- Gösterim: 15604
Son yıllarda estetik uygulamalarda hastanın kendisinden alınan dokular kullanılmaya başlandı; yağ dokusu, kök hücreleri, saç ekimleri gibi. Hızla yaygınlaşan PRP bu uygulamalar arasında yer almakta. PRP (Platelet Rich Plasma=Platelet yoğunluğu arttırılmış plazma) yöntemi günümüzde ince çizgiler ve kırışıklık, cilt yenileme ve gençleştirme, deri volümünü arttırma, yara iyileşmesi, sivilce izleri, saç dökülmeleri, deri çatlakları, melasmad, saç ekimi sonrası ve lazer uygulamaları sonrasında kullanılmaktadır. Tek başına kullanıldığı gibi botox, lazer, mikroiğneleme ve estetik cerrahi uygulamaları ile birlikte kullanılabilmektedir.
PRP uygulamasının amacı, hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek olandan çok daha fazla sayıda trombosit kan hücresi verebilmektir. Böylece dokunun onarımı hızlı ve güçlü bir şekilde başlar ve daha çabuk sonuçlanır. Trombositler, normal kan pıhtılaşma işlevi için kritik öneme sahip olan ve ayrıca birkaç farklı büyüme faktörü içeren kan hücreleridir. PRP, hastanın kanından santrifüj uygulamaları ile elde edilmektedir. PRP ile elde edilen plateletlerin yoğunluğu, kandakinden 2 ila 4 kat fazladır. Normalde erişkin bir insanda kanda platelet sayısı 200.000 ± 75.000 µL'dir. PRP'de ise platelet miktarı 1 milyon µL olmaktadır. Normal trombosit seviyeleri için geniş bir aralık bulunduğu için PRP örneklerinde büyüme faktörünün oranları da büyük değişim göstermektedir. Bu durum PRP'nin kişiye göre değişken sonuçlarına yol açmaktadır. PRP, saç dökülmesi ya da sorunları yaşanan bölgelere, kozmetik açıdan daha etkili bir saç büyümesi sağlaması beklentisiyle, saçlı deriye çok yüzeysel olarak enjekte edilmektedir.
PRP içeriği en az altı farklı büyüme faktörü içerir ve bu protein yapısındaki büyüme faktörlerinin saç büyümesi üzerinde bireysel ve sinerjik etkileri bilinmektedir. Ek olarak, PRP, kemokinler, pıhtılaşma faktörleri ve bağışıklık medyatörleri dahil olmak üzere en az 30 başka madde içerir ve bunların da saç büyümesi üzerindeki etkileri gösterilmiştir. Saç büyümesinde en çok rol oynayan PRP'deki büyüme faktörleri arasında fibroblast büyüme faktörü (FGF), vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ve epidermal büyüme faktörü (EGF) bulunur. Büyüme faktörleri, saçın büyüme fazı olan anajen süresini ve saç kalınlığını artırabilmektedir. PRP ile elde edilen ve plateletlerde bulunan büyüme faktörleri, saçlı deriye uygulandığında aşağıda resimde gösterildiği gibi etki göstermektedir.
PRP'nin etki mekanizmasını dahi iyi anlayabilmek için saç dökülmelerinde en sık neden olan androgenetik saç dökülmesinin tanımlanmış nedenlerini hatırlayalım.
- Genetik faktörlerin rolü; androgenetik saç dökülmesinde genetik geçiş, çoklu genle, poligenetik olarak açıklanmaktadır.
- Androgenetik saç dökülmesinde saç folliküllerinde 5 alfa redüktaz enzimi, testosteron ve dihidrotestosteronun rolü; saç folliküllerinin dermal papilla dış kısmında bulunan hızlı çoğalan hücreler, testosteronu 5-AR redüktaz enzimi ile DHT'ye dönüştürmektedir. DHT, sitoplazmada androjen reseptörlerine bağlanarak hücre nükleusuna taşınmaktadır. Protein sentezi ve folliküler hücre büyümesi durmaktadır.
- Androgenetik saç dökülmesinde TGF-ß1 (Transforming Growth Factor-Beta 1) rolü; TGF-ß1, dermal papilla hücreleri tarafından androjenlerin kontrolünde salgılanmakta ve saç folliküllerini eken katojen yani dökülme fazına sokmaktadır.
- Androgenetik saç dökülmesinde folliküllerde mikroinflamasyon ve fibrozisin rolü; androgenetik alopesi de saç folliküllerinde erken dönemde mikroinflamasyon geliştiği ve bunun saç kayıpları ile fibrozise dönüştüğü bilinmektedir. Saçlı deride neden mikroinflamasyon geliştiğine dair tam bir netlik yoktur. Bu konuda bazı ileri sürülen görüşler;
- Mikrobiyal kolonizasyon; bakterilerin toksinleri, antijenleri ve ürettikleri porfirin gibi yapıların neden olabileceği düşünülmektedir.
- İrritan kimyasallar ve çevresel kirleticiler gibi çevresel stres faktörleri.
- UV yani güneşin rolü, serbest oksijen radikalleri ve nitrojen oksitler, IL-1 alfa yapımına neden olarak inflamasyonda rol oynamaktadır.
- Dermal kollajenaz aktivitesi de bu süreçte etkilidir.
PPR içeriği ile yukarda tanımlanan basamaklar içerisinde genetik fakrtörler dışındaki tüm basamaklarda etkili olmaktadır. PRP içeriğindeki büyüme faktörleri saç follikülü dermal papillasında "hair germ hücrelerini" aşağıdaki resimde tanımlanan uyarıcı faktörler ile aktive etmekte. Bu hücreler de bulge alanında bulunan hücreleri uyarmakta. Bu hücreler çoğalmakta ve aşağı dermal papillaya doğru uzanarak saç dış kılıfını yaparak dermal papillayı yapacak şekilde yapılanmakta. Büyüme faktörleri saç folliküllerini uzamış telojen ve katojen fazdan anajen faza sokmakta. Anti-inflamatuar ilaçlar ile birlikte PRP kullanımı bitemporal saç çıkışını sağlamakta. Azelaik ast, saw plametto, green tea içerikli saç tonikleri PRP ile birlikte mikroinflamasyon, TGF-ß1 ve 5-AR baskılamaktadır.
Saç dökülmelerinde saç ekimi olmayan hemen hemen tüm tedavilerde olduğu gibi, en iyi adaylar tam saç dökülmesinden ziyade saçları incelmiş ve saç dökülmesi yaşamış olanlardır. Daha önce belirtildiği gibi, doğal olarak yüksek trombosit seviyelerine sahip olan kişiler, düşük trombosit seviyelerine sahip olanlara göre PRP'den daha fazla yararlanmaktadır (büyüme faktörlerinin miktarı daha fazla olacağı için). Özellikle hafif ve orta derecede androgenetik saç dökülmesi olan kadın ve erkeklerde PRP, başarılı sonuçları ile kullanılmaktadır.
PRP için kullanılacak alana göre değişmekle birlikte ortalam 10 ml kadar kadar venöz kan alınır, bir yada iki stepli santrifüj işlemi uygulanarak uygun standartlarda PRP elde edilmektedir. Uygulama bölgesinde saçlı deri antiseptik solüsyonlar ile steril edilmekte. PRP enjeksiyonu öncesi ağrının azaltılması için supratrochlear ve supraorbital sinirlere lidokain ile sinir blokajları yapılmakta. PRP özel iğneler ile uygulama alanına 1-2 cm aralıklar ile 0,05 ml kadar küçük miktarlarda enjekte edilmektedir. Mikroiğneleme, uygulanırsa genellikle PRP enjeksiyonlarını takip eder. PRP tedavilerinin etkili olması için her zaman tekrarlanması gerekmektedir. Ancak, standart bir tedavi aralığı yoktur. Yaygın olarak seans aralıkları 2-4 haftadır. 2-4 seans uygulamalara devam edilmekte. Sonrasında her altı ayda bir seans uygulanmaktadır.
Sonrasında dermaroller(1.5 mm uzunluğunad iğneler) ile saçlı deriye mikroiğneleme yapılması önerilmektedir.
PRP uygulaması öncesi saç derisi ürünleri veya kamuflaj ürünlerinin kullanımına ara verilmeldiir. PRP etkinliğini azaltabileceği için işlemden sonra 14 güne kadar NSAID'ler ve aspirin gibi anti-inflamatuar ilaçların kullanımından kaçınmalıdır. PRP enjeksiyonları çok güvenli kabul edilir. Enjekte edilen madde otologdur, yani hastanın kendi vücudundan elde edilmiştir ve kan veya doku kaynaklı patojen riskini ortadan kaldırır. İşlemin aseptik bir şekilde gerçekleştirildiği varsayıldığında, enfeksiyon riski çok azdır. Enjeksiyon bölgelerindeki lokal ve geçici ağrı sık problmer olarak tanımlanmıştır.
Saçlı deride PRP uygulamları saç dökülme tedavileri için seçkin ve etkin bir tedavi olmakla birlikte yüksek bir maliyet getirmektedir. Bu nedenle özellikle androgenetik saç dökülmelerinde ilkesel olarak minoksidil ve finasterid gibi sistemik ve topikal ilaçlar başlanmalı. 6-12 ay sonra bu tedavilere yanıt vermeyenlerde PRP ve diğer yöntemler düşünülmelidir. Saçlı deride androgenetik saç dökülmesinde önerilerimiz;
- Saçlı deride foliküler ünitlerin derinliği nedeniyle PRP, 2-4 mm derinlikte ve 1-1,5 cm aralıklarla enjekte edilmelidir. Uygulama dozları 0,05–0,1 ml/cm² olarak seçilmelidir.
- 2 hafta ara ile 4 seans PRP uygulanmalıdır.
- PRP'ye ek olarak mezoterapi saç ürünlerinin kombinasyonu uygulamaları birlikte değil, aralıklı yapılmalıdır.
- PRP, daha çok tip I-III androgenetik saç dökülmesinde tercih edilmelidir. Tip IV ve daha yoğun dökülmelerde saç ekimi yapılacaksa, öncesinde PRP kullanılmalıdır.
- PRP'ye ek olarak Perfectil gibi sistemik kullanılacak ek ilaçlar ve peptid bazlı topikal serumlar kullanılabilir.
- Ayrıca, hastaların yüksek protein diyetleri yapmaları, stresten uzak kalmaları ve düzenli bir uykuya sahip olmaları istenmektedir.