Sivilce İzlerinde Yağ Enjeksiyonu

Akne vulgaris 15-25 yaş döneminde, ergenlik çağındaki toplumda %90'ın üzerinde bir yaygınlığa sahip, heryıl 0,5 milyardan fazla insanı etkileyen, hastalara göre farklı klinik şiddetler ile seyreden en yaygın cilt hastalığıdır. İltihaplı akne lezyonları kalıcı izlere neden olabilmektedir. Cilt seviyesinde çökmeler yapan akne sonrası izler "atrofik akne skarları" olarak tanımlanmaktadır. Atrofik aken skarları akne izlerinin yaklaşık %75'ini oluşturmakta ve fiziklsel özeliklerine göre buz kıracağı, boxcar veya rolling skar olmaka üzere özel tanımlar almaktadır. Sıklıkla yüz başta olmak üzere sırt ve dekolte bölgelerinde gözlenmektedir. Akne skar dokusunda pigment değişiklikleri ve 3 boyutlu yapılarının getirdiği ışık-gölge etkileri görsel olarak kilileri olumsuz etkilemekte, etkilenen bireylerin sosyal yaşamlarını, öz saygılarını ve beden imajlarını olumsuz etkilemekte. Sıklıkla depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklarla birlikte görüldüğü tespit edilmiştir.

Günümüzde atrofik akne izleri için standart bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Akne izlerinin görünümünü iyileştirmek için çeşitli tedavi yaklaşımları kullanılmış ve başarı oranları değişkenlik göstermiştir. Geleneksel tedavi yöntemleri arasında cilt aşındırma, dermabrazyon, derin kimyasal peeling, nonablatif lazer uygulamaları, dermal dolgular, mikroiğneleme, punch deri greftleri ve fraksiyonel CO2 lazerler sayılabilir. Son yıllarda, akne izlerinde hücresel tedaviler kullanılmaktadır. Hücresel tedaviler içerisinde 2013 yılında kullanılmaya başlanan yağ enjeksiyonlarını görmekteyiz. Akne izleri için çoğu monoterapi yaklaşımı yetersiz etki sağladığından, birden fazla tedaviyi bir arada kullanan kişiye özel kombine tedavi gereklidir. Ancak akne skarları sofistik yapıları ile tedavileri oldukça zor problemlerdir. Çoklu seanslar gerektirmektedir ve en iyi sonuçlar yukarıda sayılan tedavilerin kombinasyonları ile elde edilmektedir. Uygulama öncesi hastaya %50'nin üzerinde ancak hiçbir zaman %100 bir sonuç elde edilemeyeceği ifade edilmelidir. Yağ enjeksiyonları akne skarlarında son yıllarda daha popüler olmaya başlamıştır. Bunda; yağ enjeksiyonlarının akne skarlarının hem derin volüm hem de yüzeysel dolgu etkileri göstermesi, yağ enjeksiyonu sırasında yağ dokusundaki kök hücrelerin deride daha kalıcı bir destek dokusu oluşturması, maliyetlerin daha düşük olması gibi etkenler sayılabilir. Yağ enjeksiyonlarında hücre greftlerinin yağ hücreleri, hücreler arası destek doku ve yağ kaynaklı kök hücrelerden (ADSC'ler) oluştuğu unutulmamalıdır. Yağ greftlerinin skarlarda yeniden yapılandırma etkisi ADSC'lerle ilişkili olabilir. Atrofik akne skarlarında yağ enjeksiyonları yara izlerinde hacim sağlarken ADSC'ler de atrofik skarı yeniden yapılandırmakta, uygulama öncesi subsizyon atrofik skar zeminindeki fibröz bantların kesilmesini sağlamaktadır.

"Coleman protokolüne" göre karın alt kısmına tümesent anestezi yapılmakta (20 mL %0,5 lidokain + 1 mL 1:1000 epinefrin 1000 mL serum fizyolojik içerisinde). Anestezi sonrası 3,0 mm'lik çok delikli bir aspirasyon kanülü ile manuel olarak 20 mL'lik bir Luer-Lok şırıngaya karın alt kısmından lipoaspirasyon yapılmakta. Elde edilen lipoaspirasyon serum fizyolojik ile yıkanarak filtreleme yapılmakta. Sonrasında lipoaspirasyonla alınan yağ doku hücre süspansiyonu 3 dakika boyunca 3000 rpm'de santrifüjlenmekte. Santrifüj sonrası sadece yağ doku hücre süspansiyonu ayrılmakta. Bu boş bir 20 mL'lik Luer-Lok şırıngaya 1,4 mm delikli transfer konnektörle bağlanmakta. Yağ doku süspansiyonu 2 şırınga arasında 30 kez geçirilerek doku boyutları küçültülmekte. Daha sonra tekrar 3 dakika boyunca 3000 rpm'de santrifüj uygulanmakta. Daha saf yağ doku süspansiyonu elde edilmekte. Uygulama yapılacak akne atrofik skar işaretlenmekte, benzalkonyum klorür ile sterilize edilmekte ve lokal anestezi uygulanmakta. Ciltte çökmeler yapan yara izinin altındaki yapışıklıkları kesmek ve yağ enjeksiyonu için 18 gauge iğne ile subsizyonlar ve mikro insizyonlar yapılmakta. Bu amaçla hem subsizyon yapan hem de yağ enjeksiyonunda kullanılan özel kanüller geliştirilmiştir. Subsizyon kanülleri, atrofik skarların dışında, nasolabial fold ve glabellar derin kırışıklıkların yağ enjeksiyonunda kullanılmaktadır. Subsizyonlar sırasında yağ enjekte edilerek cilt seviyesinde çökme görünür bir yüksekliğe ulaşana kadar yağ dokuya enjekte edilmektedir. Atrofik akne skarlarında ilk olarak atrofik skar alanı işaretlenir, alan iki parmak arasında sabitlenir ve yağ yüzeysel dolgu amaçlı mikro damlalar şeklinde tünel tekniği ile uygulanır. Daha sonra deride doku volümü verilmesi için daha derin uygulama yapılır. Bu şekilde uygulandığında yüzeysel ve derin skarlarda etkin sonuçlar alınmaktadır.

sivilcede_yag_enjeksiyonu_01.jpg

 

Akne skarlarının atrofik formlarında fibrotik bantların varlığı nedeniyle subsizyon mutlaka yapılmaktadır. Subsizyon sırasında atrofik skar dokusu altında hafif kanama olmaktadır. Bu kanama, skar dokusu altında yeni kolajen yapımını uyarmakta ve atrofinin hafif yükselmesinde de etkili olmaktadır. Subsizyonlar maksimum sonuç için aynı skar dokusuna 4 hafta ara ile yapılabilir. Yağ enjeksiyonundan hemen önce tekrarlanır; bu şekilde yağ transferi yapılmaktadır. Atrofik akne skarları içerisinde ice pick skarlar belki de en zor alanlardır. Yağ enjeksiyonları maalesef bunlarda etkili değildir. Bunlarda özellikle mikroiğneli radyofrekans daha iyi sonuçlar vermektedir. Ancak boxcar ve rolling atrofik skarlarda volüm ve dolgu etkisi ile yağ enjeksiyonları daha iyi sonuçlar vermektedir. Sonrasında yapılacak CO2 lazer cilt yenileme uygulamaları daha iyi sonuçlar vermektedir.

Akne skarlarında yağ transferi sonrasında yağ dokusunun kalıcılığı; yağ dokusunun alınma şekline, alınan yağ dokusuna yapılan işlemlere, yağ dokusunun kan ve tümesent anestezik maddeler ile temasına, yağ transferinin yapıldığı doku alanına ve yağ transferinde enjeksiyon yöntemine bağlıdır. Bu çoklu faktörler içerisinde belki de en önemlisi transfer edilen yağın dokuya verildiği volümlerdir. Yapılan çalışmalar, yağ dokusu çapı eğer 3 mm'den küçük ise transfer edildiği dokuda daha zengin bir damarlanma ve beslenme koşulları bulduğunu göstermektedir. Ayrıca donor alandan yağın alınmasında 10 cc şırınga ile manüel yapılacak negatif basıncın daha etkin olduğu gösterilmiştir. Yağ enjeksiyonunda da 1-2 ml enjektörler kullanılmaktadır. Bu enjektörlerde yağın enjeksiyonunda daha az basınç uygulanması gerekmektedir.

Son olarak, yara izlerine kompresyon uygulanmadan steril gazlı bezle pansuman yapılmaktadır. 3 gün boyunca oral antibiyotik kullandırılmaktadır. Enjekte edilen yağ dokusunun ancak %50'si kalıcı olmaktadır ve 2-3 ay sonra tekrar seanslar gerektirmektedir. Yağ enjeksiyonu sonrası atrofik akne skarlarında yapılan çalışmalarda bir süre sonra atrofik skar yapısında fibrozis, transfer edilen yağ dokusu içerisine yeni damarsal yapıların oluşumu ve yağ kök hücrelerinin yağ hücrelerine farklılaştıkları görülmektedir. Akne skarlarında yağ enjeksiyonu sonrası geçici yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bunlar, uygulama alanında ödem, ekimoz ve deri yüzeyinde hafif düzensizlikler gibidir. Yağ transfer alanında lokal yağ dokusunda hipertrofi gelişebilmektedir. Steril yağ kistleri gelişebilmektedir. Bunlarda IL kortizon enjeksiyonları yapılabilmektedir. Nadir görülen diğer yan etkiler, uygulama alanında hiperpigmentasyon ve lokal enfeksiyon gibidir.

 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency