- Gösterim: 21432
Keneler Hakkında Genel Bilgiler
Keneler, eklembacaklılar (artropod) ailesinin Araknida sınıfından, omurgalılardan kan emerek beslenen dış parazitlerdir. Böceklerden farklı olarak, vücutları tek bir bölümden oluşur. Keneler oldukça doğurgandır ve sivrisineklerden sonra en fazla hastalık etkeni bulaştıran eklembacaklılardır. Dünya genelinde 900'den fazla kene türü bilinmektedir.
Ülkemizde keneler halk arasında sakırga, yavsı veya kerni gibi isimlerle de tanınır ve 32 kene türü bulunur. Türkiye'de Ixodes cinsinden Ixodes ricinus türü, özellikle çok yağışlı ve yoğun ormanlık alanların bulunduğu Karadeniz Bölgesi gibi kuzey bölgelerde sıktır. Bunun yanı sıra, Amblyomma variegatum türü Suriye sınırındaki Hatay'da, Ornithodoros türü Orta ve Doğu Anadolu'da, Otobius megnini Malatya'da ve Boophilus kohlsi ise Suriye sınırında görülmüştür. Ayrıca Haemaphysalis, Hyalomma, Boophilus, Dermacentor, Rhipicephalus ve Argas gibi diğer türler tüm Anadolu'da yaygın olarak bulunmaktadır.
Yaşam Döngüsü ve Davranışları
Yumurtadan çıkan keneler larva olarak adlandırılır. Larvalar üç çift bacağa sahiptir ve türlere göre farklı sürelerde kan emerler. Vücut değişimi geçirerek dört çift bacaklı nimfe dönüşürler. Nimfler de kan emdikten sonra olgun kene haline gelir.
Erkek ve dişi olgun keneler kan emme sırasında çiftleşir. Dişi kene doyduktan sonra toprağa düşer ve ortalama 3.000 ila 15.000 yumurtasını taşların, toprağın veya otların altına toplu ve yapışık halde bırakır. Yumurtladıktan sonra dişi kene ölür. Birkaç hafta sonra larvalar yumurtadan çıkar. Kenelerin yaşam süreleri, koşullara ve türe bağlı olarak 2-3 yıl kadar uzun olabilir. En aktif oldukları dönemler ise ilkbahar ve yaz aylarıdır.
Kuşlar, sürüngenler ve memeliler gibi çeşitli omurgalılardan kan emerek beslenirler, bu nedenle insan onlar için tesadüfi bir konaktır. Keneler kan emmeden aylarca canlı kalabilirler. Kışı ahır, duvar çatlakları, ağaç kovukları, kemirgen yuvaları ve toprak gibi korunaklı yerlerde geçirebilirler. Yanlarından geçen bir canlıdan yayılan karbondioksit, amonyak, laktik asit, vücut kokuları, ısı, titreşim veya gölgeyi fark edebilir ve bulundukları yerden kan emmek için o canlıya geçebilirler.
Konağa geçen kene, kendine uygun bir yer bulana kadar üzerinde dolaşır ve genellikle boyun, koltuk altı, diz arkası gibi korunaklı bölgelere yerleşmeyi tercih eder. Tükürük salgısıyla deriyi uyuşturduktan sonra, ağız organelindeki kesicilerle deriyi keser ve hipostom adı verilen dikenli kısmını deri altına yerleştirir.
Kan emmeye başlamadan önce ağız organelini deriye sabitlemek için zamk benzeri bir salgı (sement) üretir. Yerleşmesini tamamlayan kene, anestezik, pıhtılaşmayı önleyici, damar genişletici ve bağışıklık sistemini baskılayıcı özelliklere sahip tükürük salgılarını salgılayarak kan emmeye başlar. Deride tutunma ve doyma süreleri, kenenin cinsiyetine ve yaşam evresine bağlı olarak ortalama 7-10 gün kadar sürebilir. Kan emme sonunda ağırlıklarının 100-200 katına ulaşabilirler ve doyduktan sonra konağı terk ederler.
Keneler, dış kısımdaki kabuğun sertliğine göre iki aile grubuna ayrılır. İnsanlarda hastalık oluşturan türler sert kenelerdir.
Ixodidae (Sert Keneler)
Sert keneler, sırtlarındaki sertleşmiş kabuk (skutum) nedeniyle bu adı almışlardır. Dişi sert kenelerde bu sert kısım, vücudun ön üçte birlik bölümünü kaplar. Vücudun geri kalan kısmı, kan emildiğinde genişlemesine olanak tanıyan derimsi bir kütikula ile kaplıdır. Yumuşak kenelerde ise bu sert kabuk (skutum) bulunmaz.
Argasidae (Yumuşak Keneler)
Yumuşak keneler, beslenme alışkanlıkları açısından sivrisineklere daha çok benzer. Konakları uyurken, genellikle on dakika veya birkaç saatten daha uzun sürmeyen kısa bir süre içinde beslenirler. Bu kısa beslenme süresi nedeniyle tükürükleri sert kenelerinki kadar gelişmiş olmak zorunda değildir ve bazı yumuşak kenelerin ısırıkları oldukça acı vericidir.
Örneğin, Kaliforniya ve Meksika'da bulunan Ornithodoros coriaceus türü, lokal ağrıya ve yanmaya neden olan zehirli ısırıklarıyla bilinir.
Kediler ve Lyme Hastalığı Bulaşma Riski
Kediler, köpeklerin aksine Lyme hastalığının bulaşmasında bir risk faktörü oluşturabilir. Bunun sebebi, geyik kenelerinin köpekler üzerinde daha iyi beslenmesidir. Kediler üzerinde tam olarak beslenemeyen bir kene (özellikle nimf evresindeki), beslenmesini tamamlamadan kedinin üzerinden ayrılarak sahibine yapışabilir.
Kene Isırığının Neden Olduğu Cilt Reaksiyonları
Kene, ısırdığı yerde epidermis ve dermis tabakalarında koagülasyon nekrozuna (doku ölümü) neden olabilir. Saçlı derideki ısırıklar, o bölgede geçici alopesiye (saç dökülmesine) yol açabilir.
Kene Felci (Paralizi)
Kene felci, kene ısırığına bağlı gelişen nadir bir toksikozdur. En çok Ixodes ricinus ve Rhipicephalus sanguineus keneleriyle temas sonrasında bildirilmiştir. İlk kez 1843'te Avustralya'da koyun ve sığırlarda tanımlanmış, 1912'de ise Oregon'da bir çocukta benzer bir hastalık rapor edilmiştir. Bu durum, kenenin tükürük salgısındaki bir nörotoksinden kaynaklanır.
Kene, fark edilmeden 5-7 gün gibi uzun bir süre boyunca vücutta kaldığında ortaya çıkabilir. Özellikle uzun saçlı kız çocuklarında saçlı deriye veya enseye yerleşmiş keneler bu duruma yol açabilir. Kenenin yerleşmesinden 4-6 gün sonra yorgunluk, asabiyet, anormal deri hassasiyetleri, azalmış tendon refleksleri, bacaklarda güçsüzlük, kaslarda uyum bozukluğu ve uyuşukluk, baş ağrısı ve huzursuzluk gibi belirtiler ortaya çıkar. 24 saat içinde ise koordinasyon kaybı gözlenir. Hastalık, bacaklardan başlayarak yukarı doğru yayılan motor nöron felcine ilerler. Bu felç kollara ve boyuna da yayılabilir. Dizartri (konuşma bozukluğu), disfaji (yutma güçlüğü) ve solunum yetmezliği gibi ciddi belirtiler sonucunda %10 oranında ölüm görülebilir. Eğer kene erken dönemde çıkarılırsa, hastada 24 saat içinde hızlı bir iyileşme gözlenir. Bu zehir, I. holocyclus türünden izole edilmiş ve holosiklotoksin olarak adlandırılmıştır.
Kene Isırığı Ateşi
Kenenin deride kaldığı süre boyunca hastada ateş, titreme, baş ağrısı, karın ağrısı ve kusma görülebilir. Kene vücuttan çıkarıldıktan sonra tüm bu belirtiler 12-36 saat içinde geriler.
Keneye Bağlı Alerjik Reaksiyonlar
Kenenin deride oluşturduğu alerjik reaksiyonlar, diğer eklembacaklıların neden olduğu reaksiyonlara benzer. 2-10 mm çaplı, eritemli ve ödemli papüller (kızarık ve şişmiş kabarcıklar) şeklinde pikür reaksiyonlarına sıkça rastlanır. Nadir durumlarda yaygın ürtiker (kurdeşen) tarzında reaksiyonlar da görülebilir. Kene uzaklaştırıldıktan sonra, özellikle ağız parçacıkları deri içinde kaldığında, ısırık yerinde aylarca sürebilen, kaşıntılı, küçük fibroz nodüller (kene ısırığı granülomu) oluşabilir.
Kenenin Neden Olduğu Sistemik Hastalıklar
Keneyle bulaşabilen hastalıklardan ülkemizde varlığı kesin olarak bilinen ve önemli olanlar şunlardır:
-
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi
-
Akdeniz Benekli Ateşi
-
Lyme Hastalığı
Kene ile bulaşan hastalıklardan Tularemi ise ülkemizde kenelerden çok, su baskınları ve seller sonrası Francisella tularensis bakterisine bağlı olarak görülür.
Kenelerle Mücadele
Kenelerin doğadan tamamen yok edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle amaç, artan kene popülasyonunu kabul edilebilir bir düzeye indirmek olmalıdır.
Bu amaçla, evcil hayvanların akarisitler (akar öldürücüler) ile ilaçlanması, yabani hayvanların ve çevrenin ilaçlanması, konak hayvan sayısının azaltılması ve kenelerin yaşam alanlarının değiştirilmesi gibi uygulamalar yapılabilir. Ancak bu mücadelede en temel unsur bireysel korunmadır.
Bireysel Korunma Yöntemleri
Kene riskinin olduğu alanlarda bulunurken bireylerin alabileceği önlemler şunlardır:
-
Uygun Giysi Seçimi: Kenelerin kolayca fark edilmesi için açık renkli giysiler giyilmeli ve pantolon paçaları çorapların içine sokulmalıdır.
-
Böcek Kovucular (Repellentler): Kene riski olan yerlerde kısa süreli kalınacaksa, doğrudan cilde uygulanan %30-40 oranında DEET (N,N-Dietilmetatoluamid) içeren ürünler 2-5 saat boyunca caydırıcı etki sağlar.
-
Böcek Öldürücüler (İnsektisitler): Ormanlık alanlarda uzun süre kalınacaksa, %0,5 permetrin emdirilmiş elbiseler ve çadır malzemeleri kullanılabilir. Bu yöntemle 2-3 hafta süren koruyucu bir etki elde edilebilir.
-
Sık Kene Kontrolü: Ormanlık alanlarda bulunan bireylerin, kendilerini sık aralıklarla kene kontrolünden geçirmeleri önerilmelidir.
Kene Nasıl Çıkarılır?
Vücudun herhangi bir yerinde bir kene fark edildiğinde, en kısa sürede ve doğru bir şekilde çıkarılması gerekir.
Yanlış Uygulamalar:
-
Kenenin üzerine herhangi bir solüsyon (alkol, kolonya vb.) dökmek,
-
Vazelinle kapatmak,
-
Yakıcı maddeler kullanmak,
-
Kene üzerinde baskı oluşturacak uygulamalar yapmak,
gibi yöntemler kenenin kusmasına ve hastalık etkenlerini vücuda salmasına neden olabileceği için kesinlikle uygulanmamalıdır.
Doğru Çıkarma Yöntemi: Kene çıkarılırken parçalanmamasına özen gösterilmelidir. Aksi halde, enfekte bir keneden patojenler çevreye yayılabilir ve derideki bütünlüğü bozulmuş alanlardan vücuda girebilir.
Kene çıkarma işlemi için, keneyi parçalamayacak şekilde, ucu küt ve dişsiz bir penset veya eğri uçlu bir klemp kullanılabilir. Kene, deriye tutunduğu ağız organelinin hemen üzerinden (deriye en yakın yerden) tutularak aşağıdaki yöntemlerden biriyle nazikçe çekilerek çıkarılabilir:
-
Hafif bir çekme kuvveti uygulayarak yukarı doğru,
-
Çivi çıkarır gibi sağa-sola hafifçe oynatarak,
-
Saat yönünün tersine çevirerek.
Kene çıkarıldıktan sonra bölge bir antiseptikle temizlenmelidir. Çıkarılan kene patojen açısından incelenecekse boş bir tüp içine, imha edilecekse alkol dolu bir tüp içine konulabilir. Çıkarma sırasında ağız organelinin deri içinde kalması durumunda, bu kitin yapının bulaşıcılık açısından bir önemi olmadığı için özel bir işlem yapılmasına gerek yoktur.
Tıbbi Müdahaleler: Kenenin cerrahi yolla çıkarılması veya kriyoterapi (dondurma) uygulaması gibi yöntemler, hem zaman hem de ekonomik açıdan gereksiz işlemler olarak değerlendirildiği için önerilmez. Ayrıca bu yöntemlerin yara izine (skar) neden olabileceği ve kriyoterapide donan kenenin parçalanma olasılığının artabileceği unutulmamalıdır.