdeki büyüme faktörleri ve diğer peptidler yağ transferinde yağ dokusunun canlılığını ve dokuda daha uzun süre kalıcılığını sağlamaktadır.
PRP hastanın kanından özel işlemler sonrasında hazırlanmaktadır. PRP'de plateletlerin aktivasyonu için kalsiyum klorid kullanılmaktadır. Bu şekilde aktif hale gelen PRP ve yağ enjeksiyonu kombinasyonunda transfer edilen dokuda adipositler ve pre-adipositler daha uzun canlı kalmakta, bu hücreler arasında yeni kan dolaşımı daha hızlı gelişmektedir. Bu transfer edilen yağ dokusunun daha hızlı iyileşmesi anlamına gelmektedir. Bu hızlı iyileşme; transfer edilen yağ dokusunda nekroz, lipid içerikli kist gelişmesi, transfer edilen yağ dokusunda mikrokalsifikasyon oluşması riskini azaltmaktadır. Bu riskler özellikle kalça ve göğüs gibi yüksek volüm yağ transfer uygulamalarında daha yüksektir. Aktif PRP içerisinde PDGF (Platelet-derived growth factor; platelet kaynaklı büyüme faktörü) ve TGF-β1 (transforming growth factor beta 1) her ikisi de yüksek konsantrasyonda bulunmaktadır. Bunlar doku iyileşmesinde rol oynamaktadır. Bunlar platelet içerisinde alfa granüllerde yer almaktadır. Her ikisi de sadece plateletlerde değil, ayrıca dokuda makrofajlar, fibroblastlar ve endotel hücreleri içerisinde de yer almaktadır. Yağ enjeksiyonunda transfer edilen yağ dokusu kanüller ile tüneller şeklinde dokuya yerleştirilmektedir. Transferden sonra yağ greftlerinde oksijen azalmakta ve asidik bir ortam gelişmektedir. Çevre dokularda ise oksijen seviyesi normal ve doku pH'ı normaldir. Yağ dokusu + PRP transferlerinde hem transfer yapılan alanda hem de transfer dokusunda yağ hücreleri ve mezenkimal kök hücreler aktive olmakta, fibroblastlar aktif hale gelmekte ve kollajen yapımı başlamakta. Yeni kan dolaşımı oluşmakta, bu da transfer edilen yağ dokusu için son derece önemlidir. Bu başlangıç iyileşme süreci uygulamadan hemen sonraki saatler ve günler içerisinde görülmekte ve aktivasyon 1 hafta kadar sürmektedir. Sonrasında fibroblastlar aktive olmakta (TGF-β1 etkisi ile) 2 haftadan daha uzun süre bu aktivasyon devam etmektedir. Dokuda fibroblastlar artmakta ve pre-adipositler farklılaşmakta, yani lipogenezis olmaktadır. Pre-kollajen sentezi ile birlikte dokuda yeni kan damar ağı gelişmektedir. Aktif fibroblastlardan sentezlenen fibronectin ve hyaluronik asit doku hücre dışı desteklerini arttırmaktadır. Sonraki dönemde 1 yıl kadar süren doku olgunlaşma süreci başlamaktadır. PRP için hastadan 15-50 ml venöz kan, sitrat fosfat dekstroz içeren özel tüplere alınmaktadır. Bu tüpler 2000-3000 rpm'de santrifüjden geçirilmektedir. Böylece bu tüplerde kırmızı kan hücreleri, PRP (platelet rich plasma; plateletten zengin plazma) ve PPP (platelet poor plasma; plateletten fakir plazma) ayrılmaktadır. PPP trombin ile birleştirildiğinde fibrin doku yapışkanı gibi kullanılabilmektedir. Özellikle açık cerrahi ve deri greftlerinin yapıştırılmasında trombin eklenerek kullanılmaktadır. Donör alandan alınan yağ aspirasyon dokusu ilk olarak yıkanarak tümesent anestezi solüsyonu, hücre materyali ve likit yağlardan arındırılmaktadır. PRP, yağ enjeksiyonunda alınan yağ dokusu ile birlikte kullanılmaktadır. Bu amaçla büyük volümlü yağ transferlerinde her 500 ml yağ dokusuna 10-20 ml PRP eklenmektedir. Küçük volümlü yağ transferlerinde ise 9 ml yağ dokusuna 1 ml PRP eklenmektedir. Sonrasında trombin-kalsiyum klorid eklenmektedir. Yağ grefti ve PRP'nin karışması nazikçe sağlanır ve trombosit aktivasyonu ve aktivasyon ürünlerinin salınımı için 5-10 dakika beklenir. Yağ grefti + PRP, yüz ve vücutta estetik olarak amaçlanan anatomik alanlara transfer edilmektedir. Hasta ayakta ya da oturur pozisyonda yağ transferi yapılacak alanlar işaretlenir.