“Nevus” ve “mole”ler halk arasında “ben” olarak bilinir. Ancak cildimizdeki her renk değişimi ve kabarma gösteren oluşumun ben olmadığı unutulmamalıdır. Bu nedenle cildimizdeki her sıra dışı yapının ben olup olmadığının tanısının bir cildiye uzmanı tarafından konulması gerekmektedir. Benler, ciltte melanositlerden farklılaştığı düşünülen ve melanin sentezleme yeteneğine sahip “nevomelanositer” hücrelerden oluşan cildin tümörleridir. Ciltte melanosit ve nevomelanositlerin ortak özelliği, “malign melanoma” cilt kanserine dönüşebilme potansiyelleridir. Bu nedenle benlerin tanısı, takipleri ve tedavileri son derece önemlidir ve konusunda uzman dermatolog tarafından yapılmalıdır. Genel olarak estetik görsellikleri dışında zararsız olan benler, cilt renginde ya da sıklıkla kahverengi veya siyah renkte olurlar. Bazıları deriden kabarık dururken, bazıları deri seviyesindedir. Çok değişken boyutlarda gözlenebilirler. Doğuştan olabildikleri gibi sonradan da çıkabilirler. Görünüşlerine, renklerine, kökenini aldıkları hücrelere ve ciltte yerleştikleri anatomik derinliğe göre farklı isimlerle adlandırılırlar; epidermal nevüsler, melanositik nevüsler ve dermal melanositik nevüsler olmak üzere. 

Bende öncelik, klinik tanının konulması ve dermoskopik muayene sonrası varsa kanserojen potansiyelinin belirlenmesidir. Tüm vücut ben muayenesi yapılarak şikayete konu olan benin ve diğer benlerin tanımlanması gerekmektedir. Mümkünse ben haritası hazırlanarak tüm benlerde dermatoskop denilen özel bir tanısal alet ile değerlendirme yapılmalıdır. Gerekli olan benlerde dijital fotoğraflama yapılarak bilgisayar destekli programlarla arşivlenmeli ve ben takip program takvimi hazırlanmalıdır. Kişisel ben muayeneleri ve benlerdeki risk faktörleri hastaya mutlaka anlatılmalıdır. 

Gerekli olan benler cerrahi olarak alınarak, biyopsi yapılarak patolojik değerlendirme yapılmalıdır. Klasik olarak tanısal şüphe ya da risk taşımayan benlerin alınması veya çıkarılmasında medikal bir gereklilik bulunmamaktadır. Ancak estetik amaçlarla benler, lazerler ile cerrahi uygulamalara göre daha minimal iz bırakacak şekilde alınabilmektedir.