Nikel Alerjisi

Vitiligo, otoimmün (immün sistemin yani vücudun savunma sisteminin yanlışlıkla kendi doku ve organlarına saldırması) bir hastalıktır. Bu nedenle vitiligo hastalarında başka otoimmün hastalıklar da gözlenebilmektedir.

Tiroid Hastalıkları

Vitiligo ile sık görülen tiroid bezinin otoimmün hastalıkları şunlardır:

  1. Hashimoto Tiroiditi: Bu hastalıkta, immün sistem tiroid bezine saldırır ve hastalığın son döneminde tiroid bezi dokusu azalır, bu da tiroid hormon eksikliğine (hipotiroidizm) neden olur.

    • Belirtiler: Deri soluk, sarımsı, sert ve kuru olur. El ve ayaklar gibi vücudun uç noktaları soğur, hastalar soğuğu tolere edemez. Tırnak ve saç geç uzar, tırnaklar kırılır ve saçlarda incelme ile dökülme olur. Ayrıca kabızlık, yorgunluk, kalp hızının yavaşlaması, diyastolik hipertansiyon, entelektüel aktivitede azalma, yüz ve göz kapaklarında şişme, libido azalması ve adet düzensizlikleri gelişir. Anti-TPO testleri tanıda yardımcıdır.

  2. Graves Hastalığı: Bu hastalıkta tiroid bezi normalin 2-3 katı büyür ve tiroid hormonlarının fazla salınmasından kaynaklanan hipertiroidizm gelişir.

    • Belirtiler: Hiperaktivite, sinirlilik, kilo kaybı, aşırı terleme, çarpıntı, sistolik hipertansiyon, ishal atakları, derinin sıcak ve nemli olması, libido azalması ve adet düzensizlikleri görülür. Göz kapakları geriye çekilerek gözler daha öne itilir ve daha belirgin hale gelir (ekzoftalmi). Tiroid hormonu ölçüm testleri tanıda yardımcıdır.

Diğer Otoimmün Hastalıklar

  • Alopesi Areata (Saçkıran Hastalığı): Vitiligo gibi otoimmün bir hastalıktır. Sıklıkla saçlı deride, ancak sakal, kaş, kirpik ve vücut kıllarında aniden başlayan bir ya da daha fazla yama tarzında dökülmeler olmasıdır. Küçük ve az sayıda olabileceği gibi, bazen tüm saçlar hatta vücut kılları dökülebilir. Tırnaklarda pitting, lunulada kırmızı noktalar ve tırnakta uzunlamasına çizgilenmeler olabilir.

  • Romatoid Artrit: Otoimmün bir hastalıktır. Eklemleri saran zarların iltihaplanmasıdır. Sıklıkla el, bilek, diz ve ayak eklemleri etkilenir ve simetrik eklem tutulumu gözlenir. İştahsızlık, yorgunluk hissi, kaslarda zayıflama belirtileri eklem şikâyetlerine eşlik eder. Hareketle artan eklem ağrıları ve şişmeleri olur ve zamanla eklem şeklinde bozulmaya neden olur. Eklem dışında deri altında romatoid nodül denilen şişlikler ve iç organ tutulumları da gelişebilir.

  • Pernisiyöz Anemi: Otoimmün hastalıklar grubundadır. Bu hastalarda mide asit sıvısında kobalamin bağlayan protein yani "İntrinsik Faktör (IF)" eksiktir. Bu eksikliğe bağlı olarak B12 Vitamini eksikliği ortaya çıkar. Bu eksiklik ile birlikte sinir anomalileri ve ishal gibi sindirim sistemi şikâyetleri olur. Vitiligo ile birlikteliği bildirilmiştir.

  • Addison Hastalığı: Böbrek üstü bezlerinin yetersizliğinde görülmektedir. Böbrek üstü bezleri vücudun hormonal sistemini düzenler ve kortizolün salgılandığı temel hormonal organdır. Bu bezlerin yetersiz çalışması yorgunluk, zayıflık hissine neden olur, kilo kaybı, iştahsızlık, bulantı ve kusma görülür. Deride hızla renk koyulaşması (hiperpigmentasyon, ellerde, boyunda ve yüzde güneş gören ve sürtünen alanlarda) ortaya çıkar.

  • Sistemik Lupus Eritematozus (SLE): Kronik seyirli otoimmün bir hastalıktır, alevlenme ve azalma dönemleri gösterir. Alevlenme dönemlerinde deride, eklemlerde, böbrekte, beyin ve sinir sisteminde, akciğerde ve sindirim sisteminde belirtiler yapar. Otoantikorlardan Anti-DsDNA, Anti-Ro (SS-A), Anti-La (SS-B), Anti-Sm ve Anti-nükleozom testleri tanıda yardımcı olmaktadır.

  • İnflamatuar Bağırsak Hastalıkları (IBD): Otoimmün hastalıklardır ve 2 majör tipi vardır: Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalığı. İshal, kanama, karın ağrıları, ateş, kramplar, iştahsızlık, bulantı ve kusma, yorgunluk ve kilo kaybı yapar. Eklem ağrıları sık ortaya çıkar. Kemik erimesi, göz tutulumu, idrar yollarında problemler gelişebilir.

  • Multipl Skleroz (MS): Merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Beyindeki sinirlerde demyelinizasyon, akson kaybı ve nörolojik fonksiyon kayıpları gelişir. Kadınlarda daha sık gözlenir. Sıklıkla 20-40 yaş döneminde başlar. Beyinde yerleşim yeri ve hastalığın şiddetine göre şikâyetlere neden olur. His kayıplarından, duyma ve görme kayıplarına, kas zayıflıklarına kadar değişebilen klinik belirtilerle ataklar yapar.

  • Myasthenia Gravis: Kas sisteminde zayıflama ve yetersizlikler yapar. Kadınlarda daha sık gözlenir. Göz çevresi kasları en erken etkilenen kaslardır. Çift görme, göz kapağında düşme (ptozis) ve çiğneme kaslarında zayıflama yapar. Belirtiler dinlenme ve uykuda azalmakta sonra tekrar başlamaktadır. Hastalığın ileri dönemlerinde kollarda güç kaybı olur.

  • Skleroderma: Nedeni bilinmeyen kronik bir hastalıktır. Vücut destek dokularını, deri, akciğer, sindirim sistemi, böbrek ve kalp başta olmak üzere iç organlardaki küçük damarları etkileyen bir hastalıktır. Morfea, en sık gözlenen lokal formudur. Deride sert, gergin, yüzeyi düzleşmiş ve kenarı viyole renkte plaklar yapar. Sistemik tutulumunda bilinen varyantı CREST sendromudur.

  • Sjögren Sendromu: Kronik seyirli otoimmün bir hastalıktır. Göz, ağız, burun ve vajinada kurulukla seyreder. Deride damarların etkilenmesi ile kaşıntılı, deri altı kanamaları yapan ürtikere benzeyen döküntüler yapabilir. Bazen tek başına (Primer Sjögren Sendromu) bazen de diğer otoimmün hastalıklar ile birlikte olabilir (Sekonder Sjögren Sendromu). Anti-Ro (SSA) ve Anti-La (SSB) antikor testleri tanıda yardımcı olmaktadır.Kronik Aktif Hepatit (Otoimmün Hepatit): Otoimmün, ilerleyici karaciğer hücre hasarı ile seyreder. Siroz ve karaciğer yetmezliği gelişebilir. Tedavi yapılmadığında 6 ay içerisinde hastaların %40'ında ölüm gelişebilmektedir.

Sendromlar ve Diğer İlişkili Durumlar

  • Geç Yaşta Başlayan ve İnsülin Kullanımı Gerektiren Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı) (Tip 1 DM): Otoimmün bir hastalıktır ve pankreas bezinden insülin salgılayan beta hücrelerinin yok olması ile gelişir. Kanda şekerin ani yükselmeleri ile kendisini gösterir.

  • Psoriasis (Sedef Hastalığı): Vitiligo ile birlikteliği görülebilir.

  • Otoimmün Çoklu Hormonal Organ Tutulumlu Sendrom (APS): APS-1, APS-2, APS-3 ve APS-4 tipleri tanımlanmıştır.

    • APS-1 (APECED ya da Whitaker Sendromu): Kronik seyirlidir. Klinik olarak mukoza ve deride kandidiyazis, kronik hipoparatiroidizm ve Addison hastalığı olur. Duyu kayıpları, sinir ve kaslarda aşırı duyarlılık, hipotansiyon, deride kuruma, tırnaklarda kırılma, saçlarda seyrekleşme olabilir.

    • APS-2 (Schmidt Sendromu): Addison Hastalığı, otoimmün tiroid hastalığı ve Tip 1 Diyabet olur.

    • APS-3: Tiroid hastalıkları ve (Addison ve hipoparatiroidizm dışında) diğer otoimmün hastalıklar olur. Üç alt tipi tanımlanmıştır: APS-3A (endokrin hastalıklar), APS-3B (sindirim sisteminin otoimmün hastalıkları), APS-3C (deri, nörolojik-kas sisteminin otoimmün hastalıkları).

    • APS-4: Yukarıda tanımlanmış hastalıklar dışındaki otoimmün hastalıkların birlikteliği söz konusudur.

    • Vitiligo, sıklıkla APS-3'te gözlenmektedir.

  • Vogt–Koyanagi–Harada (VKH) Sendromu (Üveomenenjitik Sendrom): Göz, deri, kulak ve beyinde problemler olur. Gözde iki taraflı üveit, baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, vitiligo, saçlarda ve kıllarda beyazlaşma ve alopesi görülür.

  • Alezzandrini Sendromu: Gözde tek taraflı retinada dejenerasyon, karşı tarafta vitiligo ve kıllarda beyazlaşma, duyma bozuklukları olur.

  • Sarkoidoz: Nedeni bilinmemektedir. Akciğer, karaciğer, deri ve göz etkilenmektedir.

  • Liken Planus: Deri, mukoza, saçlı deri ve tırnakları etkilemektedir. Nedeni bilinmemektedir. Kaşıntılı viyole renkte döküntüler yapar. Vitiligo ile aynı alanlara yerleşebilir.

  • Ürtiker (Kurdeşen/Dabaz): Deri, mukoza, sindirim ve solunum sistemini etkileyebilir.

  • İktiyozis: Deride kuruluk ve balık pulu şeklinde döküntüler yapan cilt hastalığı grubudur.

  • Malign Melanom: Melanositlerden kaynaklanan cilt kanseridir.

  • HIV Hastalığı (AIDS).


 

Deriye renk veren madde aynı zamanda cildi güneş ışınlarından da korur. Vitiligo lekelerinde bu madde yok olduğu için bu lekeler güneşe karşı korumasız hâle gelmiştir. Kolaylıkla güneş yanığı oluşabilir. Aynı sebeple bu lekelerde bazı deri kanserlerine de yatkınlık arttığından mutlaka deri hastalıkları uzmanı bir hekimin önerisiyle güneş koruyucu krem kullanılmalı ve mümkünse beyaz lekeler güneş ışınlarından korunmalıdır. Darbe, çizik ve sürtünme yerlerinde yeni lekeler çıkabilmektedir. Bu nedenle cildin zararlı etkilerden korunması gerekmektedir.


Kesin kanıtlanmamış olmakla beraber, ağır stres vücudun savunma sistemini etkilediğinden lekeler artabilmektedir. Bu nedenle gereğinde mutlaka psikolojik değerlendirme yapılması gerekmektedir.


Vitiligo, hastalarda kozmetik bozukluklara ve duygusal strese yol açması nedeniyle sosyal bir sorun olduğundan, günümüze kadar değişik yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılmıştır.

Vitiligoda tüm hastalarda iyi sonuç veren ideal, etiyolojiye odaklı ve tam olarak etkili bir tedavi yöntemi yoktur ve tedaviye cevap çok değişkendir. Bu nedenle tedavi bireyselleştirilmelidir.

Vitiligo tedavisinde ilk planda yapılması gereken, hastalarda tedavinin gerekli olup olmadığına karar verilmesi ve hastanın tedaviyi isteyip istemediğinin sorgulanmasıdır. Hastalık uzun süreli ve zahmetli tedaviler gerektirir ve bazen tedaviye cevabı düşüktür ya da tedavi ile cevap alınan alanlarda vitiligo tekrar başlayabilir. Fakat yine de vitiligo tedavisinde çeşitli yöntemlerle elde edilen başarılı sonuçların hem hastalığa hem de hastanın psikolojik durumuna sayısız yarar sağlayabileceği unutulmamalıdır.

Tedaviye başlamadan önce vitiligo ile birlikte olabilecek otoimmün hastalıklar araştırılmalı ve hasta, tedaviden yarar görmeme ihtimali açısından bilgilendirilmelidir. Özellikle görünümleri nedeniyle rahatsız olan ve kişisel ilişkilerinde bozulmalar yaşayan hastalara profesyonel yardım önerilmelidir (Psikiyatrik tedaviler gibi).

Güneşten koruyucular Köbnerizasyona neden olabilecek güneş yanığı reaksiyonlarından koruma sağlar. Opak güneşten koruyucular, özellikle SPF 30’un üzerinde olanlar, çinko oksit ve titanyum dioksit içerenler bu amaç için en uygun olanlardır. Kimyasal koruyucular da kullanılabilir. Kimyasal koruyucular [para-amino benzoik asit (PABA), PABA esterleri, sinnamatlar ve salisilatları] içerenler UVA’ya karşı koruyucu özelliğe sahip değillerdir. Çinko oksit, titanyum dioksit, talk, kaolin ve kalamin içerenler UVA’ya karşı etkili olanlardır. Ancak bu etken maddeleri içerenlerin kozmetik açıdan kullanımı zordur. Kahverengi, demir dioksit kullanımı vitiligolu olgular için hem koruyucu hem de kapatıcı özellikte topikal preparatların yapımına olanak sağlamıştır. Ayrıca psoralen ile fotoduyarlandırıcı diğer ajanlardan kullanan olguların ev ve araba içinde UVA’ya maruz kaldığı hatırlatılmalı, normal kullanımın daha üzerinde koruma faktörlü ve UVA koruyucusu da içeren preparatlar önerilmelidir.

Tedaviye yanıt, beyaz lekeler içerisinde küçük çillenme (renk adacıklarının) oluşması ve bunların daha sonra birleşerek alanı kapatması şeklinde olmaktadır.

Genel Sağlık ve Beslenme Durumunun Düzeltilmesi

Vitiligo tedavisine destek olarak beslenmenin rolü daha öncelerden beri vurgulanmaktadır. Bu durum, daha çok gelişmekte olan ülkelerdeki malnütrisyonlu çocuklarda vitiligo gelişimi ile fark edilmiştir. Vitiligonun başlangıçtaki yayılma döneminde yeterli vitaminler, eser elementler ve protein kaynağı ile konservatif tedavi sıklıkla ve özellikle çocuklarda hastalığın seyrine stabilite getirebilir.

  • Bakırın rolü: Bakırın rolü tartışmalıdır. Melanin yapımında (ogenezisde) önemli bir rol oynadığı bilinmektedir.

  • Vitamin Siyanokobalamin () ve Folik Asitin rolü: Vitiligonun pernisiyöz anemi ile ilişkisi nedeniyle ve folik asit kullanılmaktadır.

  • Diğer vitaminler ve eser elementler: Çinko, manganez, nikel, kobalt, kalsiyum, demir, askorbik asit ve alfa-tokoferolün vitiligodaki pigmentasyon sürecini etkilediği bilinmektedir.

Vitiligo Tedavisinde Sıklıkla Kullanılan İmmünomodülatör/İmmünosüpresifler

  • Topikal/İntralezyonel Kortikosteroidler: Topikal kortikosteroidler, özellikle hastalığın başlangıç döneminde ve vücut yüzeyinin %10’dan azının tutulduğu hastalarda en fazla tercih edilen ilaçlardır. Topikal kortikosteroidler ile tedavide, 2 ay sonunda hiçbir cevap alınamadıysa tedavi kesilmelidir. Kullanıldığı yerlerde yerel ve genel yan etkileri bulunmaktadır.

  • Sistemik Kortikosteroidler: Yüksek doz "pulse" tedavi, "mini pulse" rejimler ve düşük doz günlük oral olarak kullanımı vitiligonun yayılmasını hızlı bir şekilde durduracağı ve repigmentasyonu sağlayacağı belirtilmiştir. Bu tedavinin aktif, yeni başlamış vitiligo hastalığında, diğer tedavilere yanıt alınamamış yaygın vitiligolu olgularda tercih edilmesi ve stabil vitiligoda uygulanmaması önerilmektedir. Steroid tedavisi kararı verilirken bilinen yan etkileri ve riskleri her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

  • Metarman F: Seks steroidleri ve tiroit hormonu karışımından oluşan tabletlerin günde iki kez kullanımı ile sonuçlar alınabilmektedir.

  • Levamizol: Tek başına veya yerel steroidlerle kombine hâlde kullanılmış ve çoğu hastada hastalığın yayılmasını durdurduğu saptanmıştır. Birkaç hastada şiddetli bulantı dışında yan etkiye rastlanmamıştır.

  • Siklofosfamid ve Siklosporin: Sistemik kullanımı ile yan etkileri fazladır.

  • Psödokatalaz: Dar bant UVB ile birlikte kullanımı etkindir.

  • Kalsipotriol: D vitamini analoğudur.

  • Takrolimus

  • Topikal Prostoglandin Analogu

  • Plasental Ekstre (Melagenina)

  • 5-Florourasil

  • Nitrojen Mustard

Fototerapi Fotokemoterapi 

Tek başına güneş ve yapay güneş ışık kaynakları ile yapılan tedavilere fototedaviler denilmektedir. Işığa karşı duyarlandırıcıların ağızdan veya topikal uygulamaları ile beraber güneş ve yapay güneş ışık kaynakları ile yapılan tedavilere ise fotokemoterapiler denilmektedir.

  • PUVA tedavisi: 8-metoksipsoralen, 5-metoksipsoralen, trimetipsoralen gibi ışığa duyarlandırıcı maddelerin verilmesi ve sonrasında UVA uygulanması şeklinde özetlenebilecek bir tedavidir. Topikal PUVA, sadece hastalıklı alanlara bu duyarlandırıcıların sürülmesi ve UVA uygulaması ile yapılan tedavilerdir. Sistemik PUVA ise duyarlandırıcıların ağız yolu ile verildiği ve UVA uygulaması ile yapılan tedavilerdir. Özellikle yaygın ve deri tipi IV-VI olan hastalarda tercih edilmektedir. Ancak 12 yaş üzerinde kullanılabilmesi, tedaviden sonraki 1-2 yıl içerisinde hastalığın tekrarlaması, açık tenlilerde kullanılamaması, uzun takiplerinde gözde katarakt ve cilt kanseri gelişme riskleri nedeniyle artık fazla kullanılamamaktadır.

  • PUVASOL Tedavisi: Işığa duyarlandırıcı maddelerin verilmesi ve sonrasında doğal güneşteki UVA uygulanması şeklinde özetlenebilecek bir tedavidir.

  • PUVA Banyo Terapisi: Banyo suyuna ışığa duyarlandırıcı maddelerin konulması ve sonrasında UVA uygulanması esasına dayanır. Bu yöntemle deri kanseri riski azalır ve tedavi sonrası gözlerin korunmasına da gerek kalmaz.

  • Minoksidil + PUVA birlikte kullanımı

  • Khellin ve UVA (KUVA): Khellin bir ışık duyarlandırıcı maddedir. Ancak diğerlerinden daha güvenlidir.

  • Fenilalanin ve UVA (PAUVA)

  • Tirozin veya L-dopa ile UVA Kombinasyonu

  • Dar Bant UVB Fototerapi

Lazer Tedavileri

  • Excimer Lazer: PUVA ve UVB tedavilerindeki sorunları aşmak için Excimer lazer denen özel cihazlar geliştirilmiştir. Lazer tedavisinin özellikle stabil dönemdeki vitiligo hastalarında kullanılması önerilmektedir. Bu cihazlar beyaz renkli deriyi saptayarak UV ışınlarını buraya yönlendirir. Farklı bölgelere farklı dozlar verme şansımız olur. Verilen total doz azalır. Minimal eritem dozuna göre sorunlu bölgelere daha yüksek dozlar uygulanabilir.

  • Helium-Neon Lazer

  • PDL tedavisi

Cerrahi Tedavi

Vitiligoda seçilmiş hastalarda cerrahi tedavi genellikle başarılıdır. Değişik cerrahi teknikler tanımlanmıştır:

  • Kısmi ("Split") Kalınlıkta Deri Greftleri

  • Otolog Epidermal Greft Transplantasyonu

  • Emme Bülü Greftleme

  • Mini Greftleme

  • Kültürü Edilmemiş Melanosit/Keratinosit Greftlemesi

  • Kültürü Edilmiş Melanosit Süspansiyon Greftlemesi

  • Kültürü Edilmiş Epidermal Greftleme

  • Saç Follikülü Greftlemesi

Mikropigmentasyon

Vitiligo beyaz lekelerin kozmetik olarak dövme gibi yöntemlerle kapatılması eski zamanlardan beri uygulanmaktadır. Bugün benzer teknik kalıcı eyeliner gibi kalıcı makyaj için kullanılmaktadır. Mikropigmentasyon, vitiligolu hastalarda pigment transferinin hastanın normal derisi ile uyum sağlayacak şekilde yapılmasının bilimsel bir yoludur. Renk uyumu zordur ve renk silinmeye eğilimlidir. Uzun süreli tedaviden sonra bile pigment oluşumunun zor olduğu dudaklar, parmak üstleri, diz, dirsekler, koltuk altı ve genital bölge mikropigmentasyon için uygun belirli alanlardır. Hastalar bazen bu işlemi cerrahi tedaviye tercih ederler. Burada genellikle nonalerjik demir oksit pigmenti tercih edilir.

Depigmentasyon Tedavisi

Pigmente derinin çok az olduğu, yani vitiligo alanlarının vücut toplam alanının %50’sinden fazla olduğu durumlarda tercih edilmelidir. Bazı özel durumlarda, örneğin yüzde estetik olarak etkilendiğinde, kozmetik iyilik sağlamak için depigmentasyon yapıcı ilaçlar kullanılabilir. Depigmentasyon, derideki pigmente alanların ilaçlar ile yok edilmesidir. Vitiligoda bu amaçla monobenzen gibi hidrokinonlar kullanılmaktadır. Bunlar 1-10 ay boyunca günde iki kez kullanılır. Bu tedavilerde hastaların %15’inde kullanılan ilaca karşı alerjik reaksiyonlar gelişmektedir. Koyu tenlilerde sonuçlar estetik olarak daha iyidir. Depigmentasyon amaçlı kriyoterapi veya lazer uygulamaları kullanılabilmektedir. Bu tedavi sonrasında hastaların ömür boyu güneşten korunmaları, cilt kanseri gelişme riskine karşı son derece önemlidir.

Kamuflaj ve Makyaj Uygulamaları

Özellikle yüz, boyun ve eller gibi görünen bölgelere kozmetik amaçla lezyonu geçici olarak gizleyen kapatıcılar kullanılabilir. Bunlar sürekli uygulanabilir ve dış etkenlere karşı dirençlidirler. Dihidroksiaseton iyi bilinen bir kapatıcıdır. Bu preparatlar "güneşsiz bronzlaştırıcı" olarak da bilinmektedir. Renk uyumu sıklıkla başarılı değildir.

  • Physician’s Formula: Hassas ciltlerde tercih edilmektedir. İrritan maddeler en az ve ürünler içerisinde en ucuz ve kolay bulunanıdır. Ürünler arasında nemlendiricili fondötenler, kapatıcı ve kamufle edici kremler bulunmaktadır. Örneğin göz altı morluklarında The Physician’s Formula Wanderful Wand™ Brightening Cream Concealer in Yellow, rozasea ya da güneş yanıklarında The Physician’s Formula Wanderful Wand™ Brightening Cream Concealer in Green, soluk ve açık renk derilerde ise The Physician’s Formula Wanderful Wand™ Illuminating Cream Highlighter in Pink kullanılmaktadır.

  • Dermablend®: Özellikle cerrahi operasyonlar, lazer sonrası tercih edilmektedir. Ekimoz, morluk ve kızarıklıkların geniş alanlarda kapatılmasında kullanılmaktadır. Tüm hepsi akne yapmayan, parfüm içermeyen yapıya sahiptir ve SPF 30 güneşten koruma içermektedir.

  • CoverBlend® (Exuviance Line, Neostrata): Diğerlerinden farklı olarak anti-aging, yoğun nemlendirici, antioksidan katkı, geniş renk seçeneği, sunscreen ve water proof ve leke yapmama gibi özellikleri de vardır. Lazerle soyma, dermabrazyon, kimyasal soyma, cerrahi sonrası ekimoz ve morlukların kapatılması ve dövme vb. durumlar için uygundur.

  • Veil Cover Cream®: Waterproof, leke yapmaz, titanyum dioksit içeriği ile tam güneşten korunma ve 14 farklı renk seçeneği var.

  • SmartCover®

  • Y-O-Derm

  • Vita-dye

Psikoterapi, Psikiyatrik Tedavi, Yardımcı Tedaviler

Bu hastalığın yaşam kalitesine olan etkisi çoğu hastada çok ciddidir. Hastalığın doğası, tedavi seçenekleri ve bunların sınırlarının açıklanması gereklidir ve bu, herhangi bir tedavinin olmadığının söylenmesi ve vitiligonun sadece kozmetik bir bozukluk olduğuna dair kaderci bir yaklaşımdan daha yararlıdır. Hastalara hastalıklarının seyri, tedavisi, hastanın genel sağlığı ve genel sağlığı ile hastalığın ilişkisi hakkında bilgi verilmelidir. Psikoterapi ve davranış tedavilerinin standart tedavilerle birlikte uygulanması tedavide başarı oranını artıracaktır. Vitiligolu hastaların sosyal yaşamlarında belirgin bir rahatlama meydana gelecek ve aynı zamanda hastaların özgüvenleri de artacaktır.

Bitkisel İlaçlar

Benzer şekilde bitkisel tedaviler, doğal ilaçlar da uzun süreli iyilik sağlayamamaktadır. Ağızdan alınan bitkisel ve doğal ilaçların ağır iç organ (örneğin karaciğer) toksisiteleri, önemli yan etkileri ve ilaç etkileşimleri olabilmektedir. Bu nedenle bir deri hastalığı olan vitiligo hastalığının tedavisi, dermatoloji uzmanınca, etkinliğinin yanı sıra emniyetliliği de kanıtlanmış onaylanmış ilaçlarla yapılmalıdır. Hekiminiz, yeni geliştirilen ilaçlar ya da diğer tedavi yöntemleri konusunda en sağlıklı ve doğru bilgilere ulaşacağınız kaynaktır.

  • Khellin (Ammi visnaga, diş otu) kimyasalı içerisinde ışık duyarlandırıcılardan furanokromon bulunmaktadır. Deriye uygulandığında UVA ve UVB'nin etkinliğini arttırmaktadır.


Çok sayıda çalışma, UV maruziyetinin cilt kanseri (melanom dışı cilt karsinomu - NMSC) gelişimi için ana risk faktörlerinden biri olduğunu göstermiştir. Melanin, hücresel DNA için savunmalardan biri olarak görev yapar. Melanom, 15 ila 44 yaş arasındaki yetişkinler arasında en sık görülen kanser olarak listelenmiştir ve burada 3 kişiden 2'sine 70 yaşına geldiklerinde teşhis konmuştur.

Daha koyu cilt, artan epidermal melanin nedeniyle cilt malignitelerinin daha düşük insidansı için içsel bir UV koruma faktörü sağlar. Beyaz cildin epidermisindeki daha küçük, daha az melanize melanozomların aksine, daha koyu cildin epidermisindeki daha büyük, daha melanize melanozomlar daha fazla ışık enerjisi emer ve dağıtır. Vitiligolu cildin güneşe maruz kalmaya daha duyarlı olduğuna ve melanin bariyerinin tamamen yok olması nedeniyle pigmentli cilde göre cilt kanseri geliştirme riskinin daha yüksek olduğuna inanılmaktadır.

Birçok araştırmaya göre, vitiligolu kişilerin genetik ve immünolojik profilleri melanom ve melanom dışı cilt malignitelerine karşı önemli derecede koruma sağlayabilir. Tirozinaz (TYR) gen polimorfizmleri vitiligo hastalarında genetik araştırmalar yoluyla keşfedildi. Melanin üretiminde rol oynayan tirozinaz bu gen tarafından ifade edilir. Vitiligo riskini artıran TYR mutasyonu aynı zamanda melanom olasılığını da azaltır.

Buna karşılık, melanomlu hastaların vitiligo geliştirdikten sonra 5 yıllık sağ kalımlarının iyileştiği bildirilmiştir. Dahası, metastatik melanomu tedavi etmek için kullanılan tedavilerin vitiligoya neden olabileceği ve cilt kanseri meydana gelirse, genellikle lezyon dışı yerlerde görüldüğü belirtilmiştir. Kapsamlı analiz, immünoterapi alan evre III-IV melanomlu hastaların %5'inde vitiligo geliştiğini ortaya koymuştur; bu da melanositlerin bağışıklık yanıtı için bir hedef olduğunu düşündürmektedir.

Ultraviyole (UV) ışığa karşı aşırı duyarlılık, vitiligo lezyonlarının güneşe maruz kaldığında kolayca yanmasına neden olur. Şiddetli bir güneş yanığının ardından vitiligo gelişimi yaygın olarak görülür. Vitiligolu bölgelerde güneş kremi kullanımı; güneş yanığını önlediği, fotohasarı ve sağlıklı cildin bronzlaşmasını azaltabildiği ve etkilenen lezyonlarla arasındaki uyumsuzluğu azaltabildiği için çok önemlidir. Melanin pigmentinin bulunmadığı amelanotik bölgelerde hem güneş yanığı hem de cilt kanseri riski daha yüksektir.


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency