- Gösterim: 2378
Hastalığın uzun süreli ve düzenli bir şekilde takip edilmesi gerekmektedir. Behçet hastalığının sistemik bir hastalık olduğu ve çok sayıda organı etkileyebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, hastalığa yaklaşımda birçok bilim dalının (farklı uzmanlık alanlarından doktorların) işbirliği içinde çalışması gerekmektedir. Hastaların tedavi ve takibinde; deri ve zührevi hastalıkları, romatoloji ve göz hastalıkları uzmanları başta olmak üzere çok sayıda doktorun uyum içinde çalışması büyük önem taşımaktadır.
Genel anlamda Behçet hastalığına ait tüm belirtileri tamamen ortadan kaldıran tek bir ilaç veya tedavi bulunmamaktadır. Bu nedenle tedavi, var olan belirtilerin özelliğine göre belirlenmektedir. Tedavide temel amaç, hastalığın özellikle erken ve aktif dönemindeki şiddetli olabilecek organ veya organların hasarını engellemek ve belirtilerin verdiği rahatsızlığı gidermektir. Hastalığın tedavisinde çok sayıda ilaç kullanılmaktadır. Bunların bir bölümü yerel, bir bölümü ise sistemik olarak uygulanmaktadır. Ayrıca, gerekli durumlarda fizik tedavi ve cerrahi tedaviler de yapılabilmektedir.
Yerel ilaçlar (gargara, krem vb.) deri ve mukoza belirtilerinin hafifletilmesi, daha çabuk iyileşmesi ve verdiği rahatsızlığın giderilmesi anlamında önemli ilaçlardır. Kolşisin, deri, mukoza ve eklem tutulumlarında yararlı olabilen bir ilaçtır. Bunun dışında gerekli olduğunda kortizonlu ilaçlar ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kontrollü biçimde kullanılabilmektedir.
Ağız sağlığı, aftların ve hastalığın yeni ataklarını engellemede önemli olabilir. Bu nedenle hastaların ağız hijyenine büyük önem vermeleri ve düzenli olarak diş muayenelerini yaptırmaları gereklidir. Diş çürüğü, diş eti iltihabı vb. ağız hijyen bozukluğuna neden olabilecek tüm olumsuzluklar mutlaka tedavi ettirilmelidir.
Ayrıca ağızda aftı olan hastaların; asitli, kabuklu, sert, acılı ya da tuzlu yiyecekler gibi tahriş edici ajanlar ve alkollü içeceklerden sakınması gerekir. Özellikle kabuklu gıdaların yenmesi (çerez, fındık, fıstık, ayçiçeği vb.) ağız içinde tahriş ve hafif de olsa yaralanmalara neden olabileceğinden, aftların oluşumunu başlatabilir ve iyileşme sürelerini uzatabilir.
Yukarıda sayılan ve dikkat edilmesi gereken birçok konunun dışında aşırı yorgunluk, stres, ateşli hastalık gibi durumlar hastalığa neden olmamakla birlikte, bazı kişilerde hastalığı arttırıcı rol oynayabilirler. Mümkün olduğunca Behçet hastaları yorgunluk ve stresten kaçınmalı, enfeksiyonlardan kendilerini korumalıdırlar.
İlaç seçiminde ve tedavinin süresinde belirleyici olan, tutulan organ veya organlar ve tutulumun şiddetidir. Bazen şikayetlerin giderilebilmesi için çok sayıda ilacın birlikte kullanılması gerekebilir. Seçilecek tedavi şekli ve uygulama yolu, tedavinin süresi, ilaçların dozu hekim tarafından düzenlenir. Hastalığın tedavi ve takibinde hekimlerin bilgi, tecrübe ve işbirliği içinde çalışmaları ne kadar gerekliyse, hastanın önerilen tedaviye uyumu da o denli önemlidir.
Deri ve mukoza belirtilerinde tedavi
İzole oral ve genital aftlar:
-
Ülser ağrısı hafifleyene kadar günde 3 ila 4 kez topikal triamsinolon asetonid kremi ile ilk tedavi.
-
Topikal sukralfat günde dört kez topikal kortikosteroidlerle birlikte veya bunlara alternatif olarak.
-
Genellikle steroidler veya sukralfat kadar etkili olmayan topikal anestezikler de geçici rahatlama sağlayabilir.
Tekrarlayan ağız ve genital ülserlerin önlenmesi:
-
Kolşisin bölünmüş dozlarda.
-
Birinci basamak ilaçtır.
-
Genital ülserlerde daha etkilidir.
-
-
Apremilast
-
Ağız ülserlerinde daha etkilidir.
-
Yan etkiler arasında mide bulantısı, ishal ve baş ağrısı yer alır.
-
Çoklu lezyonlar veya izole oral aftlar veya genital ülserler yukarıda belirtilen tedaviye dirençlidir:
-
Prednizon gibi sistemik kortikosterodler iki ila üç haftalık bir süre içinde kullanılabilir.
-
Tekrarlayan oral aft durumunda uzun süreli düşük doz prednizon kullanılabilir.
Yukarıda belirtilen tüm tedaviler başarısız olduğunda:
-
Azatioprin
-
İnterferon
Cilt lezyonları (eritema nodozum ve piyoderma gangrenozum hariç):
-
Hafif:
-
Kolşisin
-
-
Kolşisine yanıt vermeyen lezyonlarda sistemik kortikosteroid başlanabilir.
Eritema nodozum:
-
Başlangıç tedavisi oral prednizon
Piyoderma gangrenosum (PG):
-
Geniş debridman önerilmez.
-
Yara bakımı için steril tuzlu su veya hafif bir antiseptik.
-
Hafif, lokalize PG:
-
Topikal kortikosteroid veya topikal takrolimus.
-
-
Daha kapsamlı veya hızla ilerleyen PG:
-
Sistemik glukokortikoidler.
-
Sistemik siklosporin
-
Artrit
-
İlk tedavi:
-
Kolşisin
-
Semptomatik ağrı kesici olarak kullanılan steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ).
-
-
Kolşisin ile kontrol altına alınamayan:
-
Prednizon
-
Uzun süreli bir tedavi gerekebileceği durumlarda düşük doz prednizon.
-
-
Refrakter veya inatçı artrit:
-
Azatioprin ve/veya TNF-alfa inhibitörleri.
-
-
Yukarıda belirtilen tedaviye dirençli:
-
İnterferon alfa veya metotreksat.
-
Apremilast.
-
Gastrointestinal Hastalık
Gastrointestinal ülserasyon:
-
Glukokortikoidler artı azatioprin.
-
TNF-alfa inhibitörleri
Böbrek Hastalığı
-
Minimal veya hafif nefrit:
-
Belirli bir tedavi belirtilmemiştir.
-
-
Sekonder amiloidoz:
-
Kolşisin
-
Göz Tutulumu
Ön üveit:
-
İlk tedavi:
-
Topikal kortikosteroidler (
-
-
İlk tedaviye yanıt vermeyen:
-
Sistemik kortikosteroid
-
Posterior üveit:
-
İlk tedavi:
-
Oral prednizon ve azatioprin kombinasyonu.
-
-
Şiddetli veya dirençli hastalık:
-
İnfliksimab ve adalimumab başarıyla kullanılmıştır.
-
Vasküler Hastalık
-
Büyük atardamar hastalığı:
-
Yüksek doz glukokortikoidler ve siklofosfamid.
-
-
Venöz tromboz:
-
Trombozlu hastalarda antikoagülan, antiplatelet veya fibrinolitik ajanların kullanımını destekleyen veri bulunmamaktadır.
-
Behçet ilişkili dural sinüs trombüsü olan hastalarda vaka bazında antikoagülasyon önerilebilir.
-
Tedavi, posterior üveit için reçete edilen başka bir immünosüpresif ajanla birlikte glukokortikoidleri içerir.
-
Nörolojik Hastalık
-
Tedavi, posterior üveit için reçete edilen başka bir immünosüpresif ajanla birlikte yüksek doz glukokortikoidleri içerir.