- Gösterim: 4472
Melanomla Mücadelede Bilinç ve Korunma
Melanom bilincini artırmaya yönelik kampanyalar ve uzmanlara yönelik eğitim programları, güneşten korunmanın ve düzenli muayenelerin önemini vurgulayarak erken tanıyla hayat kurtarma şansını yükseltir.
Solaryum: Ölümcül Bir Moda Akımı
Malign melanomun temel nedenlerinden biri ultraviyole (UVR) ışınlarıdır ve solaryumlar yapay UVR içerir. Uzun vadede solaryum kullanımı, melanom ve diğer cilt kanserlerinin yanı sıra cilt yaşlanması ve lekelerden doğrudan sorumludur. Yapılan araştırmalar, yılda 12'den fazla solaryum kullanımının melanom riskini 10 kat artırdığını göstermektedir. Bu nedenle solaryumdan kesinlikle uzak durulmalıdır.
Güneş: Vazgeçilmez Ama Tehlikeli Dost
Tüm cilt kanserlerinin asıl sorumlusu güneştir. Bronzlaşma, çoğu kişinin düşündüğünün aksine bir sağlık göstergesi değil, cildin maruz kaldığı hasarın bir işaretidir. Bu, aslında deri hücrelerinin kanserojen UV ışınlarından korunmak için DNA'larını savunma çabasıdır.
-
Çocuklukta Başlayan Risk: Hayatımız boyunca aldığımız UVR'nin %80'ini ilk 18 yılda almaktayız. Bu nedenle, cilt kanserlerine karşı bilinçlenmeye erken çocukluk döneminde başlamak hayati önem taşır.
Melanoma ile Mücadelede Güneşten Korunmak: Hayat Boyu Bir Alışkanlık
Güneşten korunma, sadece kozmetik bir kaygı değil, aynı zamanda ciddi sağlık sorunlarını önlemek için hayati bir adımdır. Bu, bireysel bir çaba olmaktan öte, toplumun genelinde yerleşmesi gereken bir alışkanlıktır. Estetik problemleri olan hastalar, güneşin riskleri hakkında bilinçlendirildiğinde, bu mesajı benimsemeye en açık gruplardan birini oluşturur.
Güneşten Korunmada Temel İlkeler
Güneş ışınlarının şiddeti coğrafyaya, mevsime ve günün saatine göre değişir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde olduğu gibi UV indeksinin takip edilmesi önemlidir.
-
Koruyucu Ürünler ve Giysiler:
-
Hiçbir güneş kremi UV ışınlarının tamamını engelleyemez. Bu yüzden güneşten kaçınmak için kremin yanı sıra koruyucu giysiler, şapka ve gözlük kullanmak gerekir.
-
Giysi seçimi önemlidir. Polyester, güneşten korunmada en etkili kumaşlardan biridir. Giysinin kalınlığı, koyu rengi ve sıkı dokunmuş olması koruyuculuğunu artırır. Beyaz, pamuklu ve keten gibi kumaşlar ise genellikle düşük koruma sağlar (SPF 15'in altında).
-
-
Ek Önlemler:
-
Akıllı telefonlardaki özel uygulamalar, bulunduğunuz konuma göre UV riskini ve kullanmanız gereken koruyucu ürünleri belirleyerek rehberlik edebilir.
-
Sadece direkt gelen ışınlar değil, kar, kum ve su gibi yüzeylerden yansıyan ışınların da zararlı etkileri olduğu unutulmamalıdır.
-
Güneşte kalma süresi de alınan UV dozunu belirler. Giysiler, şemsiyeler veya tenteler ışınların önemli bir kısmını engelleyebilir.
-
Risk Altındaki Gruplar ve Yaşamsal Önemi
Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl veya sarı saçlı kişiler, koyu tenlilere göre güneşe karşı daha hassastır. Aynı şekilde, bebekler ve çocuklar da yetişkinlerden daha az dayanıklıdır. Güneşin zararlı etkilerinden korunma, çocukluk çağında başlayıp hayat boyu devam etmesi gereken bir uygulamadır.
Güneşten Korunmayı Bir Alışkanlık Haline Getirmek İçin Davranış Önerileri
Güneşten korunma, sadece tatillerde değil, günlük yaşamın bir parçası olmalıdır. İşte bu alışkanlığı kazanmak için atılabilecek adımlar:
-
Gölgeleri Tercih Edin: Açık havada (spor, plaj, piknik vb.) zaman geçirmeniz gerektiğinde, daima gölge bir yer bulmaya çalışın.
-
Doğru Kıyafetleri Giyin: Geniş kenarlı şapka ve UV ışınlarını yansıtan güneş gözlüğü takın. Sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılmış giysiler tercih edin.
-
Güneşin En Yoğun Olduğu Saatlerden Kaçının: Mümkünse, dışarıda geçireceğiniz zamanı sabah 10.00 ile 16.00 arasına denk getirmeyin.
-
Güneş Kremi Kullanın: Güneşte kalacağınız zaman, cildinizin açıkta kalan tüm bölgelerine güneş koruyucu krem veya losyon sürün.
-
Çocukları Koruyun: Bebek ve çocukları en az SPF 30 faktörlü ürünlerle koruyun ve öğlen saatlerinde güneşe maruz kalmalarını engelleyin.
Güneş Koruyucular Hakkında Bilinmesi Gerekenler
-
SPF ve UV Korunması: Güneş koruyucu faktörü (SPF), sadece UVB ışınlarına karşı koruma etkisini gösterir ve UVA ışınları hakkında bilgi vermez. Bu yüzden, hem UVA hem de UVB'ye karşı koruma sağlayan ürünleri tercih edin. Parsol 1789, avobenzon ve Meksoril gibi içerikler UVA koruması için önemlidir.
-
Kullanım Miktarı: Laboratuvar ortamındaki testlerin aksine, günlük kullanımda ürünler yeterli kalınlıkta uygulanmadığı için, etikette belirtilen koruma faktörünün %20-50'si kadar bir etki sağlanır. Bu nedenle kremi cömertçe uygulamak önemlidir.
-
Çocuklar İçin: 2 yaşın altındaki çocuklarda kimyasal güneş koruyucular kullanılmamalıdır.
-
Tam Koruma Yok: Hiçbir güneş koruyucu, güneşi tamamen bloke edemez. Ürün etiketlerinde "güneşi bloke etme" gibi ifadelerin kullanılmasına bu nedenle izin verilmemelidir.
-
Günlük Kullanım: Güneşe çıkmayı planlamasanız bile, camdan geçen UVA ışınlarından korunmak için güneş koruyucularını her gün kullanmak tavsiye edilir.
-
Böcek Savar Etkileşimi: Güneş koruyucularıyla böcek savarların etkinliğinin birbirini etkilediği bilinmektedir. Bu ürünlerin ayrı ayrı uygulanması önerilir.
Ek Korunma Yolları
-
Şapka ve Kıyafet: Geniş kenarlı bir şapka takmak yaklaşık SPF 5 değerinde koruma sağlar.
-
Pencere Koruyucuları: Arabaların, teknelerin ve evlerin pencerelerine UVA ışınlarını engelleyen koruyucular yerleştirerek maruziyeti azaltabilirsiniz.
Güneş Koruyucu Ürünler: Kullanım ve Seçim Rehberi
Güneş koruyucu ürünler, cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumak için hayati öneme sahiptir. Ancak doğru ürünü doğru zamanda ve doğru miktarda kullanmak en etkili sonucu verir. "Doğru kişiye, doğru zamanda, doğru ürün" yaklaşımı, korunmanın temel prensibidir.
-
UVB ve UVA Koruması: Ürünlerin üzerindeki Güneş Koruma Faktörü (SPF) numarası, sadece UVB ışınlarına karşı koruma kapasitesini gösterir. Etkili bir korunma için, hem UVB hem de UVA'ya karşı koruma sağlayan ürünler tercih edilmelidir. Bazı derecelendirme sistemleri (1-4 yıldız gibi) UVA koruma seviyelerini belirtir.
-
Doğru Kullanım Miktarı: Uluslararası standartlara göre, bir yetişkinin tüm vücudu için yaklaşık 30 ml (yaklaşık iki yemek kaşığı) güneş koruyucu kullanması gerekir. Yüz için ise bu miktar yaklaşık 1.2 gramdır. Çoğu insan bu miktarın çok altında ürün kullandığı için, etikette belirtilen korumanın sadece %20-50'sini elde edebilir.
-
Ne Zaman ve Ne Sıklıkta Uygulanmalı: Güneş koruyucu ürünler, güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce sürülmelidir, çünkü etkileri hemen başlamaz. Terleme, su ile temas veya havluyla kurulama sonrası etkileri azalabileceği için her iki saatte bir yeniden uygulanmalıdır.
-
Su Direnci: Bir güneş koruyucu, suya daldırıldıktan 40 dakika sonra bile SPF etkinliğini koruyorsa "suya dirençli" olarak adlandırılır. 80 dakika boyunca korumayı sürdürüyorsa "suya çok dirençli" kabul edilir. Bu ürünlerdeki yağlı his, lipofilik yapıları sayesinde deriye daha iyi tutunmalarını sağlar.
-
İlave İçerikler: Bazı koruyucu ürünlere, serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltan E vitamini ve beta-karoten gibi antioksidanlar da eklenmektedir.
Güneşten Korunmada Genel Davranışlar
-
Giysi ve Aksesuar Kullanımı: Sadece kremle yetinmeyin; kapalı giysiler, geniş kenarlı şapkalar ve UV filtreli güneş gözlükleri de kullanın.
-
Tehlikeli Saatlerden Kaçının: Güneş ışınlarının en yoğun olduğu 11:00-15:00 saatleri arasında güneşe maruz kalmaktan kaçının.
-
Hava Durumuna Aldanmayın: Bulutlu, rüzgarlı veya serin havalarda da ultraviyole ışınlarının cilde zarar vermeye devam ettiğini unutmayın.
-
Cilt Tipine Göre Koruma: Açık tenli, açık renk gözlü ve kızıl/sarı saçlı kişiler ile bebek ve çocuklar, daha yüksek koruma faktörüne ihtiyaç duyar. Günlük aktivitelerde SPF 15-20 yeterli olabilirken, deniz kenarı gibi yoğun güneşe maruz kalınan yerlerde en az SPF 30 kullanılmalıdır.
Fiziksel Güneş Koruyucuları
Bunlara bariyer güneş koruyucuları da denir ve fiziksel koruyucular olarak bilinirler. Ultraviyole (UV) ışınlarını ayna gibi yansıtarak ve dağıtarak etkili olurlar. UV, görünür ve kızılötesi (infrared) spektrumları da içeren en geniş ışık aralığını bloke eden bu güneş koruyucuların kullanımı, özellikle plajda veya yüksek irtifalarda yoğun güneşe maruz kalma beklendiğinde önerilir.
Hassas cilde sahip kişiler, kimyasal güneş koruyuculara kıyasla fiziksel güneş koruyucuları daha iyi tolere etmeye yatkındır. Fiziksel güneş koruyucularda en sık kullanılan maddeler titanyum dioksit (TiO2), magnezyum oksit, demir oksit, çinko oksit (ZnO), magnezyum silikat (talk), kaolin, baryum sülfat ve kırmızı veteriner vazelindir. Hassas ciltlerde daha rahat tolere edilebilmesi ile UVA ve UVB'ye karşı koruma sağlaması bu ürünlerin avantajlarıdır.
Kalın bir tabaka şeklinde uygulanması gereken eski formülasyonlar güneşte eriyebilir, giysileri boyayabilir ve akneye neden olabilirler. Bu maddelerin bir kısmı o kadar opaktır ki, görünüm itibarıyla pek çok hasta tarafından kozmetik olarak kabul edilmez. Opak görünümleri kozmetik açıdan problem olabilse de, son yıllarda çinko oksit ve titanyum dioksidin mikronize preparatlarını içeren şeffaf veya kolloidal süspansiyonlar geliştirilmiştir. Bu formülasyonlar, deri yüzeyinde kaldığı ve sistemik olarak emilmediği için popülerdir. Bu durum, tahriş ve duyarlılığı en aza indirirken güvenlik profilini en üst seviyeye çıkarmaktadır.
UVA spektrumuna karşı koruyan ve kullanım için onay almış diğer bir güneş koruyucu içeriği, organik kimyasal olan avobenzondur.
Bununla birlikte, fiziksel güneş koruyucu içeren metal oksitlerle ilgili olası bir sorun, ışınlarla karşılaştıklarında yüzeylerinde serbest oksijen radikalleri oluşturabilmeleridir. Bunların ciltte istenmeyen olayları başlatabileceği öne sürülmüştür. Bu nedenle pek çok üründe, bu maddelerin fotoreaktivitesini en aza indirmek için deri yüzeyi dimetikon veya silikon ile kaplanmaktadır.
Kimyasal Güneş Koruyucuları
Kimyasal güneş koruyucular, genellikle fiziksel güneş koruyucularla veya birbirleriyle birleştirilerek, belirgin güneşe maruz kalma zamanlarında kullanılabilecek daha yüksek SPF'li ürünler oluşturmak için kullanılır. Bu koruyucular, sentetik olarak hazırlanan organik kimyasallardan oluşur. UV ışınlarını absorbe ederek ışığın enerjisini emerler ve emilen bu enerji, ya ısı ya da ışık olarak dağıtılır ya da bazı kimyasal reaksiyonlarda kullanılır.
Bu durum, bir formülasyon içindeki diğer kimyasallara saldırabilen serbest radikallerin veya fotoürünlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu yan ürünler, emildiklerinde cildin kendisine de zarar verebilir. Bununla birlikte, çoğu durumda ışın basitçe daha uzun bir dalga boyunda yeniden yayılır ve serbest radikal oluşumuna yol açmaz.
Bu renksiz ve sıklıkla kokusuz maddeler, UV ışınını emdikleri ve yansıttıkları için filtre görevi görerek UV ışınının epidermise geçişini önler. Pek çok kimyasal güneş koruyucunun, hassas ciltli hastalarda alerjik veya fotoalerjik reaksiyonlara neden olduğu bildirilmiştir.
Kimyasal güneş koruyucuların diğer bir dezavantajı, bazılarının UV ışınına maruz kaldığında stabil olmamasıdır. Örneğin, güneşi taklit eden bir ışığa 15 dakika boyunca maruz kalmanın avobenzonun %36'sına zarar verdiği bildirilmiştir. Dahası, avobenzon parçalandıkça formüldeki diğer organik koruyucu maddeler de zarar görebilir.
Bazı kimyasal güneş koruyucular sistemik olarak emilmekte olup, bu emilim düzeyi ürünü kullanan kişilerin idrarında saptanmıştır. Bu nedenle, kimyasal güneş koruyucular 2 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır.
Bu ürünler, hassas kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. UVB'yi absorbe edenler (para-aminobenzoik asit, sinamatlar, salisilatlar, fenilbenzimidazol sülfonik asit) ve UVA'yı absorbe edenler (benzofenonlar, metinil antranilat, parsol 1789) şeklinde sınıflandırılırlar. Yüksek SPF elde etmek için düşük konsantrasyonda güneşten koruyucu içeren kombinasyonlar kullanılmaktadır.
UVB'ye Karşı Etkin Güneş Koruyucu İçerikleri
Para-aminobenzoik asit (PABA)
Para-aminobenzoik asit (PABA), suda zayıf çözündüğü için sadece alkol içeren taşıyıcılar için uygun olan ve en sık kullanılan ilk güneş koruyucu bileşenlerinden biridir. Ciltte batma hissine neden olması ve hem pamuklu hem de sentetik kumaşları boyaması gibi olumsuz yan etkilerle ilişkilidir. Bu nedenle, sonraki formülasyonlar "PABA içermez" olarak etiketlenmiştir. Bu sorunu önlemek amacıyla üreticiler, suda çözünebilen ve stratum korneuma (derinin en üst katmanı) nüfuz etmeyen PABA türevleri geliştirmişlerdir. En yaygın kullanılan türev, güçlü bir UVB emici olan oktil dietil PABA veya padimat O'dur. PABA ve türevlerinin kullanımıyla ilişkili fotoalerjik reaksiyonlar bildirilmiştir.
Sinnamatlar
Bu bileşikler, büyük ölçüde PABA türevlerinin yerini almıştır. Bunlardan en sık kullanılanı, 310 nm'de maksimum UV emme özelliğine sahip olan oktil metoksi sinnamat (OMC)'tır. Makyaj fondötenleri, rujlar ve saç şekillendiricileri gibi birçok kozmetik ürün bu bileşiği içerir. Bu, özellikle güneş koruyucuların verdiği yağlı hissiyattan hoşlanmayanlar için önemli bir seçenektir (erkekler yağlı formülasyonlardan şikâyet etme konusunda en başta gelmektedir).
Sinnamatların suda çözünürlüğü zayıf olduğu için yıkama ile kolayca çıkmazlar. Genellikle suya dayanıklı ve suya çok dayanıklı güneş koruyucularda bulunurlar. Bu maddelere karşı alerji nadir olsa da, sinnamat içeren formülasyonların kullanımıyla ilişkili fotoalerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Parçacıkların sol-jel silika ile kaplanmasının alerji insidansını azaltabileceğine inanılmaktadır. Bu bileşiğe alerjisi olan hastalar, sinnamik aldehit ve tarçın yağı içeren koku ve tatlandırıcılara karşı da alerjik olabilir.
Salisilatlar
310 nm'de maksimum UV emilimine sahip olan salisilatlar, güneş koruyuculardaki UVB korumasını artırmak için kullanılır. Oktil salisilat (2-etil heksil salisilat) ve homosalat (homomentil salisilat), güneş koruyuculardaki en popüler salisilatlardır. Bu bileşikler stabildir, hassasiyet yaratmazlar ve suda çözünmedikleri için ürünlere yüksek oranda dayanıklılık kazandırırlar.
Salisilatların kimyasal özellikleri, kozmetik formülasyonlarda benzofenonlar gibi diğer kimyasal güneş koruyucu maddelerle kombinasyon için uygun bileşenler olmalarını sağlar. Aslında salisilatlar, tek başlarına aktif filtreleme özellikleri çok zayıf olduğu için sadece diğer UV filtreleriyle kombinasyon hâlinde kullanılır. Salisilatlara karşı kontakt alerji çok nadirdir.
Fenilbenzimidazol Sülfonik Asit (PSA)
Yağ fazında çözünebilen diğer UV filtrelerinin aksine, fenilbenzimidazol sülfonik asit (PSA) suda çözünebilir. Bu özelliği sayesinde, güneş koruyucu formülasyonlara daha az yağlı bir his verir. Ancak, ne yazık ki salisilatlar gibi PSA da seçici bir UVB filtresi olup, UVA'nın neredeyse tamamının geçişine izin verir. Bu bileşiğin diğer filtrelerle birlikte kullanılması daha uygundur.
UVA'ya Karşı Etkin Güneş Koruyucu İçerikleri
Benzofenonlar
Benzofenonların emilim aralığı, ışık spektrumunun başlıca UVA kısmında, 320 ile 350 nm arasındadır. Genellikle UVB korumasını artırmak için kullanılan oksibenzon, 326 nm'de maksimum emilime sahiptir. Oksibenzon çok yaygın bir güneş koruyucu bileşenidir; güneş koruyucuların %20-30'unun bu kimyasalı içerdiği tahmin edilmektedir. Ne yazık ki, oksibenzon günümüzde en sık fotoalerjik kontakt dermatite neden olan güneş koruyucu ajandır. Sistemik emilimi bildirilmiştir. Bu nedenle, bu maddeyi içeren güneş koruyucuların çocuklarda kullanılması önerilmemektedir.
Mentil Antranilat
Bu bileşiğin absorpsiyon gücü 340 nm'de zirve yapar. Sonuç olarak, zayıf bir UVB filtresi olmakla birlikte etkili bir UVA2 koruması sağlar. Mentil antranilat, etkisi daha az olduğundan benzofenon kadar yaygın kullanılmamaktadır.
Parsol 1789 (Avobenzon)
Parsol 1789 (avobenzon veya butil metoksidibenzoilmetan), 355 nm'de maksimum absorpsiyona sahip olup daha üstün bir UVA koruması sağlamaktadır. Avobenzon, en yaygın kullanılan UVA bloke edici bileşenlerden biridir.
Meksoril
Meksoril SX, suda çözünebilen bir formülasyon olduğundan ciltte daha az yağlı bir his bırakır ve günlük kullanım için daha uygundur. Tam tersine, Meksoril XL yağda çözünür, bu da onu suya dayanıklı bir güneş koruyucu olarak daha uygun hâle getirir. Meksoril SX, 320-340 nm aralığındaki kısa UVA dalga boylarına karşı çok etkili olduğu saptanan bir organik filtredir. Bu kısa UVA dalgaları, dünyaya ulaşan UV ışınlarının %95'ini oluşturur. Meksoril, diğer UV filtreleriyle hazırlanacak kombinasyonlara eklenebilir. Meksoril, avobenzonun aksine fotostabildir ve UV ışınına maruz kaldığında parçalanmaz.
Kombinasyonlar
Pek çok güneş koruyucu formülasyonu, ürünün koruma gücünü artırmak ve estetik özelliklerini iyileştirmek için aktif güneş koruyucu bileşenlerin kombinasyonlarını içerir. Hangi güneş koruyucu bileşenlerinin diğerleriyle kombine edilebileceği, ABD'deki FDA (Gıda ve İlaç İdaresi) tarafından düzenlenmektedir. Bunun sebebi, bazı güneş koruyucu bileşiklerin birbiriyle uyumsuz olmaları ve bir araya geldiklerinde bir ürünün SPF derecesini düşürebildiğinin fark edilmesidir. Kombinasyonlar, daha düşük konsantrasyonlarda güneş koruyucu bileşenler kullanılarak daha yüksek SPF elde etmek amacıyla hazırlanır.
Güneş Koruyucuların Yan Etkileri
Mevcut veriler, kimyasal güneş koruyucuların sistemik herhangi bir yan etkiye yol açmadığını, ancak fototoksik ve fotoalerjik reaksiyonlar ile irritan ve alerjik kontakt dermatit gibi lokal cilt sorunlarına neden olabildiğini göstermektedir. Bu tür reaksiyonlar, güneşe maruz kalmadan da kontakt dermatite yol açabilir.
Kimyasal güneş koruyucularda en sık yer alan ve alerjik kontakt dermatit oluşumunda rol oynayan bileşenler PABA, benzofenonlar, sinnamatlar ve metoksidibenzoilmetandır. Öte yandan, titanyum dioksit (TiO2) ve çinko oksit (ZnO) içeren fiziksel güneş koruyucuların kontakt alerjiye neden olduğu hiç bildirilmemiştir. Bu nedenle, güneş koruyuculara karşı aşırı duyarlılık öyküsü olan hastalar için bu ürünler daha uygundur.
Ayrıca, hassas kişilerde güneş koruyucu preparatlara eklenen kokular ve koruyucular gibi katkı maddelerinin de alerjik reaksiyonlara neden olabileceğini unutmamak önemlidir.
Güneş koruyucu taşıyıcıları, özellikle yağlı preparatlardakiler, akut UV maruziyetinde görüldüğü gibi akneyi şiddetlendirebilir. Araştırmalar, komedon gelişimine yol açan asıl nedenin güneş koruyucunun kendisi değil, taşıyıcı olduğunu göstermektedir.
Bazı tüketicilerin, güneş koruyucuların tam koruma sağladığına dair yanlış bir algıya kapılarak güneşe maruz kalma süre ve sıklığını artırması riskli olabilir. Hiçbir güneş koruyucusu güneşi tamamen engelleyemez. Bu nedenle, ürün etiketlerinde "güneş bloke etme" teriminin kullanılmasına izin verilmemelidir.
Güneş koruyucularla ilgili en önemli ve çözülememiş çelişki, D vitamini üzerinedir. D vitamininin akciğer ve prostat kanseri gibi bazı kanserleri önlediği gösterilmiştir. Ne yazık ki, sağlıklı ve yeterli D vitamini dozu elde etmenin en iyi yolu güneşe maruz kalmaktır. Diyet takviyeleri, haplar ve takviye edilmiş süt, günlük önerilen uygun D vitamini dozunu karşılamaz. Bir bardak süt sadece 100 IU D vitamini sağlarken, güneşli bir plajda 20 dakika uzanmak 10.000 IU D vitamini oluşturabilir. Bu nedenle, D vitaminini en iyi elde etme yolu güneşe maruz kalma olsa da, çok fazla güneş maruziyetinin cilt kanserine neden olduğu bilindiği için bir çelişki ortaya çıkmaktadır. D vitamini sentezini uyaran da UVB'dir. UVB aynı zamanda güneş yanıklarının ve bronzlaşmanın da kaynağıdır.
Bazı çalışmalar, güneş koruyucu uygulanmasının D vitamini düzeylerini düşürmediğini ortaya koyarken, diğer çalışmalar güneş koruyucu kullanımının D vitamini düzeylerini azalttığını saptamıştır.
Güneşten Koruyucu Ürün Grupları
Güneş koruyucu ürünün etkinliği ve estetik sonuçları, ürünün özelliklerine bağlıdır. Losyon ve kremler en yaygın güneş koruyucu taşıyıcılarıdır. Elbette ticari olarak pek çok çeşit formülasyon mevcuttur ve genellikle kişisel tercihlere göre seçilirler.
Temizleyiciler
Deride güneş koruyucunun çökeltilmesini sağladığını iddia eden temizleyiciler bulunmaktadır. Bu ürünler, yağlı güneş koruyucuların bıraktığı histen hoşlanmayanlar için iyi bir seçenek olabilir. Ancak şu an için, bu tür temizleyici güneş koruyucuların nasıl etkili olduğuna dair yeterli veri yoktur. Daha fazla kanıt gerektiği için, uzun süreli güneşe maruz kalınması durumunda, bu ürünün daha güvenilir bir güneş koruyucu ile birlikte kullanılması önerilir.
Losyonlar ve Kremler
Losyonlar, normalden yağlıya dönük cilt tipleri tarafından daha çok tercih edilir çünkü viskoziteleri daha düşüktür (daha akışkandırlar), daha kolay sürülürler ve daha az yağlıdırlar. Karma ciltler için de losyonlar uygundur, ancak kuru ciltli hastalar genellikle kremleri tercih eder. Bu ürünler, en etkili aktif bileşenlerin bir emülsiyonun yağ fazına dahil edilebilmesi nedeniyle ideal güneş koruyuculardır. Daha yüksek SPF’li ürünler, daha fazla güneş koruyucu yağ içerdiğinden dolayı ağır ve yağlı bir hisse neden olabilir.
Yağlar
Yağların tek avantajı kolay sürülmeleridir, ancak ciltte daha az korumaya yol açacak şekilde ince yayılırlar. Tüketiciler, ciltte bıraktığı yağlı ve kirli his nedeniyle yağlardan pek hoşlanmazlar.
Jeller
Erkek hastalar ve yağlı cilde sahip olanlar jelleri tercih etme eğilimindedir. Güneş koruyucu kullanırken egzersiz yapmaya hazırlanan kişiler için su bazlı jeller uygundur, çünkü alkol bazlı jeller gözlerde yanma ve batmaya neden olabilir.
Spreyler
Spreyler son yıllarda, özellikle çocuklar için kullanım kolaylığı nedeniyle popüler hale gelmiştir. Vücudun geniş alanlarına uygulamada iyi bir seçenektir. Kullanırken, güneşe açık tüm vücut bölgelerinin tamamen kaplandığından emin olmak gerekir.
Stripler (Çubuk Formundaki Ürünler)
Yağda çözünebilen güneş koruyucu bileşikleri içeren stripler mevcuttur. Bu formülasyonları koyulaştırmak için balmumu ve vazelin eklenir. Stripler, dudak, kulak, burun ve göz çevresi gibi dar ve çıkıntılı alanları korumada etkilidir. Egzersiz ve su aktiviteleri sırasında diğer formülasyonlardan daha dayanıklı oldukları için daha üstündürler, çünkü eriyip gözleri tahriş etme eğilimleri yoktur.
Makyaj Ürünleri ile Güneş Koruyucuların Birlikte Kullanımı
Güneş koruyucu bileşenler, artık birçok makyaj fondöteninde yaygın olarak bulunuyor. Çoğu yüz fondöteni, TiO2 (titanyum dioksit) gibi bileşenler ve ürünü renklendirmek için kullanılan pigmentler sayesinde bir miktar güneşten korunma sağlıyor. TiO2, bu ürünlerin bir kısmının SPF'sini (Güneş Koruma Faktörü) artırmak için özellikle ekleniyor, ancak bu durum daha opak bir fondötenin oluşmasına yol açabiliyor. Sonuç olarak, koruma sağlamak için daha sık kimyasal güneş koruyucular tercih ediliyor.
Bununla birlikte, her güneş koruyucu bileşeni makyaj fondötenlerine eklenmeye uygun değildir. Örneğin, Parsol UVA'yı etkili bir şekilde engellese de, makyaj fondötenlerinde kullanılan demir oksit ve diğer pigmentlere maruz kaldığında inaktif hâle gelir.
Saç Bakım Ürünlerinde Güneş Koruyucular
Son birkaç yıldır, üreticiler güneş koruyucu bileşenler içeren saç bakım ürünleri, özellikle şampuan ve saç şekillendiriciler üretmektedir. Çoğu güneş koruyucu bileşeni suda çözünebilir olduğu ve saç bakım ürünlerinin çoğunun yıkanarak uzaklaştırılması istendiği için, bu tür bileşenler muhtemelen yıkanarak atılır ve etkisiz kalır. Etkinliklerini kanıtlayan herhangi bir veri olmamasına rağmen, saçtan uzaklaştırılmayan bakım ürünlerinin saç köklerine bir miktar koruma sağlama olasılığı yüksektir.
Giysiyle Güneşten Korunma
UV Koruma Faktörü (UPF), güneş koruyucular için kullanılan SPF'ye benzer şekilde, giysiler için faydalı bir koruma ölçüm kılavuzudur. Giysi UPF'sini belirleme yöntemi, UV'nin kumaştan geçmeden önce ve sonraki şiddetini ölçmek için bir UV ışın kaynağı ile bir ışık dedektörünün kullanılmasını içerir.
Yazlık giysilerin yaklaşık %90'ının 10'dan daha yüksek bir UPF'ye sahip olduğuna ve SPF 30 veya daha yüksek güneş koruyucularla eşit koruma sağladığına inanılmaktadır. Ayrıca, bu giysilerin yaklaşık %80'inin değerinin 15'i geçtiği ve normal güneşe maruz kalma durumlarında neredeyse tam koruma sağladığı düşünülmektedir.
Giysileri yıkamak, UPF'yi güçlendiriyor gibi görünmektedir. Pamuklu giysilerin yıkama işlemiyle küçüldüğü bilinir. Bu durum, yıkama ile kumaşın iplikleri arasındaki "gözenekler" olarak da bilinen boşlukların daraldığı anlamına gelir. UPF, kumaşların UV emici maddeler içeren deterjanlarla yıkanmasıyla daha da artırılabilir. Tinosorb, çamaşıra eklendiğinde kimyasalın pamuk kumaşa güçlü bir şekilde bağlanmasını sağlar.
Araştırmacılara göre, kumaşlardan UVB'ye göre daha fazla UVA geçişi olmuştur.
Güneşe maruz kalan cildi korumada giysiler önemli bir rol oynasa da, şapkalar da faydalı ek kıyafetlerdir. Geniş kenarlı bir şapka takmak, yaklaşık 5 SPF'lik bir koruma sağlayabilir. Şapkalar, güneş gözlüklerinin sağladığı kapsama alanına ek olarak, güneşe maruz kalma açılarını küçülterek ilave koruma ekleyebilir.
Pencere Koruyucuları
UVB ışınları camdan geçemezken, UVA ışınları geçebilir. Güneşin neden olduğu ilk kızarıklığa yol açan ışınlar UVB olduğu için, fark edilmeden büyük miktarda UVA'ya maruz kalınabilir. Piyasada UVA ışınlarını bloke eden pencere koruyucuları mevcuttur.
Lumar UV Filtresi, Cilt Kanseri Kurumu tarafından önerilmektedir, çünkü 320-380 nm aralığındaki UVA ışınının yaklaşık %99.9'unu engellediği gösterilmiştir. Bu koruyucu tabakalar, UVA'ya maruz kalmayı azaltmak için araba, tekne ve ev pencerelerine yerleştirilebilir.
UV'ye Karşı Sistemik Korunma
Kimyasal önleme, hastalıkların beslenme düzeni veya farmakolojik müdahaleler yoluyla önlenmesi anlamına gelir. İnsanlarda potansiyel kimyasal önleyici etkinliğe sahip olduğu belirlenen maddeler arasında retinoidler ve düşük yağlı diyetler bulunmaktadır. Ek olarak, yeşil çaydan izole edilen bir polifenolik kısmın güneş koruyucu özelliği olduğu saptanmıştır.