- Gösterim: 4095
Rujların eski zamanlardan beri kullanıldığını ve en çok talep gören kozmetikler arasında yer aldığını biliyoruz. Rujlar, dudakları renklendirip kişinin güzelliğini ve çekiciliğini artırırken, dış ortamdan dudakları koruyucu ve tedavi edici özelliklere de sahiptir. Bakım ürünleri kapsamında kullanılan rujlar, dudaklarda bakteri ve viral enfeksiyonlara karşı koruma, güneş ve 'den korunma, dudakların kuruması ve çatlamasının tedavisi gibi faydalar sağlamaktadır.
Günümüzde doğal kozmetik olarak da bilinen bitkisel içerikli kozmetikler hızla yükselen modern bir trenddir. Kimyasal ürünlere göre doğal ürünler daha fazla tercih edilmektedir. Kurşun, petrolatum ve ftalatlar gibi bileşenleri içeren sentetik ürünlerin düzenli kullanımlarının zararları tartışılmaktadır. Bunları içeren rujlar, dudaklarda iritasyona, tahrişlere, kuruluğa ve çatlamaya neden olabilir; alerji, astım ve kanser gibi genel sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Rujlar kullanıldıktan sonra dudakları yalama, yemek yeme ve içme alışkanlıkları sorunları daha da kötüleştirebilir.
İnsanların avlamak istedikleri hayvanları, karşı cinsi cezbetmek ya da korkutmak ve inanç ritüelleri için vücutlarında, giysilerinde süsleme amaçlı renkleri kullanmaya başladıkları düşünülmektedir. Dudakların boyanmasının tarih öncesi döneme dayanan eski bir gelenek olduğu bilinmektedir.
- 'ler: İlk örneklerine İndus Vadisi'nde rastlanmaktadır; bakım amaçlı doğal içerikli ve renk maddeleri içeren rujlar kullanılmıştır. Mezopotamya'da değerli taşların tozları dudaklara estetik ve sosyal statü amaçlı sürülmüştür.
- 'ler: Mısır'da Kleopatra'nın özel bir karışımla canlı kırmızı renkte bir ruj kullandığı bilinmektedir.
- 'ler: Antik Yunan'da genç kadınlara sosyal hayatta ruj kullanma zorunluluğunun yasalarla düzenlendiği görülmektedir.
- 'ler: Avrupa'da Kilise, kadınların ruj kullanımını şeytanlıkla ilişkilendirip yasaklamıştır.
- 'ler: Orta Doğu'da parfümlü rujların yapıldığını ve kullanıldığını görmekteyiz.
- 'ler: I. Elizabeth'in siyah renkte ruj kullanımına son derece ilgi gösterdiği görülmektedir.
- 'ler: Renkli rujların kullanımı Avrupa'da popüler olmaya başlamıştır.
- : Ruj ismi ilk olarak Fransa'da hayvansal yağ ve balmumundan yapılan bir kozmetik ürünü için kullanılmıştır.
- : Amsterdam'da rujlar Dünya Fuarları'nda tanıtılmaya başlanmıştır.
- : ABD'de silindirik metal tüp ambalajlarda rujlar kullanılmıştır.
- 'ler: Sessiz ve siyah beyaz film sektöründe dudakların vurgulanması için aktrislere siyah rujlar sürülmüştür.
-
: Elizabeth Arden tarafından üretilen rujların satışları görülmeye başlanmıştır.
Kozmetik sektörü inanılmaz büyük bir ekonomiye sahiptir ve her satılan ürününden biri rujdur. Günümüzde rujlar birçok tüketici için vazgeçilmez bir ürün hâline gelmiştir. Kadınların 'i günlük hayatlarında sürekli ruj kullanırken, 'i özel günlerinde ruj kullandığını ifade etmektedir.
Covid-19 pandemisinde maskelerin kullanımı ruj alışkanlıklarını kısıtlamıştır. Ruj terimi ekonomide de kullanılmaktadır. Ekonomik krizlerde insanların ruj kullanımı arttığı için buna ekonomide "ruj etkisi" denilmektedir.
Rujlar kozmesötik olarak tanımlanır. Genel olarak, "kozmesötikler" kavramı ve yapısı ilk olarak ABD Kozmetik Kimyacıları Derneği'nin kurucusu Raymond Reed tarafından yılında dile getirildi. Terim, "Dekorasyon yeteneği" anlamına gelen Yunanca "kosm tikos" kelimesinden türemiştir. Daha sonra, 'te Albert Kligman hem kozmetik hem de tıbbi özelliklere sahip bileşikleri ifade etmek için "kozmesötikler" kelimesini kullanmıştır.
Rujların Yapısı ve İçeriği
Rujlar, doğal ve kimyasal kaynaklardan veya her ikisinin karışımından yapılmış çok çeşitli bileşenler içerir. Bu nedenle, içeriklerini sentetik bazlı ruj bileşenleri ve doğal bazlı ruj bileşenleri olarak sınıflandırabiliriz.
Rujlarda sentetik bazlı bileşenlerin kullanılması ciddi olumsuz reaksiyonlara neden olabilir. Örneğin, bileşenlerde bulunan kurşun gibi ağır metaller ile nikel ve bakır gibi alerjik reaksiyonlara yol açabilen metaller bulunmaktadır.
Rujlar kullanıldıktan sonra dudakları yalama, yemek yeme ve içme alışkanlıkları, bu bileşenlerin yutulması ile sonuçlanmaktadır. Deneysel çalışmalar, günlük ruj kullanımında bir yılda bir adet rujun yutulduğunu göstermektedir.
Rujlarda doğal bazlı bileşenler olarak sıklıkla bitkisel formüller kullanılmaktadır.
Bu doğal bileşenlere örnekler şunlardır:
-
Yağlar: Hint yağı,
-
Mumlar: Balmumu, parafin mumu,
-
Bitki Özleri: Pancar kökü suyu, shikakai'nin olgun meyve tozu (akasyadan elde edilir), limon yağı, portakal özü ve vanilya özü gibi.
Ruj Yapısında Kullanılan Mumlar ve Yağlar
Mumların Rolü ve Türleri
Ruj üretiminde kullanılan baskın unsurlardan biri sentetik ve doğal mumlardır. Rujun dudakta, dış ortamda ve ambalajında ideal eriyebilirliği kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, değişen erime noktalarına sahip mumlar, yüksek erime noktasına sahip bir mum ile uygun miktarlarda karıştırılarak nihai ve ideal erime noktasına sahip bir ruj elde edilir.
Parafin mumu, bu amaçla kullanılan faz değişim malzemelerinden biridir ve yüksek bir ısı depolama kapasitesine sahiptir. Kömür ve petrolün rafinasyonundan elde edilen parafin mumları, ucuz olmaları, cilt iyileştirme üzerindeki olumlu etkileri ve cilt bakım ürünlerinde sağladığı faydalar nedeniyle tercih edilmektedir. Rujlarda parafin mumu, parlatıcı, sertleştirici ve katılaştırıcı bir madde olarak kullanılır.
Parafin mumlarının iki formu vardır:
-
Makrokristalin mum: Yarı saydam, parlak, kaygan ve kırılgandır.
-
Mikrokristalin mum: Opak, esnek ve yapışkandır. Ruj üretiminde ruj bazı ve sertleştirici madde olarak kullanılır.
Diğer önemli mumlar şunlardır:
-
Ozokerit mumu: Kömürden üretilir ve rujun erime noktasını yükseltmeye yardımcı olur. Rujlarda 'dan fazla ozokerit mumu kullanıldığında, ruj ufalanma eğilimi göstermektedir.
-
Ceresin mumu: Mineral mum olarak da bilinir. Ozokerit mumun sülfürik asit kullanılarak rafine edilmiş bir türüdür. Ceresin mumu, diğer mumları birleştirerek farklı erime noktalarına sahip rujların üretiminde kullanılır.
Yağlar ve Çözücüler
Ruj dudaklara uygulandığında, dudak yüzeyinde istenilen film tabakasının oluşturulması ve parlak bir görünüm vermesi için mumlar sıvı parafin veya beyaz mineral yağlarla karıştırılmalıdır.
-
Butil stearat: Hint yağı ile birlikte kullanılabilecek faydalı bir maddedir. Kısmi bir çözücü olarak çalışır ve çözünmemiş boya maddesinin ürün bütününde dağılmasını sağlar.
Bazı ruj formüllerinde oleyl alkol hint yağı yerine kullanılır.
-
Oleyl alkol: Hint yağına göre üstün bir eozin çözücüsüdür ve uygulandığında dudaklarda yüksek bir etkinlik için kullanılır. Yüksek bir erime noktası sağlayan oleyl alkol, dudaklara kolay uygulanır ancak dudak yüzeyinde yağlı bir film bırakır. Oleyl alkol içeren ruj formüllerine mutlaka bir antioksidan eklenmelidir. Oleyl alkolün neden olduğu ruj egzamaları ve alerjileri bildirilmiştir.
Rj Yapısında Kullanılan Katkı Maddeleri ve Özel Bileşenler
Rujların formülasyonunda ana bileşenler (mumlar ve yağlar) dışında, ürünün raf ömrünü, rengini, dokusunu, kokusunu ve dudaktaki etkisini belirleyen çeşitli katkı maddeleri kullanılır.
Koruyucular ve Antioksidanlar
Koruyucular, kozmetik ürünlerin raf ömrünü uzatmak için yüksek antimikrobiyal etkinlikleriyle kullanılır.
-
Parabenler (Sentetik Koruyucular): Kozmetik ürünlerinde en yaygın kullanılan sentetik koruyuculardır. Parabenlere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişerek, temas alanlarında kontakt dermatit ortaya çıkabilir. Parabenler, zayıf östrojen benzeri özelliklere sahiptir ve meme kanseri ile aralarında bir korelasyon olduğu düşünülmektedir. Kozmetikler arasında, rujların en yüksek paraben konsantrasyonlarına sahip olduğu görülmektedir.
-
Metilparaben ve diğer parabenler, sadece kozmetiklerde değil, ayrıca ilaçların farmasötik formülasyonlarında da sıklıkla kullanılır.
-
Rujlarda koruyucu olarak oranında propil-p-hidroksibenzoat da kullanılmaktadır. konsantrasyonları, ciltte hafif bir yanma hissine neden olabilir ve hassas ciltlerde alerjik reaksiyonlara yol açabilir.
-
Doğal Koruyucular: Ruj formülasyonlarında paraben yerine antioksidan ve antimikrobiyal olarak vanilya özü, çay ağacı, limon otu, biberiye, lavanta, zerdeçal ve zencefil tozu gibi doğal koruyucular kullanılabilir.
-
-
Antioksidanlar: E vitamini (doğal formu ve sentetik -tokoferol formu) rujların üretiminde antioksidan olarak kullanılır.
Yumuşatıcılar (Emolientler) ve Plastikleştiriciler
-
Lanolin (Yün Yağı): Yumuşatıcı nitelikleri nedeniyle kozmetiklerde ve topikal ilaçlarda ila oranlarda kullanılır. Rujlarda kalın, yağlı bir film tabakası oluşturması ve yüksek yumuşatıcı etki istendiğinde yüksek lanolin içeriği tercih edilir. Yüksek lanolin içeren rujlar yağlı veya yapışkan olabilir ve uzun saklama sırasında koku belirgin hâle gelebilir.
-
Plastikleşme Özelliği: Lanolin, rujlarda iyi plastikleşmeyi sağlar. Bu, rujun dudağa uygulandığında iyi bir film tabakası oluşturmasını ve dudakların yüzeyinde dayanıklılığını artırmasını sağlar. Ayrıca, ruj içerisindeki sıvı ürünlerin katılardan ayrılmasını önler.
-
Alerji Riski: Lanolinin, ila oranında temas alerjeni olduğu unutulmamalıdır.
-
-
Hindistan Cevizi Yağı: Rengi beyazdan açık kahverengimsi sarıya kadar değişir. Rujlara eklenmesi yumuşatıcı, nemlendirici etki sağlamak ve dudakların daha sağlıklı görünmesini sağlamak içindir.
Renklendiriciler ve Opaklaştırıcılar
Rujların renklendirilmesi için çözünmeyen boya maddeleri ve kalsiyum, baryum ve alüminyum içeren boya havuzları kullanılır. Kullanılan miktar, rujun tonuna ve opaklığına bağlı olarak ile arasında değişir.
-
Sentetik ve Doğal Renklendiriciler: Rujlarda hem doğal hem de sentetik renklendiriciler kullanılır. Sentetik renklendiriciler olumsuz sağlık etkilerine neden olabilir. Doğal renklendiriciler daha güvenlidir ve antioksidan aktivite dâhil olmak üzere ek faydalar sağlar.
-
Pancar Kökü Suyu: İçeriğindeki betanin, doğal kırmızı boyanın ana kaynağıdır. Betalain pigmentleri genellikle koyu kırmızıdan mora kadar renkler verir.
-
Zerdeçal Tozu/Özütü: Rujda sarı renk elde edilmesini sağlar.
-
Kakao Çekirdeği: Rujda farklı derecelerde kahverengi renk elde edilebilir. Antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklere sahip flavonoidler içerir.
-
Likopen: Domatese, karpuza vb. kırmızı rengini veren doğal olarak oluşan bir karotenoiddir.
-
Antosiyanin Pigmentleri: Mavi, mor, menekşe, macenta, kırmızı ve turuncu renklerde bulunurlar.
-
-
Titanyum Dioksit (): Rujlarda pigment olarak (beyaz) veya diğer renkleri değiştirmek için kullanılır. Diğer beyaz pigmentlere göre daha örtücü ve yüksek bir parlaklık derecesine sahiptir. Başlangıçta yüksek renk oranları ve canlı efektler yaratmak için, günümüzde ise hassas pastel tonlar yaratmak için kullanılır.
-
Birincil Endişe: Rujlarda ve renklendirici kimyasallarda kurşun bulunması birincil endişelerden biridir.
Parlatıcılar ve Karıştırma Maddeleri
-
Parlatıcılar: Rujlarda parlatıcı amaçlı ila oranında izopropil miristat veya izopropil palmitat kullanılır.
-
Asetogliseridler: Ruj formülasyonlarında yağların ve mumların reolojik özelliklerini değiştiren karıştırma maddeleridir. Rujların sıcak havalarda katı kalmalarını ve düşük sıcaklıklarda yayılabilirlik özelliklerini korumalarını sağlarlar.
Leke Bırakan Maddeler ("Bromo Karışımı")
-
Bromo Karışımı: Rujlarda temas ettiği yüzeyde silinmez bir leke bırakan ürün bileşenini ifade eder. Bromo asitleri (floreseinler, halojenli floreseinler) içeren bir çözeltidir.
-
Etkileri: Bunların dudakta hafif iritan etkiye sahip olduğu ve alerjik sonuçlar doğurma potansiyeli bulunduğu belirtilmelidir.
-
Çözücüler: Bromo asit çözücüleri (tetrahidrofuril alkol, asetat, stearat ve benzoat gibi esterler) leke bırakma sorununu gidermek için kullanılır. Ancak, bazı çözücüler ciddi bir koku problemi yaratır veya cildi kurutarak dermatite neden olabilir.
-
Koku ve Aroma Maddeleri
Rujun bileşenlerinin (yağ ve mumların) tadını ve kokusunu maskelemede formülasyonda aroma maddeleri kullanılır. Bunlar maskelemenin yanı sıra çekici bir tat vermek için de önemli bir bileşendir.
-
Limon Yağı: Güçlü bir limon kokusuna ve narenciye aromasına sahiptir. Bakteri ve mantar enfeksiyonları için etkili bir antioksidandır.
-
Aromalar: Çilek özü, portakal özü ve mango yağı kullanılır. Mango içeriğinin antiviral, antibakteriyel, analjezik, antiinflamatuar etkileri olduğu bildirilmiştir.
Rujların Üretim Süreci
Ruj üretimi, kullanılan bileşenlerin organik ve sentetik türüne bağlı olarak çok az değişiklik gösteren, nispeten standart bir süreçtir.
Temel olarak üretim, iki ayrı karışımın hazırlanmasıyla başlar:
-
Mumların Eritilmesi: Ruj bileşenlerinden mumlar, karışımdaki en yüksek erime noktasına uygun olarak dikkatlice ısıtılır ve eritilir.
-
Yağ ve Katkı Maddelerinin Karıştırılması: Boyar maddeler, diğer yağlar, koruyucu maddeler ve diğer katkı maddeleri ısıtılarak ayrı bir kapta iyice karıştırılır.
Son aşamada, bu iki karışım birbiriyle homojen bir şekilde birleştirilir ve ardından ruj tüplerine uygun olacak şekilde kalıplanır.
.
Ruj Üretiminde Aranılan Standart Kriterler
Rujlar için belirlenen standart kriterler, ürünün üretiminden depolanmasına ve tüketimine kadar olan tüm süreçlerde sürdürülebilir olmalıdır. Tüketime sunulan tüm rujlarda aranılan kriterler; erime noktası, kırılma noktası, tiksotropi karakteri, uygulama kuvveti, yüzey anomalileri, kararlılık, çözünürlük testi, parametresi, cilt irritasyon ve alerji testleri, parfüm kararlılığı ve kurşun sınır testi gibi unsurları içerir. Özellikle kurşun gibi ağır metallerin ve renk katkı maddelerinin üretiminde yasal sınırlamalar bulunmaktadır.
Fiziksel ve Mekanik Kriterler
-
Erime Noktası: Rujun güvenli depolanması ve tüketicinin saklama koşullarını belirlemek için kritiktir. Standart olarak belirlenen erime noktası ila arasında değişmektedir.
-
Yumuşama Noktası: Rujun kullanım aşamasında maruz kalacağı ısı koşullarına dayanma yeteneğini belirler.
-
Kırılma Noktası (Ruj Sertliği): Rujun fiziksel karakteristik özelliklerinin önemli bir belirleyicisidir. Rujun kullanım aşamasında maruz kalacağı fiziksel kuvvetlere dayanma yeteneğini gösterir.
-
Tiksotropi Karakteri: Bu özellik, rujun viskozitesinin (kıvamının) uygulanma sırasında azalmasını ve uygulanan kuvvet kalktığında orijinal katı formuna geri dönmesini tanımlar. Rujun kolay uygulanabilir olmasını ve dudak yüzeyinde kalmasını sağlar.
-
Uygulama Gücü: Dudaklara ruj sürmek için gereken kuvveti değerlendirmek amacıyla kullanılan bir testtir.
-
Yüzey Anomalileri: Ruj yüzeyinde çizikler, ezikler, leke, renk ve/veya doku farkı veya kristal oluşumu gibi herhangi bir anomali olmamalıdır.
-
Yayılabilirlik Testi: Rujun bir yüzeyde uzunluğunda homojen olarak uygulanabilir olması istenir.
Kimyasal ve Stabilite Kriterleri
-
Depolama ve Saklama Sırasında Ürün Stabilitesi: Ürünün son kullanma tarihine veya açıldıktan sonra izin verilen sürelere kadar stabil olması gerekir. Görsel stabilite, renk/koku değişimi, değişimleri ve ruj yüzeyinde kristalleşme gibi bozulmalar olmamalıdır.
-
Çözünürlük Testi: Ruj örneklerinin metanol, etanol, kloroform ve petrol eteri gibi çözücülerdeki çözünürlük özelliklerine bakılır.
-
Parfüm Kararlılığı: Rujdaki parfümün zamanla bozulmaması ve kokusunu koruması test edilir.
Güvenlik ve Kriterleri
-
Parametresi: Rujlar için kararlılık profili ve güvenli aralığı belirlenir. Sağlıklı dudakların 'ı ortalama 'dir. Ruj için güvenli uygulama sınırı ile arasında değişmektedir. Aşırı seviyeleri cilt bariyerine zarar verebilir.
-
Cilt İritasyon ve Tahriş Testleri: Rujlar için insan modelleri kullanılarak ciltte iritasyon ve tahriş testleri yapılmış olmalıdır.
-
Kurşun ve Diğer Metallerin Kabul Edilebilir Sınır Testleri: Yasal düzenlemelere rağmen maalesef ruj ve diğer kozmetiklerde hâlen kurşun benzeri ağır metaller tespit edilmektedir. 'de ve Avrupa Kozmetik Birliği, pazardaki ürünlerde kurşun, nikel, bakır, çinko ve demir seviyelerini analiz etmektedir. Saç boyaları, kozmetikler ve rujlarda kabul edilebilir sınırların üzerinde metal değerleri bulunabilmektedir.
Ruj ve Dudak Bakım Ürünlerine Karşı Gelişen Reaksiyonlar
Rujlar, dudak kalemleri, dudak kremleri/merhemleri, dudak parlatıcıları, dudak dolgunlaştırıcıları ve güneş kremleri gibi birçok kozmetik ve bakım ürünü dudaklarda kullanılmaktadır. Bu ürünlere bağlı olarak dudaklarda çeşitli cilt reaksiyonları gelişir. Dudaklarda inflamasyon (iltihaplanma) ile birlikte olan tüm reaksiyonlar genel olarak "Cheilitis" (Kelitis) olarak tanımlanmaktadır.
Ruj ve diğer dudak bakım ürünlerinden kaynaklanan kelitisler; dudaklarda egzamatöz reaksiyonlara, pigment değişimlerine ve genel ürtiker (kurdeşen) reaksiyonlarına neden olabilir.
Kelitis Türlerinin Sınıflandırılması
Dudak ürünlerinin yol açtığı temas kelitisleri genellikle şu şekilde sınıflandırılır:
-
Egzamatöz Kelitisler
-
Alerjik Temas Kelitisleri: Üründeki bir maddeye karşı alerjik reaksiyon sonucu gelişir.
-
İritan (Tahriş Edici) Temas Kelitisleri: Üründeki kimyasalların doğrudan tahriş edici etkisiyle oluşur.
-
-
Pigment Değişimlerine Neden Olan Kelitisler
-
Pigmentasyon Artışına Neden Olan Temas Kelitisleri
-
Pigment Azalması ve Kayıplarına Neden Olan Temas Kelitisleri
-
-
Ürtikere (Kurdeşene) Neden Olan Temas Kelitisleri
Dudak Kozmetiklerine Bağlı Alerjik Kontakt Kelitis
Alerjik kontakt dermatit (ACD), alerjenlerin dudaklarla temasından sonra gelişen bir tip aşırı duyarlılık reaksiyonundan kaynaklanır.
Klinik Görünüm ve Sıklık
-
Ortaya Çıkış: Genellikle üst ve alt dudaklarda, vermiyonda (dudak kırmızı kısmı) ve ağız köşelerinde (angular kelitis) egzama benzeri inflamasyon olarak ortaya çıkar.
-
Sıklık: Egzamalı kelit vakalarının yaklaşık dörtte biri alerjik temastan kaynaklanır. Kadınlarda erkeklerden daha yaygındır. Her yaş grubunu etkileyebilir, ancak yetişkinler çocuklardan daha sık etkilenir. Alerjenlerle temas, yaş gruplarının ve cinsiyetlerin farklı ürün kullanımlarıyla ilgilidir.
-
Atopi: Bu kelitis durumunda, hastanın atopik yapısı ve aşırı duyarlılığı sıklıkla bulunmaktadır.
Alerjik kontakt kelitis genellikle dudaklarda vermiyonda veya ağız çevresindeki deride egzama benzeri değişiklikler olarak ortaya çıkar.
-
Dudak Bulguları: Üst dudak ve/veya alt dudakta kuruluk, pullanma ve çatlama ile birlikte kızarıklık olabilir. Bunlar dudaklarda lokalize olabilir veya tüm dudağı etkileyebilir.
-
Şikâyetler: Hasta dudaklarda kaşıntı, yanma veya ağrı şikâyetlerinde bulunabilir.
Akut ve Kronik Formlar
-
Akut Form: Alerjenle temastan birkaç dakika sonra şişlik ve küçük kabarcıklarla kontakt ürtikerini taklit edebilir. Reaksiyon yüze ve boyuna yayılabilir.
-
Kronik Form: Tipik olarak temastan birkaç saat sonra başlar ve alerjene maruziyet devam ederse günler, haftalar veya aylar boyunca sürebilir. Kızarıklık, pullanma veya kuruluk ve kaşıntı ile ortaya çıkar. Bu, hafif şişlikle ilişkili olabilir.
Ayırıcı Tanı İpuçları
Reaksiyonun şekli ve dudaktaki yerleşim yeri, nedene dair bazı ipuçları verebilir. Örneğin, bir müzik aletinin temasından kaynaklanan alerji, sadece enstrümanla temas eden dudak kısmında değişiklikler geliştirebilir.
Alerjik kontakt kelitis nadiren dudağın iç mukozal yüzünde klinik bulgu vermektedir.
Klinik muayenede dudakların yanı sıra ağız içi ve genel cilt değerlendirilmelidir. Hasta, atopik dermatit yönünden de incelenmelidir.
Kontakt Kelitise Neden Olan Yaygın Alerjenler
Kontakt kelitise neden olan alerjenler, yaş ve cinsiyet gruplarına göre farklılık göstermektedir. Kadınlarda en sık görülen alerjen kaynağı dudak kozmetikleri, erkeklerde diş macunları ve yaşlılarda ise önemli bir kaynak ilaçlardır. Diş hekimliği malzemeleri, ağız ve diş hijyen ürünleri her yaş grubunda kelitise neden olurken, besinlere karşı oluşan reaksiyonlar özellikle çocukları etkilemektedir.
Kontakt kelitise neden olan yaygın alerjen grupları, nikel gibi metaller, koku/aromalar ve koruyuculardır.
Kontakt Kelitisin Başlıca Alerjen Kaynakları
-
Dudak Kozmetikleri: Rujlar, dudak bakım ürünleri ve güneş kremleri dâhil diğer dudak kozmetikleri.
-
Ağız Hijyeni Ürünleri: Diş macunu, ağız gargarası, diş protezi temizleyicisi, diş ipi ve kürdan.
-
Metaller: Diş restorasyonları, ortodontik cihazlar, müzik aletleri, dudak kozmetiklerinin metal kasaları ve metal nesnelerin alışkanlık hâlinde emilmesi sırasındaki temaslar.
-
Besinler
-
İlaçlar
-
Tırnak Cilaları
-
Kauçuk/Lateks Ürünler: Diş tedavisi sırasında kullanılan lastik barajlar ve ellere giyilen eldivenler.
Dudak Bakım Ürünlerinde Bildirilen Spesifik Alerjenler
Dudak kozmetiklerinde alerjik kelitis reaksiyonlarına neden olduğu tespit edilen başlıca maddeler şunlardır:
-
Yağ Asitleri ve Yağlar:
-
Risinoleik asit (Hint yağının temel bileşeni): Günümüzdeki en yaygın alerjik kelitis nedenlerinden biri olarak tanımlanmıştır.
-
Lanolin, zeytinyağı, badem yağı, hindistan cevizi yağı.
-
Dallı zincirli yağ asidi esterleri (Gliseril diizostearat, diizostearil malat vb.).
-
Propilen glikol, oleil alkol, 12-hidroksistearik asit (hidrojene hint yağındaki ana yağ asidi).
-
-
Koku ve Aromalar:
-
Myroxylon pereirae (Peru balsamı), sitral, sinnamaldehit.
-
Nane yağı, vanilya.
-
Geraniol karışımı olan koku karışımları.
-
-
Renklendiriciler ve Boya Çözücüleri:
-
Eozin (Eskiden en yaygın alerjendi, saflaştırıldığı için artık nadiren sorun teşkil ediyor).
-
D&C Sarı #11; D&C Kırmızı #7, 17, 21 (eozin), 36.
-
Lithol Rubin ; kinazolin sarısı.
-
-
Koruyucular ve Antioksidanlar: Propil gallat, E vitamini.
-
Diğer Katkı Maddeleri:
-
Metaller: Ürün içeriğinde ve ürünün ambalaj metal kasasında bulunan nikel.
-
Güneş Kremleri: Benzofenon-3.
-
Parlaklık Vericiler: Kolofonyum ve türevi ester zamkı (ana alerjenin gliseril--monoabietat olduğuna inanılmaktadır); propolis (cera alba, propolis cerus, balmumu asidi gibi ilişkili maddeler).
-
Suya Dayanıklı Filmler: Polivinilpirolidon/heksadeken kopolimeri.
-
Tahriş Önleyici Maddeler: Bisabolol (papatyanın ana aktif maddesi).
-
Sızdırmazlık Maddeleri: Şellak.
-
Tanı ve Tedavi
-
Tanı: Alerjik temas kelitisin tanısı ve nedenin belirlenmesinin anahtarı deri yama testleridir. Test; temel alerjen serilerini, kozmetik ve diş macunu serilerini ve hasta öyküsünden çıkarılan diğer alerjenleri içermelidir. Mümkünse hastanın kendi ürünlerini ve müzik aletlerini de test etmek önemlidir. Pozitif sonuçlar, dikkatli alınmış bir hasta öyküsü ve klinik muayene ile uyumlu olacak şekilde değerlendirilmelidir. Rutin yama testi negatif olduğunda, fotoyama testi de düşünülmelidir.
-
Tedavi: Tedavi, alerjenin tüm olası kaynaklarından kesinlikle kaçınılmasıdır. Bu kaçınma sonrası reaksiyon genellikle hızla düzelir. Kliniğin şiddetine göre antihistamin ve topikal kortikosteroidler kullanılabilir.
İritan (Tahriş Edici) Kontakt Kelitis
Bunlar, rujlar ve dudak bakım ürünleri içeriğindeki tahriş edici (iritan) kimyasallardan kaynaklanan kelitislerdir.
-
Tanısal İpuçları: Tanı, alerjik incelemelerin negatif olduğu, hastanın atopik olmadığı ve dudak yalama gibi bir nedenin saptanamadığı durumlarda düşünülmelidir.
-
İritan/Alerjen Çift Etkisi: Dudak bakım ürünlerinde bazı bileşenler hem tahriş edici hem de alerjen olabilir. İritan maddelere örnek olarak zeytinyağı, sitral, gomalak ve tarçın verilebilir. Formülasyonlarda iyi bilinen güçlü tahriş edicilerden kaçınılmaya çalışılsa da, hafif tahriş ediciler hâlâ mevcut olabilir.
Pigmentasyon Artışı Yapan Kontakt Kelitis
Dudaklarla temas eden bir alerjen ya da tahriş ediciye bağlı gelişen kelit reaksiyonları sonrasında dudakta kahverengi-siyah renkte pigmentasyonlar (lekeler) gelişebilir.
-
Klinik Gelişim: Başlangıçta dudaklarda akut ya da kronik kelitis tablosu oluşur, sonrasında dudakta giderek koyulaşan koyu mor-siyah renkli adacıklar gelişir.
-
Egzamasız Pigmentasyon: Bazen egzama olmaksızın sadece pigmentasyon gelişebilir.
-
Yerleşim Yeri: Hiperpigmentasyon; yeşil çay ve nikel alerjisi durumunda sadece alt dudakta olurken, ruj reaksiyonlarında her iki dudağa lokalize olabilir.
-
Yatkınlaştırıcı Faktörler: Alerjen/tahriş edici kaynakların yaygın, ancak pigmentli kontakt dermatitlerin nadir olması, bu tablonun gelişiminde henüz tanımlanmamış bazı yatkınlaştırıcı hasta faktörlerinin bulunduğunu düşündürmektedir. Alerjen/iritan madde bırakıldıktan sonra bu pigment lekleri uzun bir süre kalabilir.
Pigmentli Kontakt Kelitis Nedenleri:
-
Ruj ve Dudak Bakım Ürünleri İçerikleri: İzopalmitil digliseril sebakat, risinoleik asit, dipentaeritritol yağ asidi esteri, ester zamkı, kömür katranı boyaları ve diğer türevleri.
-
Boyalarda Bulunan para-fenilen diamin ().
-
Yeşil çay ve içeriğinde yüksek oranlarda nikel bulunduğunda.
Dudak Kozmetiklerine Bağlı Ürtiker (Kurdeşen) ve Anjiyoödem
Kontakt ürtiker, doğrudan etken maddeyle temastan sonra ciltte oluşan ani ancak geçici lokalize bir şişlik ve kızarıklık ile karakterizedir. İmmünolojik (alerjik) veya immünolojik olmayan (alerjik olmayan) olarak ortaya çıkabilir.
İmmünolojik Olmayan Temas Ürtikeri
-
Mekanizma: Hastanın bağışıklık sisteminin bir alerjene daha önce maruz kalması olmadan ortaya çıkar.
-
Klinik: Tipik olarak saatler içinde düzelen hafif lokalize reaksiyonlara neden olur (örneğin, ısırgan otu döküntüsü).
-
Nedenler: Peru balsamı, benzoik asit, tarçın alkolü ve aldehiti, sorbik asit (koruyucu madde), çiğ et, balık ve sebzeler gibi kozmetik ve ilaç içerikleri.
İmmünolojik Kontakt Ürtiker
-
Mekanizma: Oluşması için daha önce bir alerjene maruz kalma gereklidir. En sık atopik bireylerde (alerjiye yatkın kişilerde) görülür.
-
Nedenler: Doğal kauçuk lateks, birçok antibiyotik, nikel gibi bazı metaller, parabenler, benzoik ve salisilik asitler, polietilen glikol, kısa zincirli alkoller, çiğ et, balık ve sebzeler.
Klinik Seyir
-
Başlangıç: Maddenin dudaklara maruz kalmasından birkaç dakika ila yaklaşık bir saat sonra ortaya çıkar.
-
Belirtiler: Dudaklarda lokal yanma hissi, karıncalanma veya kaşıntı gelişir. Hafif kızarıklık veya minimal şişlikten, gergin şişlik ve kabarcıklarla birlikte ateşli kızarıklığa kadar gidebilir.
-
Süre: Genellikle başlangıcından itibaren saat içinde kendiliğinden düzelir.
-
Sistemik Belirtiler (Anafilaksi Riski): Reaksiyon, dudaklar ve cilt dışındaki diğer organlara da yayılabilir ve hırıltı, burun akıntısı, boğazda şişme hissi, yutma zorluğu, mide bulantısı, kusma ve anafilaktik şok gibi yaşamı tehdit edici durumlara yol açabilir.
Dudak Dolgunlaştırıcılar ve Temas Ürtikeri
Son yıllarda kullanımı artan dudak dolgunlaştırıcılar sonrasında da temas ürtikerleri gelişmektedir. Bu ürünler, kan dolaşımını artırarak, vazodilatasyon veya nemlendirme yoluyla dudakların hacmini artırmak için kullanılır.
Vazodilatasyon (Damar Genişlemesi) Üç Mekanizmayla Elde Edilebilir:
-
İmmünolojik Olmayan Temas Ürtiker Mekanizması: En sık görülen ani temas reaksiyonudur. Tarçın ve acı biberin prostaglandin metabolizmasını etkilemesinden kaynaklanır.
-
İritan Temas Kelitis: Tarçın ve acı biber gibi reseptörleri üzerinde etkili olan baharatlar, bu reaksiyona neden olur.
-
Doğrudan Vazodilatasyon: Benzil nikotinat ve -arginin gibi doğrudan vazodilatasyon etkisi olan maddeler ile sağlanır.
Uyarı: Dudak dolgunlaştırıcının uygulanmasından hemen sonra bir öpücük ile reaksiyon, istenmeyen bir şekilde başkasına aktarılabilir.