Artropodlardan Korunma

Böceklerin Kontrolü ve Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele

Böceklerin kontrolünde; çevre düzenleme, böceklerin yok edilmesi ve insanla böceklerin temasının kesilmesi başlıca yöntemler olarak sayılabilir.

Çevre Düzenleme Çalışmaları

Böcek Üreme Alanlarının Kontrolü

Eskiden, böceklerin, özellikle sineklerin temel kaynağının bataklık, dere, deniz vb. olduğu ve bu alanların ortadan kaldırılmasıyla onlardan kurtulunabileceği düşünülürdü. Bu yaklaşımın bir sonucu olarak, bataklık ve göl kurutma çalışmalarına büyük önem verilmiş, “sivrisineklerle uğraşacağınıza bataklıkları kurutun” gibi özdeyişler türetilmişti.

Zamanla, bu yaklaşımın yanlış olduğu ve doğadaki bu alanları tamamen yok etmenin imkânsızlığı anlaşıldı. Çünkü; bir kaya kovuğundan ağaç kovuğuna, dere kenarından deniz kıyısına kadar her yer sivrisinekler için doğal üreme alanı olabilmekte ve milyarlarca böcek üretebilmektedir. Ayrıca, yeryüzü su kaynaklarının drenaj ve benzeri yöntemlerle kurutulması, ekolojik dengeyi bozarak yalnızca böcekleri değil, tüm canlılığı yok etmektedir. Bu nedenle, günümüzde yaklaşım tamamen değişmiş ve kurutmayı/yok etmeyi esas alan eski uygulamalar terk edilerek, bu alanları kontrol etme ve düzenleme anlayışı ve uygulamalarına geçilmiştir.

Bu yeni yaklaşımın amacı, sineklerin yaşam ve üreme alışkanlıklarına dayanmaktadır. Özellikle sivrisinekler, çoğalırken yumurtalarını sulara bırakırlar. 60-70 cm’den daha derin sulara veya akışın, hareketin olduğu yerlere yumurtalarını bırakmazlar. Başka bir deyişle, sinekler tamamen durgun ve sığ sularda yumurtlayıp üreyebilmektedirler. Bu doğal üreme alanlarının kontrolünde yapılması gereken, durgun ve sığ su bulunmayan bir ortam yaratmaktır.

Bunun için, göl, baraj ve bataklıkların kenarlarının 60 cm derinlikten duvarla çevrilmesi ya da etrafının düz bir yüzey haline getirilerek çakıl veya cüruf ile kaplanması, otların/sazlıkların temizlenmesi, dalgalanmaya/çırpıntıya olanak sağlanarak suyun canlı/hareketli hale getirilmesi yeterlidir. Kuşkusuz ki; küçük, verimsiz ve birikinti niteliğindeki durgun suların, arazi düzenleme çalışmalarıyla kurutulması gerekir.

Yapay Böcek Üreme Alanlarının Kontrolü

Sivrisineklere kaynaklık eden asıl alanların, doğal alanlardan çok yapay, yani insan eylemleri sonucunda oluşan su birikintileri olduğu bilinmektedir. Çünkü; evlerin önündeki küçük süs havuzundan, kara yollarının kenarında biriken suya dek her türlü yapı iyi bir üreme alanıdır. Bunlar, doğal alanlardan daha fazladır. Aynı şekilde, çevreye bırakılan ve içinde su tutabilen herhangi bir atık (araba lastiği, konserve kutusu, eski lastik vb.) milyarlarca sivrisinek üremesine neden olabilmektedir.

Tarımdan konut sektörüne, çevre temizliğinden ulaştırma sanayine dek uzanan tüm iş alanlarında durgun su yaratılmaması gerekmektedir. Bu ise, tüm sektörlerin ve giderekten tüm toplumun üzerine düşeni yapmasına bağlıdır. Aksi durumda sivrisineklerden kurtulmak mümkün olmaz.

Kimyasal Savaş ve Böcek Kontrolü

Kimyasal savaşın temelini, çeşitli zehirli kimyasallarla böcek ve sineklerin öldürülmesi oluşturur. Bu kimyasallara genel olarak pestisit, böcekler için kullanılanlara ise insektisit adı verilir.

Halk sağlığı alanında kullanılan başlıca insektisit grupları; organik klorlular, organik fosforlular, karbamatlar ve piretroidlerdir.

İnsektisitler, böceklerin gelişim evrelerine göre; yetişkin böceklere etki edenler için adultisit, yumurta ve larvalara etki edenler için ise larvasit gibi isimlerle anılır. Ancak bu, özünde bir farklılık yaratmaz. Tek farklılık, bu kimyasalların preparat şekli ve kullanılma biçimidir.

Örneğin, tatarcık sinekleri klorlu hidrokarbon içeren insektisitlere karşı çok hassastır. Metrekare başına 600 mg Dieldrin ya da 1 gr organik fosforlu herhangi bir insektisit kullanılabilir. Kalıcı insektisitlerin iki yıla kadar etkinliğinin sürdüğü gösterilmiştir. Ayrıca, bazı bölgelerde otlar ve çalılıklar yakılarak tatarcık sineklerinin yaşam alanları ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Böcek Mücadelesi ve Yetişkin Böceklere Yönelik Uygulamalar (Adultisit Kullanımı)

Adından da anlaşıldığı gibi, adultisit kullanımı böceklerin ergin/uçkun formuna karşı gerçekleştirilir. Çeşitli kullanım biçimleri olsa da, en sık başvurulan yöntemler kalıcı ev içi püskürtme ve açık veya kapalı alan sislemesidir.

  • Kalıcı Ev İçi Püskürtme: Bu yöntemin esası, insektisitin binaların iç yüzeylerine püskürtülmesidir. İnsandan veya hayvandan bina içinde kan emen böcekler, dinlenmek için insektisit püskürtülmüş duvar ya da tavanlara konduklarında, insektisit ile temas ederek ölür. Bu uygulamanın etkili olabilmesi için;

    • Böceğin seçilen insektisite duyarlı olması,

    • İnsektisitin yüzeyde aktif kalış süresinin olabildiğince uzun olması gerekir. Böylece, püskürtme yapıldıktan sonra iki-üç ay boyunca böcekleri öldürmeye devam eder. Uygulamanın yeterince etkili olabilmesi için, yüzeyin türüne (çamur, kireç, tahta, yağlı boya, emici, emici olmayan vb.) uygun formülasyonların seçilmesi gerekir.

    • Yüzeyin her metrekaresine atılması gereken miktar/doz, insektisit ve formülasyon türüne göre değişir. Doza göre hesaplanarak hazırlanan insektisit-su karışımı, pompalarla duvar ve tavanlara püskürtülür. Böylece, bir süre böcek yoğunluğu ve hastalık bulaşıcılığı kontrol altına alınmış olur.

  • Alan Sislemesi: Bu yöntemin esası, insektisitin havaya/atmosfere zerrecikler halinde püskürtülmesidir. İnsektisit zerreleri yavaş yavaş yere düşerken, uçan böcekler bu zerreciklere çarparak temas eder ve ölür. Doğrudan atmosferde, açık alanlarda yapılabildiği gibi (açık alan sislemesi), bina içinde/kapalı alanda da yapılabilir (kapalı alan sislemesi).

    • Mazotta eritilmiş insektisitlerle yapılan biçimine sıcak sisleme, suda eritilmiş insektisitlerle yapılan biçimine ise soğuk sisleme denir. Etkililik açısından bu iki uygulamanın birbirinden farkı yoktur, ancak petrolün çevre sağlığına olan olumsuz etkileri nedeniyle soğuk sisleme tercih edilmelidir.

    • Alan sislemesi, uygun insektisit seçimiyle (böceklerin duyarlı olduğu ve kısa sürede aktivasyonunu kaybeden) ve böceklerin en aktif olduğu akşam ya da sabah alacakaranlıkta yapılır. Ayrıca, hava koşullarının da uygun olması gerekir (yağışlı ve rüzgârlı havalarda yapılmaz). Sisleme yerine, larvasit uygulamaları tercih edilmelidir.

Larva Mücadelesi (Larvasit Kullanımı)

Larva mücadelesi, adından da anlaşılacağı gibi, böcek larvalarını öldürmek için insektisitlerin kullanılmasıdır. Bu, kimyasal mücadelenin en etkili yöntemidir, çünkü böcekler daha larva aşamasındayken yok edilir. Bu nedenle, diğer tüm yöntemlere tercih edilmelidir.

Kimyasal Yöntemler

Larvasitler, su yüzeyinin özelliklerine göre farklı formlarda kullanılır: otlu sularda toz/granül formülasyonlar, otsuz sularda ise sıvı/solüsyon formülasyonlar su yüzeyine püskürtülür. Etkili bir sonuç elde etmek için, larvaların duyarlı olduğu bir kimyasal seçilmesi gerekir. Kalıcı püskürtmede olduğu gibi, insektisit ve formülasyon cinsine göre metrekareye atılacak miktar değişir. Hesaplanarak bulunan miktardaki larvasit hazırlanır ve pompalarla püskürtülür.

Larva mücadelesinde, sistemik toksik etkisi olmayan ancak larvanın solunumunu engelleyerek etki eden kimyasallar da kullanılır. Bunun en eski ve bilinen örneği, su yüzeyine petrol/mazot püskürtülmesidir. Ancak petrolün doğaya olan zararları anlaşıldıktan sonra bu uygulama Türkiye'de ve tüm dünyada yasaklanmıştır. Hangi tür durgun su olursa olsun, mazot veya diğer petrol ürünleri kesinlikle atılmamalıdır.

Son yıllarda, tıpkı mazot gibi larvaların solunumunu engelleyerek öldüren bazı yüzey aktif maddeler piyasaya sürülmüştür. Bunlar bazı yerlerde kullanılsa da, özellikle ötrofikasyona neden olmaları gibi çevresel etkileri açısından dikkatle kullanılmaları gerekir.

Biyolojik Yöntemler

Günümüzde biyolojik larva mücadelesi yaygın olarak kabul görmüştür.

  • Gambusia balığı: En başta gelen yöntemlerden biri, durgun sulara halk arasında Japon balığı olarak bilinen Gambusia balığının bırakılmasıdır. Larvalarla beslenen bu balıklar hızla üreyerek böcek larva sayısını etkili bir şekilde azaltır.

  • Bakteriyel yöntemler: Bacillus Thuringiensis ve Bacillus Sphaericus, larva mücadelesinde kullanılan diğer biyolojik yöntemlerdir. Doğada bulunan bu bakterilerin sporları, böcek larvaları için toksiktir. Yapay ortamlarda elde edilen bu sporların veya ürünlerinin (biyoinsektisit) üreme alanlarına püskürtülmesiyle larvalar öldürülebilir.

 

Böcek-İnsan İlişkisinin Kesilmesi

Bu uygulamanın esası, böceklerin insanların yaşadığı yere girmesini veya girmesi durumunda insandan beslenmesini engellemektir. Aslında böcek kontrolü açısından hiçbir değeri yoktur; ancak hastalıklardan korunmada faydalı uygulamalardır. En yaygın ve bilinen örnekleri, evlerin kapı ve pencerelerinin tel kafeslerle kapatılması, cibinlik kullanılması ve kalın elbiselerle vücudun örtülmesidir. Bu amaçla kullanılacak tel, perde, cibinlik ve kumaşların santimetrekarede en az 50 aralığı bulunmalıdır.

Böceklerin ve neden oldukları bulaşıcı hastalıkların bulunduğu bölgelerde, hava karardığında dışarıda olunmamalıdır. Özellikle geceleri vücudu tamamen kapatacak şekilde giyinilmeli, gömlek kolları ve pantolon paçaları kıvrılmamalıdır.

Böcek Kovucular ve Kullanımı

Giysiler böcek kovucularla, özellikle de DEET (N,N-diethyl-m-toluamide) ile yıkanabilir. Bu işlem her 5 yıkamada bir tekrarlanmalıdır. Perdelere permetrin sıkılması böceklerin pencereden gelmesini engelleyecektir.

Kapalı hacimlerde buharlaştırmak suretiyle (mat vb.), ya da losyon veya krem şeklinde deriye sürülerek kullanılan böcek kovucular, böceklerin insanla temasını keserek etki gösteren kimyasallardır.

Bunların kullanımında bazı konulara dikkat edilmesi gerekir. Mat kullanılan odanın kapı ve pencereleri açık tutularak, havadaki konsantrasyonun belirli bir miktarın üzerine çıkması engellenmelidir. Bu odalarda bir yaşın altında bebekler ile astım ve kalp yetmezliği olanlar bulunmamalıdır. Aynı şekilde, sinek kovucu losyon ve kremler de bebeklere sürülmemelidir. Losyon ya da krem türü kovucuların etki süresi yaklaşık dört saattir ve etkilerinden yararlanabilmek için dört saatte bir yinelenmeleri gerekir.

Böcek kovucu olarak bitkisel kökenli özel yağlar da (citronella, okaliptüs yağı, nane yağı, çay ağacı yağı, lavanta ve soya yağı) kullanılmaktadır.

Sık Kullanılan Böcek Kovucular

  • DEET (N,N-diethyl-m-toluamide) en sık kullanılan böcek kovucudur. Sivrisinek, kene, pire ve diğer böceklere karşı etkilidir. Güneş koruyucularla birlikte kullanıldığında etkileri azalmaz. Deriden emilerek sistemik etki gösterebilir ve akut manik psikoz gibi yan etkilere neden olabilir. Bazı kişilerde temas egzaması da gelişebilir. Genellikle %5-35 konsantrasyonları kullanılırken, çocuklarda %10’un altında konsantrasyonlar tercih edilmelidir.

  • Permetrin, özellikle keneler için iyi bir kovucudur. Cilt yerine daha çok giysilerde kullanılmalıdır.

  • Son yıllarda DEPA (N,N-diethyl phenylacetamide), PMD (para-menthane-3,8-diol) ve picaridin de kullanılmaktadır. Bunların etkisi geçicidir ve sık sık uygulanmaları gerekir.

.


Böcek Sokmaları ve Cilt Reaksiyonları

yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency