- Gösterim: 16192
Akne sonrası gelişen cilt seviyesinde çökmeler gösteren atrofik akne skarları kadın ve erkekte % 75 gibi yüksek oranlarda görülmektedir. Klinik olarak orta-şiddetli atrofik akne skarları fiziksel, estetik, sosyal, ve psikolojik problemlere neden olmaktadır. Akne izlerinin tedavisi; izlerin klinik ve estetik şiddetine, tedavilerin etkinliği ve maliyetine, doktorun hedeflerinin hasta beklentilerini karşılamasına, uygulamaların yan etki profiline ve bu tüm süreçlerin hasta üzerindeki psikolojik ve duygusal etkisine bağlı olarak değişmektedir. Günümüzde bu problemler için birçok tedavi protokolü birlikte kullanılmakta: subsizyon, kimyasal peeling, mikrodermabrazyon, mikroneedling (dermaroller ve dermapen gibi), TCA CROSS, punch graft ve eksizyon, mikroneedle RF, dolgular, otolog yağ transferleri, PRP ve lazerler gibi. Bu tedavi opsiyonları içerisinde subsizyon ve PRP'nin seçilmiş uygun hastalarda birlikte kullanımı tatmin edici klinik ve estetik sonuçlar vermekte.
Subsizyon ve PRP uygulaması öncesi hastanın akne skarlarının klinik değerlendirmesi yapılmakta. Klinik değerlendirme sırasında atrofik skarlar için klinik sınıflama ve skorlama yapılmakta (Goodman ve Baron Aken Skar derecelendirme sistemi). Bu sınıflamaya göre;
- Grade 1 de atrofik ve hipertrofik akne izleri yok. Sadece akne izleri olarak eritematöz(kırmızı), hiper-hipopigmente renk değişimleri görülmekte.
- Grade 2 de atrofik ve hipertrofik akne izleri var. Bu izler 50 cm'lik sosyal iletişim mesafesi ve daha uzaktan fark edilemeyecek kadar az belirgindir. Bunlar erkek ve kadınlarda basit kozmetik kapatıcılar ile ya da erkeklerde sakal uzatılarak kamufle edilebilmektedir.
- Grade 3 atrofik ve hipertrofik akne izleri var. Bu izler 50 cm'lik sosyal iletişim mesafesinden fark edilecek kadar belirgin. Bunların kozmetik kapatıcılar ve sakal ile kamufle edilmesi oldukça zor. İzlerin olduğu alanda deri gerildiğinde izlerin belirginliği kaybolmakta.
-
Grade 4 de atrofik ve hipertrofik akne izleri var. Bu izler 50 cm'den daha uzak mesafelerde bile fark edilecek kadar belirgin. Bunların bir şekilde kamufle edilmesi imkansız. Ayrıca izlerin olduğu alanda deri gerildiğinde bile izler kaybolmamakta.
Subsizyon + PRP uygulamaları grade 2'de yüksek ve 3'te orta düzeyde boxcar ve rolling skarlarda klinik ve estetik cevaplar vermektedir. Grade 3 ve 4 de ise diğer akne skar tedavi protokolleri tercih edilmelidir(akne izlerinde cerrahi tedaviler, otolog yağ transferleri ve lazerler gibi). Icepick skarlarda bu tedavi protokolü kullanılmamaktadır. Akne skar alanında sterilizasyon sağlandıktan sonra özellikle cilde paralel açılandırılan ışık kaynağı ile cilt seviyersindeki çökme alanları sapatanarak özel cerrahi kalem ile işaretleme yapılmakta. Subsizyon alanları az sayıda ve küçük ise enjeksiyon anestezi yada anestezik kremler ağrı kontrolü sağlanır. Subsizyon alanı geniş ise bölgesel yada tümesent anestezi uygulanabilir.
Subsizyonu basitçe açıklamaya çalışırsak, deri yüzeyinde gelişen çökmeleri yapan fibröz bantların mekanik olarak özel iğnelerle kesilmesidir. Subsizyon, deri yüzeyinin bütünlüğünü bozmadan altında yapılan cerrahi işlem olarak tanımlanabilir. Mekanik olarak bu bağların kesilmesiyle deriden çökmeler yükselirken, tam altında kanamalar ve doku hasarı gelişmektedir. Yaratılan kanama bir taraftan dimple altında cildin yeniden alt dokulara bağlanmasını engellerken, kan ve oluşan pıhtılaşma yapısındaki onarıcı ve büyüme faktörleri skar altındaki dokuda yeniden yapılanmaların (yeni kollajen ve destek dokuların yapılması gibi) oluşmasını sağlamaktadır. Subsizyon, günümüzde başta akne sonrası gelişen atrofik skarlar olmak üzere birçok durumda kullanılmaktadır.
Atrofik alanın çevresinden özel subsizyon iğneler ile girilerek cilt altında subsizyon işlemi yapılır. Subsizyon özel iğneleri cilt olarak geçtikten sonra cilt yüzeyine paralel olacak şekilde atrofik skarın zeminine ulaşılır(cilt altında subdermal plan), skar zemininde yavaş hareketler ileri geri hareket ettirilerek subsizyon tamamlanır. Uygulama sırasında deri iki parmak arasında sıkıştırılarak veya gerilerek iğnenin skar dokusunda kontrollü hareketi sağlanır.
Uygulama atrofik skarda yükselme gözlene kadar devam edilir. Sonrasında iğne çıkarılarak üzerine 1-2 dakika hafif kompresler yapılarak kanama kontrolü sağlanır. Uygulama alanında subsizyonun mekanik doku hasarı etkisine bağlı olarak ekimoz(çizgisel tarzda yada noktasal deri altı kanamaları), ağrı ve gerginlik hissi, ödem ve ekimoz gelişebilmektedir. Ödem 1-3 günde, ekimoz 3-7 günde kendliğinden iyileşmektedir. Subsizyondan hemen sonra atrofik skar cilt çukurluğu yükselmekte ve doku onarımı 12. haftaya kadar sürmektedir.
Subsizyon sonrası PRP uygulamasına geçilmekte. PRP için hastadan 20 ml venöz kan alınmakta. PRP elde edilmesinde 2 step(2 santrifüj) yöntemi kullanımakta. 800 rpm de 8 dakika (1. Step yavaş santrifüj) santrifüj uygulanmakta sonra plasma alınarak 1,200 rpm de 12 dakika (2. Step hızlı santrafüj) santrafüj uygulanmakta. Plasmanın en üstte kalan 2/3 kısmı alınmakta. Bu bölüme kalsiyum klorid eklenerek atrombositler aktive edilmekte(her 9 ml PRP için 0.1 ml kalsiyum klorid kullanılmakta).
Aktive edilmiş PRP özel iğneler ile subsizyon uygulanan atrofik akne izlerine(ice pickler hariç) uygulanır. Skarın boyutuna göre değişmekle birlikte her bir atrofik lezyona 0.05-0.3 ml enjeksiyon yapılır. Uygulama sonrası ilk 24 saat yüzün yıkanması istenmez. Sonrasında dikkatli bir şekilde yıkanarak antibakteriyal bir kremin 10-14 gün kullanımı istenir. Bu iki uygulama 4-6 hafta arar ile 3-4 seans tekrarlanmakta.