Derideki pigmentasyon, canlıların çevresel koşullara karşı gösterdiği önemli bir adaptasyon sürecidir. İnsanlarda ırksal özellikler ve UV ışınları gibi dış faktörler pigmentasyonu belirlerken, aynı ırklar arasında bile farklılıklar gözlemlenebilir. Örneğin, kadınların ten rengi erkeklere göre daha açık olabilirken, uyluk bölgesi bel bölgesine göre daha koyudur. Irklar arasındaki pigmentasyon farkı, melanosit sayısından değil, bu hücrelerin melanozom içeriklerinden ve melanozomları keratinositlere iletme fonksiyonlarından kaynaklanır.

Diz, dirsek, eklem üstleri ve göz altı alanı gibi vücudun bazı bölgeleri normalden daha fazla pigmente olabilir. Deri renginin görünümü, insanların sosyal ilişkileri ve psikolojik durumları için son derece önemlidir ve pigmentasyon bozuklukları oldukça sık görülür. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, pigmentasyon bozukluğu oranı %14.7 olarak tespit edilmiştir. Çoğu pigmentasyon değişikliği zararsız olsa da, bazı durumlarda altta yatan daha ciddi bir hastalığın habercisi olabilir.

Deri Rengini Belirleyen Faktörler

Deri rengini oluşturan temel faktörler şunlardır:

  • Derinin kalınlığı

  • Derinin ışığı kırma ve absorbe etme yeteneği

  • Derideki damarların yoğunluğu ve derinliği

  • Deri damarlarındaki oksitlenmiş ve indirgenmiş hemoglobin oranları

  • Deride birikebilen karotenoid (A vitamini) içeriği

  • En önemlisi de melanin pigmentidir.

Melanin ve Pigmentasyon Bozuklukları

Pigment üretiminden sorumlu hücreler olan melanositler, deride epidermis ile dermisin birleşim hattında, yani bazal tabakada bulunur. Melanositlerin kol benzeri uzantıları ve melanin içeren hücre içi organelleri (melanozom) vardır. Melanin, melanozom kompleksleri şeklinde depolanır ve bu uzantılar aracılığıyla epidermal hücreler olan keratinositlere ulaştırılır. Keratinositlerde nükleusların önünde bir şemsiye oluşturarak DNA'yı UV'nin zararlı etkilerinden korur. Melanositler en yoğun olarak yüzün orta bölgesinde, en seyrek olarak ise tırnak distalinde yer alır.

  • Deri renginin azalmasına hipopigmentasyon.

  • Tamamen kaybolmasına depigmentasyon.

  • Artmasına ise hiperpigmentasyon denir.

Hiperpigmentasyon, deri renginde koyulaşmayı ifade eden genel bir terimdir. Çoğu kez kozmetik bir durum olmasına rağmen, bazen altta yatan önemli bir hastalığın göstergesi de olabilir. Özellikle yüzde yerleştiğinde, kozmetik ve psikososyal sorunlara yol açarak yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Güneş ışınları, kozmetikler ve hormonlar hiperpigmentasyona neden olan başlıca etkenlerdir.

Deride Hiperpigmentasyonun Sınıflandırılması

Hiperpigmentasyonlar, basitçe iki ana gruba ayrılarak sınıflandırılır:

a) Tüm Vücudu Etkileyen (Genel) Hiperpigmentasyon

  • Radyasyon: Güneşten gelen ultraviyole (UV) ışınları (doğal veya yapay bronzlaşma).

  • Endokrin Sebepler: Addison Hastalığı, Cushing Hastalığı, ACTH ve MSH salgılayan tümörler, gebelik, östrojen tedavisi, akromegali ve Nelson sendromu.

  • Metabolik Sebepler: Porfirya kutanea tarda, kronik karaciğer hastalıkları (siroz), kronik böbrek yetmezliği, Gaucher Hastalığı, Niemann-Pick Hastalığı, Wilson Hastalığı, Hemokromatozis (deride bronz görünüm ve "bronz diyabet" olarak da bilinir).

  • İlaçlar: Minosiklin, amiodaron (gri renk oluşumu), fenotiyazin, bleomisin, florourasil, busulfan, arsenik, klorpromazin, dapson gibi ilaçlar.

  • Ağır Metal Zehirlenmeleri: Arsenik (yağmur damlası şeklinde hiperpigmentasyon) ve topikal gümüş preparatlarının neden olduğu "Arjiri" (cilt ve mukozanın koyu gri renk alması).

  • Beslenme: Pellagra ve pernisiöz anemi.

  • Karotenemi: Aşırı havuç veya diğer kırmızı sebze tüketimi nedeniyle derinin turuncu-altın sarısı bir renk alması.

  • Akantozis Nigrikans: Katlantı yerlerinde daha belirgin olan hiperpigmentasyon, deri çizgilerinde artış ve akrokordonlar (deri etiketleri) ile beraberdir.

  • Diğer hastalıklar: Eritema Diskromikum Perstans, Aktinik Pigmente Liken Planus, Maküler Amiloidozis, İdiyopatik Eruptif Maküler Pigmentasyon, Dowling Degos Hastalığı, Prurigo Pigmentosa, Konfluen ve Retiküler Papillomatoz ve Hipertiroidi.

b) Lokalize (Sınırlı) Hiperpigmentasyon

  • Efeli̇dler (Çil): Genetik, güneş ve açık ten ile ilişkili olup kışın renkleri solar.

  • Lentigo: Çillerden daha koyu, yaz-kış değişmez ve genellikle yaşlılarda görülür. Peutz-Jeghers Sendromu ile ilişkili olabilir.

  • Post-inflamatuar Hiperpigmentasyon: Yanıklar, psoriazis, liken planus ve egzama gibi bir hastalık sonrası ortaya çıkar.

  • Melazma-Kloazma: Gebelik, doğum kontrol hapları, kozmetikler ve güneş ile ilişkilidir.

  • Café-au-lait (Sütlü Kahve) lekeleri

  • Melanositik nevüsler

  • Riehl'in Melanozu

  • Civatte'nin Poikiloderması

  • Eritromelanozis Follikülaris Fasiei (et Kolli)

  • Berlocque Dermatitisi

  • Travmatik Dövme

  • Eksojen Okronozis

Pigment Derinliğine Göre Sınıflandırma

Hiperpigmentasyonlar, pigmentin derinliğine göre de ikiye ayrılır:

  • Melanodermalar (Epidermal Hiperpigmentasyonlar): Pigment artışı epidermistedir. Örnek olarak çiller, güneş lekeleri ve Café-au-lait lekeleri verilebilir.

  • Serulodermalar (Dermal Hiperpigmentasyonlar): Pigment artışı dermistedir. Örnek olarak Nevus Ota, Nevus Ito ve Mongol lekesi gösterilebilir.

 

 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency